artık bu fic için tek kelime yazarken bile çok zorlandığımı fark ettim. bu şekilde ilerletirsem samimiyetsiz ve yapmacık olacaktı. bu yüzden zirvede bırakmak daha iyi oldu, final veriyoruz.
ki zaten o kadar uzun aralıklarla yazdım ki okuyan kimse kalmadı. (reis amacına ulaştı)
diğer bir mesele de, okuyucu kitlesi için olay akışını ya da aklımda dönen şeyleri değiştirecek biri değilim. kimseyi memnun etme gibi bir çabada da değilim. yazma amacım bu değil. gidişattan memnun olmayan da okumayı bırakabilir.
saygılar, sevgiler🚶🏾➡️🚶🏾➡️
_
anlamsız duyguların arasında sıkışıp kalmışlık.
hiçbir şeyin beni bu kadar yorduğuna, bu denli yıprattığına daha önce şahit olmamıştım. en azından bu kadar boktan bir seviyede değildi. sanki zihnimde susturduğum her şey artık konuşmak istiyordu. ya da baktığında aslında tamamen kendini korumaya ve dur demeye çalışıyordu.
bu döngüde ben, ben değildim. o sesin kuklasıydım. o ses benim her uzvuma ince ince işliyordu. o ses, hislerimi tek tek yok ediyordu. belki de susmamalıydım.
"demek istediğini anlamıyorum jeongguk."
gözlerimi yerden çekip taehyung'a diktim. muhtemelen bipolar orospu çocuğu olduğumu düşünüyordu. günler öncesinde sarmaş dolaşken şimdi kendi içime çekiliyordum. haklıydı.
"ben de." diyebildim sadece.
"sorun ne?"
"belki de hataydık."
evet gerçekten bunu dile getirmiştim. ve o cümle ses tellerimi yerinden edip dudaklarıma kadar gelirken göğüs kafesimin sol kısmında bütün kemiklerim tir tir titriyordu.
"ne?"
"taehyung, bir süre yalnız kalmam gerekiyor."
taehyung, aslında şey güzel giderken yavaş yavaş kıyametin yaklaştığını haber veren kirli bir zihninle baş edemiyorum. o cümlenin alt metni tam olarak buydu.
"saçma sapan şeyler düşünmeyi kes jeon, kendinde değilsin."
kendimde değilim. ve seni senden etmek de istemiyorum.
"taehyung." dedim fakat cümlenin devamı gelmeden sözümü kesip yeniden konuşmaya başladı.
"her şey çok güzel gidiyordu, sorun ne bilmiyorum. ama çözümün bu olmadığına eminim."
"anlamıyorsun."
"neyi anlamıyorum?"
sesi yükseldiğinde gözlerimi yumup bir süre derin bir nefes aldım sadece.
"anlat bana, ne düşündüğünü ya da bu seviyeye gelmeye neyin sebep olduğunu. beni bilinmezlik içinde bırakma. bırak elimden ne geliyorsa yapayım."
gözlerim dolduğunda dişlerimi sıkarak bunu bastırmaya çalıştım. ağlarken konuşamazdım ya da vereceğim karar her ne sikimse -bunu ben de bilmiyorum- veremezdim.
yanıma oturup elini yanağıma koyduğunda benim için daha da zor olmuştu bu olay.
"jeongguk," dedi sessiz bir tonla. "lütfen."
"bazı şeylerle baş edemiyorum. geçmiş sürekli gözümün önünde set kuruyor ve ben bunu görmezden geldikçe büyüyor taehyung. ben senin yaptığın şeyleri gururuma yediremiyorum bazen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rascal | tk
Teen Fictionparmaklarımı morartacak kadar yumruk atılası bir yüz. nefesini kesecek kadar öpülesi bir yüz.
