8. Bölüm

8.6K 668 20
                                    


Merhaba arkadaşlar nasılsınız? bölümün kısa olduğunun farkındayım  ama telefondan ancak bukadar yazabiliyorumUmarım beğenirsiniz

*****

Genç kız daha fazla üzerindeki bakışlara dayanamayarak Cüneyt'in kolunu tutmuş ve "Bu gün derse girmeyecek, "demişti.  Genç adam onun bu isteği karşısında şaşırsa da mutlu olmuştu.  Öğretmenlerin şaşkın bakışları altında genç kızı elinden tutarak çantasını almış ve kendi sınıfına giderek herkesin şaşkın bakışları altında masasını toplayıp Songül ile birlikte okuldan çıkmıştı.  "Bu yaptığımıza inanamıyorum. Abim bizi öldürecek." Cüneyt omzunu silkeleyerek umursamadığını belli etmişti.  "Bu gün hiçbirşeyi düşünmek istemiyorum. Oh be kendimi özgür hissediyorum.  Sonunda..." Songül onun bu davranışına gülümsemişti.  Birlikte okuldan uzaklaşırken ne yapacaklarını heyecanlı bir şekilde karar vermeye çalışıyorlardı. Önce güzel bir yemek yiyip sonra sinemaya gitmeye karar verdiler.  Daha sonra da parka gidip göl kenarında bir yerde oturup gelecek hakkında konuşmaya başladılar.  Zamanın nasıl geçtiğini ikisi de anlayamamıştı.  Vakit çabucak geçerken başlarında bekçi olmadan güzel bir günün tadına vardılar.  Cüneyt saatine bakarken yüzü asılmıştı.  "Gitme zamanı geldi.  Hadi seni eve bırakayım." Songül de yüzünü asarak ayağa kalkmıştı.

"Sence abimleri aradılar mı? "

"Büyük ihtimalle aradılar..."

"Peki ne yapacağız?"

"Bu kadar sorun etme, ben hallederim onları."

İkili evin yolunu tutarken Yağız eve erken gelmiş Yaren ile hararetli bir şekilde konuşuyordu. 

"Şu yaptıklarına bak, okulu almakta ne demek?"

"Sakin ol artık onları bu hale siz getirdiniz."

"Öyle bile olsa anlaşmıştık okul bitene kadar kimseye söylemeyeceklerdi."

"Sakinleş artık bunca zaman sağladılar zaten eminim önemli bir şey oldu o yüzden açıkladılar."

Kapının açılmasıyla ikilinin bakışları kapıya yönelmişti.  Cüneyt ve Songül salona geçerken genç kız abisinin gözlerinden bakışlarını kaçırmıştı.  Cüneyt kendisi bakan kızgın gözlere karşılık "Hiç bakma öyle erişte..." söylenmişti.  "İlk kez birlikte zaman geçirmek istedik." Yağız derin bir nefes alarak az önce kalktığı yerine oturmuştu.  "Bu böyle devam edemez." Cüneyt başını sallarken Yaren ve Songül onların neden böyle konuştuğuna anlam veremiyordu. 

***~~~~***

Okulun son dönemi çabuk geçmişti. Songül ve Cüneyt'in sınıf arkadaşları onların nişanlı olduğunu öğrenmiş ve arada Songül'e çalan Cüneyt hayranlarından başka bir sorun çıkmamıştı.  Onların da üstesinden genç adam gelerek Songül'ün rahatsız edilmesini engellemeyi başarmıştı.  Kıskanç bakışları üzerine çeken ikili oldukça mutluydu. Eskisi gibi sevdiği kızı uzaktan izlemek zorunda kalmadığı için Cüneyt daha rahat davranıyordu. Sonunda okul kapanmak üzereydi ve üniversite sınavına sayılı günler kalmıştı.  İkisi de bu sınava çok çalışmıştı.  Songül ve Cüneyt aynı şehirde okuyabilmek için yüksek puan almaları gerektiğini düşünüyordu. 

"Eee bu gün mezun oluyorsunuz ne hissediyorsunuz?" Yaren kardeşine gülümseyerek bakıyordu.  Başında değişik bir kez vardı ve genç adam onu çıkarmak için dakikaları sayıyordu.

"Sonunda kurtuluyorum şu hapishaneden..."

"Kendini mahkum gibi hissettiğini bilmiyordum canım." Ablasının üzüldüğünü anlatan genç adam dayanamayarak ona sarılmıştı. "Özür dilerim seni üzmek istememiştim." Genç kadın duygulanarak kardeşine daha sıkı sarıldı.  "En çokta artık düğün olacağı için seviniyorum.  Biraz daha eniştem ve Sedat abi ile karşı karşıya gelmek istemiyorum."

"Küçük beyimiz bizden şikayetçi anlaşılan?"

Yağız yanında kardeşi ile onlara yaklaşırken gözlerini kısarak genç adama bakmıştı.  Songül utandığı için  bakışlarını kaçırırken Cüneyt gülümseyerek "Sonunda güle kavuşacaksam deve dikenine  razı gelirim."  Yaren kardeşinin sözlerine gülerken Yağız surat asarak "Karıma çok sarıldın artık bıraksan  diyorum." Yaren kocasının sözleri ile kaş çatarken Songül ağabeyinin yanından ayrılarak Cüneyt'e "Artık gitmeliyiz töreni kaçıracağız,"dedi. İkili onların yanından ayrılırken Yağız karısını kendisine çekerek alnına dudaklarını kondurmuştu.  "Çabuk büyüdüler  değilmi?" Yaren başını sallarken  Yağız onu iki gencin peşinden götürmeye çalışıyordu. 

İki genç gururla kardeşlerinin diploma törenini izlerken Yağız karısının ağlamaya başlamasına gülümseyerek bakmıştı.  "Yapma ama seni ağlarken görürse Cüneyt çok kızacak.  Yine bana kafa tutarsa bu kez onu döverim haberin olsun." Yaren kocasına ters bir bakış atarak "Sakın kardeşime dokunmayın deme!" diye kocasını tatlı bir şekilde uyarmıştı.  Yağız kendi kardeşinin aydınlık yüzüne bakarken "Sonunda ikisi de bitirdi.  Artık şu sınavı da atlatsalarda rahat etsek. Onları yerleştirip bizde başbaşa kalırız." Yaren kocasının sözlerini şaşkınlıkla dinlerken ikilinin kendilerine doğru geldiğini görüp susmuştu.

"Abla yine ne yaptı sana da ağlıyorsun?" Genç adam ablasının ağlama nedenini tahmin etse de eniştesi ile uğraşmaktan zevk alıyordu. "Gördün mü sana söylemiştim.  Bu ukala seni benim ağlattığımı  sandı." Yaren ikiliye aldırmayarak kollarını kardeşine dolamıştı.  "Tebrik ederim hayatım, artık mezun oldun. İkinizle de gurur duyuyorum." Cüneyt'te  da ablasını sarılarak gülümsemişti. Yağız’ın homurtusu onları güldürürken genç adam kardeşini kolunun altına alarak "Hadi Songül gidelim!" dedi. Yaren kocasına kısa bir bakış atarken okuldan ayrılmak için harekete geçtiler. Eve gitmeden önce kutlama için iki genç yemek ısmarlayan Yağız Selman beye bıraktıkları kızının huysuzluk ettiği haberini alınca yerinden doğrulmuştu.  "Bir sorun mu var Yağız?" Genç adam karısına gülümseyerek konuşmuştu. "Benim küçük prensesim annesini aratmıyor. Yine huysuzluğu üzerindeymiş." Yaren kaş çatarak ona bakarken Cüneyt yerinden kalkarak "Hadi gidelim ben cadımı çok özledim," dedi.

Araba sessizce yolunda ilerlerken Yağız kardeşine dönerek "Babam yarın geliyor, sanırım birlikte dönersiniz." dediğinde Cüneyt'in tüm keyfi kaçmıştı. "Neden bu kadar acele ediyorsunuz anlamıyorum." Yağız genç adamın sessizce söylediği sözleri duymuştu.  Ona cevap vermek için konuşmuş ama bunu genç adama değilde sanki ortaya açıklık getirmek için yapmıştı.  "Babam seni özlüyor.  Şimdi okul bitti, üniversite ve düğün derken kızıyla zaman geçirmek hakkı değil mi?"

Songül ağabeyine bakarken hüzünlü bir şekilde başını sallamıştı.  "Bende onu ve diğerlerini özledim." dediğinde Yağız muzip bir şekilde sormuştu.  "Hadi itiraf et en çok hangisini özledim?  Sedat abinimi, Asude yengeni mi yoksa babamı mı?" Songül rahatsız olarak yerinde kıpırdanmaya başlamıştı.  "Sanırım yengeni! Onun şefkatli bir şekilde beni yeniden kucaklamasını çok özledim.  Telefonda konuşuyoruz ama hala bana küçük kız gibi davranması çok hoşuma gidiyor." Songül'ün utanmadan itirafta bulunması arabadakileri şaşırtmıştı.  Sonra heyecanla Yaren'e dönen genç kız "Yenge yanlış anlamadın değil mi senin yerin ayrı..." Yaren genç kızın hararetli konuşmasını gülümseyerek seyretmişti.  "Asude ablayı çok sevdiğimi biliyorsun. Sözlerinde haksız sayılmazsın. Ben bile o evde en çok onu özlüyorum." Yağız karısı ile yengesi arasındaki arkadaşlığın abla kardes seviyesinde olduğunu biliyordu. Asude yengesi tüm ailenin göz bebeğiydi ve bu asla değişmeyecekti. Derin bir iç çekerek "Bende özledim küçük annemi... Aman abim duymasın yoksa bizi mahveder." Onun sözleri arabadakileri güldürürken Sedat'ın aşırı kıskançlığına da gönderme yapmadan duyamamıştı. Onlar yollarına giderken zamanın ne getireceği iki genç için meçhuldu.

SEN OLMADAN ASLA! Kitap Oldu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin