"Ne yapacağız şimdi idol bozuntusu? "
Dudaklarımı ısırıp Jung Kook'a sinirle baktığımda gayet sakin görünüyordu. Nasıl böyle bir durumda hiçbir şey yokmuş gibi davranabilirdi? Kamera görüntüleri ele geçerse bittiğimizin resmiydi.
Jung Kook soğukkanlı bir şekilde kolumdan tuttu ve beni peşinden sürükledi.Hızlıca yürürken bir yandan da dikkatli bir şekilde etrafına bakıyordu. Kamera odası büyük ihtimal en üst katta bulunuyordu ve biz zemin kattaydık.
O anki heyecanla sıkı sıkıya sarıldığım viledam hala elimdeydi.Gizlice asansöre girdiğimizde Jung Kook elimdeki viledaya baktı ve gülümsedi.
"Bunu alman gerçekten iyi oldu."
Kaşlarımı çatıp ona baktığımda asansör durdu ve elimdeki viledayı aldı.Neredeyiz diye duvardaki tabelalara baktığımda en üst katta olduğumuzu anlamıştım.
Jung Kook her zamanki gibi kolumdan sürüklerken bir anda durdu.
"Şimdi o bacak kaslarını çalıştır ve çatıya koş."
Merakla ona bakarken popoma vurmasıyla yerimden sıçradım.
"Hadi,vaktimiz yok."
Yüzüm saçma sapan bir hal alırken kafamı salladım ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım.
O nasıl benim orama dokunabilirdi?!
Heyecandan neredeyse bodozlamasına terasa girdiğimde kendimi bir anda kar yerken buldum.Gerizekalı yüzünden elim ayağım birbirine girmişti.
Dışarıdaki soğuk baştan aşağı titrememe sebep olurken terasta naylonların altına sakladığım montu üzerime giydim.Ellerimi birbirine sürtüp ısınmaya çalışırken çalan alarm sesiyle irkildim.
Kapıyı açıp aşağıya baktığımda her kafadan bir ses çıkıyordu.
Dinlemeye çalışırken bana doğru yaklaşan ayak sesleriyle hemen bir kenara sindim.
Ayak sesleri daha da yaklaşırken dudaklarımı dişlemeye başlamıştım. Sonunda beliren silueti görünce derin bir nefes aldım.
"Bu alarm sesi de ne böyle?"
Jung Kook'a fısıltıyla sorduğumda cebinden bir şey çıkardı. Siyah renkte küçük bir flashbelleğe benziyordu.
"Kayıtları almak için alarmı çalıştırmam gerekiyordu."
Jungkook da böyle bir zeka olması şaşırmama sebep olurken bir gerçeği daha da öğrenmiştim.Sahip olduğu beyin bozuk bir saat gibiydi.Nasıl bozuk saat günde iki kere doğruyu gösteriyorsa, Jung Kook'un beyni de arada yaşam belirtisi gösterebiliyordu.
"Aşağısı kalabalık olmadan inelim."
Kardaki her adımımızı silerek fakülte terasına atladığımızda vince doğru koşmaya başladık.Beyaz taneleri her ezişimizde yaklaşan itfaiye arabalarının sesi de eşlik etmeye başlamıştı.
Vinç kasası yukarı çıktığında Jung Kook çevik bir hareketle bindi ve elini bana uzattı. Uzattığı elini sıkıca tutarak bacaklarımı vinç kasasına soktum. Sonunda vinç durduğunda Jung Kook siyah atkısını tekrar yüzüne geçirdi ve aşağı atladı. Endişeyle kasanın yüksekliğine baktım. Yerden yaklaşık iki metre yükseklikteydi ve kesinlikle oramı buramı kırabilirdim.
"Kasa kalkmadan atla çabuk."
Jung Kook boğuk bir sesle söylediğinde derin bir nefes aldım ve titreyen bacağımı kasanın kenarına koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
günahkâr » jung kook ✅
FanficKaranfillerle donanmış sesi içimdeki ilkbahar salıncağını sallandırırken kafamı kaldırıp gökyüzüne bürünmüş gözlerine baktım. Biçimli,anlamlı, sonsuz ve sınırsız.Hiçbir şey dokunamadı karşımda duran gökyüzüne o an benden başka. started :: 12.06.20...