"Yarın son günümüz olabilir, biliyorsun değil mi?"
Soğuk rüzgar Jung Kook'un saçlarını bir muzurlukla savuştururken, gözlerimi siyah gökyüzüne meydan okurcasına parlayan yıldıza diktim. Bu kasvetli ve pürüzlü cümlenin ne anlama geldiğini pekâlâ biliyordum, ama bilmezden gelmeyi tercih ediyordum.
"Son günümüz olmayacak."
Buna gerçekten inanmak istiyordum.
Sesim, ortamın sessizliğinde süzülürken inci gibi parlayan yıldız, bütün kötümser düşüncelere cila çekiyordu.Hipnoz olmuşcasına parmağımı yıldıza doğrulttum.
"Ne kadar güzel parlıyor."
Jung Kook'un bakışları yıldızı bulduğunda hafifçe gülümsedi.O an gülüşünün yıldızdan daha parlak olduğu konusunda yemin edebilirdim.
Gökkuşağını andıran gülüşü dünyanın sekizinci harikası olmak için yaratılmıştı.
"Sana benziyor."
Anlam barındıran sesi kulaklarıma dolduğunda içimde bir yerlerde altın sarısı bir kıvılcım yandı.Sesi çiçeklerle bezenmiş gibiydi ve ben içimdeki sarı yaprakların döküldüğünü hissediyordum.
"Çünkü benim gökyüzümü kutsayan sensin, Eun Gel."
Gözlerim dünyanın en güzel gözlerine kelepçelendiğinde Jungkook'un elimi kalbine koydu.
"Küle dönmüş bu yer, senin saçtığın ışıkla anlamlı."
Midemdeki tül bulutlar hisli bir hiçliğe karışırken Jungkook belimdeki ellerini daha da sıkılaştırdı. Saçlarımıza dökülen kar taneleri bu anı kutsamak için üzerimize örtünüyordu gibiydi.
"İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?"
Zihnime üşüşen anılar, bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken içimde hoş bir his oluştu.
Köhne karanlık sokakta beni sıkıştırması.
Ruhumu tırmalayan korkum.
Siyah maskesi.Jung Kook bütün anılarıma bulaşan tatlı bir lekeydi ve bazı şeyleri güzel yapan süs değil, izlerdi.
"Pek hatırı sayılır bir tanışma olmadı ama."
Anıların verdiği çocuksu bir mayhoşlukla gülümserken Jung Kook belimdeki ellerini çekti ve büyük terasta benden birkaç adım öteye gitti.
Hissettiğim soğukla üzerimdeki örtüye daha sıkı sarılırken Jung Kook hızlıca omzuma çarptı.Dengemi kaydedip düşecekken belimden tuttu.
"Ah, özür dilerim bayan. Saçtığınız ışık gözlerimi kamaştırdığı için dengemi kaybettim."
Jung Kook'un omzundan destek alıp doğruldum ve ellerimi kavuşturdum.
"Sizi görmenin verdiği mutluluk beni parlatıyor, bayım."
Jung Kook soğuktan çatlamış elime bir buse kondurdu ve gülümsedi.
"Adınızı öğrenebilir miyim bayan, çünkü harfi harfine kalbime kazımak istiyorum."
Kar tanelerini utandıracak kadar masum olan gülüşü aklımı başımdan almıştı.
"Lee Eun Gel, ismimin sizin dudaklarınızdan dökülmesi onurdur beyefendi."
Jung Kook kollarımı boynuna doladı ve yumuşak sesiyle konuştu.
"Büyük bir yıldız, bir meleğin yüzünde ışıltıyla parlıyor ve ben bu meleği öpmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
günahkâr » jung kook ✅
FanfictionKaranfillerle donanmış sesi içimdeki ilkbahar salıncağını sallandırırken kafamı kaldırıp gökyüzüne bürünmüş gözlerine baktım. Biçimli,anlamlı, sonsuz ve sınırsız.Hiçbir şey dokunamadı karşımda duran gökyüzüne o an benden başka. started :: 12.06.20...