4. Bölüm

8.9K 677 15
                                    

Merhaba arkadaşlar. Oldukça yoğun bir dönem geçiriyorum. Aranızda bileniniz vardır. Benim Küçük Gelinim kitabı çıktıktan sonra şimdi de Göremediği Sen kitabının çıkışı için düzenlemeleri yapıyorum. Yoğun geçen bu dönemde bana anlayış göstermenizi ve destek olmanızı istiyorum. Yorumlarınızla bana hikaye hakkında ne düşündüğünüzü yazarsanız sevinirim 

İYİ OKUMALAR

*************


"Ee ne zaman döneceksiniz, bu akşam burada kalsana abla!" hep birlikte akşam yemeği için masaya oturduklarında Cüneyt heyecanla genç kadına bakmıştı. Songül bazen çocuk gibi davranan nişanlısına gülümsemeden edememişti. Yaren de kardeşine gülümserken Yağız ters bir şekilde kayınbiraderine bakmıştı. "Bu akşam kalamayız hayatım, Cemal babam bizi bekliyor. Hem Yezda da Suat'ı sorup duruyor." Cüneyt yüzünü asarken muzur bir şekilde "O veledi yeğenimin yanına sokmayın, bundan hoşlanmıyorum." Yağız duydukları karşısında dehşete düşerken Yaren kendisini tutamayarak kahkaha atmaya başlamıştı. Cüneyt yerde önündeki bez bebekle oynayan yeğenine bakarken gözleri parlamıştı. Tıpkı ablası gibi yeğeni de çok can yakacak gibi görünüyordu. Onun bakışlarını gören Yağız birden yerinden kalkarak yerdeki kızını kucağına almıştı.

"Kızıma bu şekilde bakmayı kes Cüneyt!" Sonra öfkeyle kahkaha atan karısına dönerek "Suat kızıma mı göz koydu?" dediğinde herkes şaşkınlıkla olduğu yerde kalakalmıştı. Songül gözleri büyüyerek ağabeyine bakarken Yaren de aynı şaşkınlıkla bir kocasına bir de onun kucağında babasına aşık kızına bakıyordu. küçük kız babası tarafından kucaklanınca kollarını sıkıca babasının boynuna dolamıştı. Şaşkınlığından kurtulmayı başardığında ise kocasına aynı derece öfkeyle bakmıştı. "Saçmaladığının farkında mısın Yağız? Burada henüz üç yaşında olan iki çocuktan bahsediyoruz."

"Öyle deme ama abla, erkeğin büyüğü küçüğü yoktur." Cüneyt kendisine yapılan işkencenin aynısını eniştesine yapmaktan büyük keyif alıyordu. Yağız'ın bakışları birini öldürebilseydi Cüneyt şuanda ölmüş olurdu. Nitekim bakışları karşısında ki genç delikanlıya yayından çıkmış ok gibi dikiliyordu. "Cüneyt!" ablasının kızgın sesini duyunca genç adam omzunu silkeleyerek yeniden keyifle yemeğini yemeye devam ediyordu. Songül onun yüzündeki gülümseme karşısında gözlerini kısarak Cüneyt'e bakmıştı. Onun keyfinin yerinde olduğu belli olurken ağabeyinin sert sesiyle kendisine gelmişti. "Songül, git çantanı al gidiyoruz." Cüneyt'in yüzündeki gülümseme birden yok olmuştu. Yağız kızının kokusunu içine çekerken "Babası kimseye vermez bu güzelliği," diye mırıldanmıştı. Asım bey olayları sessizce izlerken damadı ile oğlu arasında ki küçük sürtüşmeden hoşlanmamıştı. Oğlunun bilerek damadını kışkırttığının farkındaydı ve Yağız da onun kışkırtmalarına karşılık veriyordu.

"Damat, torunumu bana ver." Asım beyin sesi ortamın yeniden sakinleşmesini sağlarken Yaren kocasının yaklaşmasına izin vermeden hızla kızını alıp babasının kucağına bırakmıştı. Öfkeli bir şekilde Yağız'ın kolunu yakalayarak kimseye bir şey söylemden genç adamı eski odasına doğru çekiştirmeye başlamıştı. Yağız sessizce onun peşinden giderken odaya girer girmez Yaren'in yüksek çıkan sesi ile yerinden sıçramıştı. "Sana inanamıyorum, az önceki saçmalıkta neydi öyle?" Yağız kulağının çınlaması ile parmağıyla kulağını ovalarken Yaren odada dolanmaya başlamıştı. "Ne olmuştu ki? Her babanın kızını koruma iç güdüsüydü sadece." Yaren öfkeyle yerinde tepinmeye başlamıştı. "Yağız beni deli etme. Hala altı bezlenen bir kızı erkeklerden korumayı düşündüğüne inanamıyorum. Hem de kimden, yeğeninden!" Yağız dudaklarını sallandırarak konuşmuştu.

"Yeğenimi severim ama kızıma yaklaşırsa canını yakarım."

"Yağız yeter artık, hala saçmalıyorsun."

SEN OLMADAN ASLA! Kitap Oldu!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin