2. Bölüm

13.3K 805 20
                                    

Güneş gökyüzüne yükselerek saltanatını gösterirken pencereden içeriye süzülen ışınları genç adamın yüzüne vuruyordu. Gerinerek kolunu gözlerinin üzerine koyarken derin bir nefes almıştı. Gözleri odasının taş zeminli duvarında ki saate takılınca gözleri büyüyerek hızla yerinden doğrulmuştu. Yatağının başucunda ki telefonunu eline alarak ekrana bakmış ve dişlerini sıkmıştı. Akşam uzandığı yatağında uyuya kaldığını fark edince aklına ilk Songül gelmişti. Onu aramadığını hatırladıkça dilerini daha çok sıkar olmuştu. Telefonun tuşlarını tıklarken ezbere bildiği numarayı çevirmişti. Sabah sabah ilk olarak Songül'ün sesini duymak istiyordu. Sözlerini ovalayarak yataktan doğrulurken karşı taraftan telefonun açılmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Sonunda boğuk bir sesle telefona cevap veren genç kız uykusundan yeni kalktığını genç delikanlıya belli etmişti.

"Hala uyuyor musun? Hiç yakıştıramadım, evlenince benden önce kalkman gerekecek." Songül duyduğu sesle hızla yataktan doğrulurken "Cüneyt?" dedi sesinin yüksek çıktığını fark edince hızla ağzını kapatmıştı. Sesini duyan olup olmadığını anlamak için sanki dışını görebilecek gibi odasının kapısına bakarken kızgınlıkla "Bu saatte neden aradın? Gece arayacaktın ama sıkılmış olmalısın ki aramadın." Songül'ün sitem dolu sesi genç delikanlının canını sıkmıştı. "Üzgünüm dün uyuya kaldım o yüzden arayamadım." Cüneyt sıkıntıyla kendisini açıklamaya çalışırken karşı taraftaki sessizlik canını yakıyordu. "Tatilin bitmesini iple çekiyorum, okula döndüğümüzde en azından seni görebileceğim." Songül, Cüneyt sanki yanındaymış gibi utanarak başını aşağıya eğmişti. Heyecanla hemen bir şeyler söyleyerek telefonu genç adamın yüzüne kapatmıştı.

"Cüneyt hadi evladım hala uyanmadın mı?" Dadısı genç delikanlının odasının kapısını tıklatırken Cüneyt sevdiğinin sesi ile depoladığı mutlulukla odasının kapısını açmış ve dadısına sıkıca sarılmıştı. "Günaydın sultanım, nasılsın bu sabah?" Kadın boynuna dolanan kollardan kurtulmaya çalışırken gülüyordu. Elinde büyüyen iki çocukta onu bu şekilde seviyordu. Yaren evlenip gitmiş Cüneyt'inde evlenmesine az kalmıştı. Gururla büyüttüğü iki çocuğun hayatlarını izlemek orta yaşlı kadının en büyük zevkiydi. Derin bir iç çekerek "Hadi bakalım deli çocuk, bu sevincinin nedenini tahmin edebiliyorum ama babanı biraz daha bekletirsen kulaklarını çekecek." Cüneyt gülümseyerek geri çekilirken üzerini değiştirip onlara katılacağını söylemişti. Kadın aşağıya inerken Cüneyt'te hızlı bir şekilde hazırlanarak babasına katılmak üzere bahçede kurulan kahvaltı masasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Asım bey oğlunun gün geçtikçe ne kadar büyüdüğünü fark ederek gururlanmıştı. Uzun boylu ve oldukça güçlü bir yapısı vardı. Gençliğin verdiği o ihtişamlı görüntünün en iyi örneği gibiydi genç delikanlı. Oğluyla bir kez daha gurur duymuştu. İnatçı yapısı, istediğini alma çabası ve en önemlisi de oğlunun merhametli kalbi olması Asım beyin gururlanmasına neden oluyordu. Ah bir de şu ablasında olan kıskançlık oğlunda da olmasaydı çok güzel olurdu. Cüneyt aşırı kıskanç tavırlar sergiliyordu. Özellikle akşam Cemal Bey ile yaptığı konuşmanda sonra buna yeniden emin olmuştu.

Kırk yıllık dostu kendisi ile dertleşirken Cüneyt'in kızını kırmasından korktuğunu açıkça belli etmişti. Oğlu nişanlısını küçük bir bebekten bile kıskanırken yanına yaklaşan diğer insanlara nasıl davranacağını kestiremiyordu bile. Gelini olacak iyi niyetli güzel kızın üzülmesini, mutsuz olmasını istemiyordu. Kendisine olan saygılı davranışları ve hata yapmaktan kaçınma çabalarını elbette ki fark ediyor ve bu Asım beyi mutlu ediyordu. Hassas bir düşünce yapısı olan Songül'ü daha ilk günden Yaren'den ayırt etmiyordu. Kendisine 'Baba' demesi için yaptığı uzun konuşmayı hatırlayınca gülümsemişti. Hayatında gördüğü en masum gülümseme olduğunu düşündüğü bir gülümseme ile kendisine karşılık veren genç kıza o anda hayran kalmıştı. Dostunun kızı gülümseyince etrafını güzelleştiren nadir bir çiçek gibiydi.

SEN OLMADAN ASLA! Kitap Oldu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin