"abicim ne alaka ne alaka?"
jongin yakınırcasına kendini yere atarken jimin itiyle kahkaha atmaktan biz de yerlere yatıyorduk. hassas noktası olan (sehun) şahsını bulmuş ve üzerine gitmekten de asla kendimizi geri çekmemiştik. niye çekelim ki zaten, değil mi?
"bakın, aşık değilim ve hayır o da bana aşık değil?"
"yani siz sadece sikişmek isteyen iki gaysiniz?"
"jimin seni vururum oğlum şerefime namusuma."
gülmekten ağlama seviyesine gelmiştim. gelmiştim gelmesine de, ta ki itin teki ve adımı duyana kadar.
"jeongguk ve taehyung hakkında konuşalım biraz, hep beni konuşuyoruz."
kaşlarım anında çatılırken boş gözlerle bana ima dolu bakışlar atan arkadaşlarıma bakmaya başladım bu kez.
"konu ne ara bana geldi anasını satayım ya?"
"zoraki mafya ficindeki beytullah harzemşahoğlu ve güneş sıradankızoğlu gibisiniz, asıl konu bu olmalı."
jimin daha çok gülmeye başlarken dayanamayıp ben de güldüm. güldüm ama bu o itle olan meselemizi kabul ettiğim anlamına gelmiyordu.
jimin ve jongin'in sandığı meselemizi.*
"lan sen de mi o ficleri okuyorsun?"
"zoraki her şey sarıyor kanka."
"kesin boşu, onunla aramızdaki tek bağ yumruklar ve öteye de gitmeyecek."
"taehyung hem nefret ediyor hem de boş değil gibi." dedi jongin.
"hate love, mmm." dedi jimin dudaklarını yalayarak. göz devirip bambaşka yerlere bakmaya başladım bu defa. henüz beni öptüğü hakkında tek bir şey söylememiştim kimseye. ama nedense şu an anlatasım gelmişti deli gibi. aklıma gelen şeyleri yapma gibi bir huyum da vardı ne yazık ki.
"taehyung beni öptü." deyiverdim birden. uzun bir süre ses soluk çıkmayınca kafamı yeniden ikiliye çevirdim. bir karış açık ağızlarıyla bana bakıyorlardı. ciddi ciddi bir karış.
"iki herifin, birini vurduğunu gördüm yanlışlıkla. beni fark edince de kaçtım. peşimden geldiler ama göt kadar sokağa girdim. sonra onunla karşılaştık, herifler beni görmesin diye yapıştı öptü."
derin bir nefes alıp arkama yaslanırken hâlâ ses yoktu. aklıma o anlar düşünce kısık sesle küfür basıp kafamı koltuğa yasladım.
harika.
"jongin ne diyor lan bu?"
"öpüşmüşler kanka, hayat öpücüğü."
"ne?"
"ne?"
"jeongguk?"
tam cevap verecektim ki çalan kapıyla yerimden doğrulup yüzlerine bile bakmadan hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdüm. hem rahatlamış hem de rahatsız hissetmem dışında pek bir sorun yoktu. bilmeleri beni hem yükten kuratarıp hem de dillerine düşürecekti ama. ben bunları düşünürken kapıyı ne ara açtığımı anlamadım mesela. karşımda taehyung'u gördüğümde olduğum yerde kalakaldım öylece. algılar yeni açılıyordu.
"taehyung?"
"misafirin mi vardı?" dedi omzunu yasladığı kapı pervazından ayrılarak.
"evet," diyerek baştan aşağı süzdüm karşımdaki herifi. üzerinde siyah tişörtü ve siyah kotu vardı. saçları alnına dağılmış ve uykulu gibi görünüyordu. geri çekilip elimle içeriyi gösterdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/356074398-288-k36249.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rascal |tk
Novela Juvenilparmaklarımı morartacak kadar yumruk atılası bir yüz. nefesini kesecek kadar öpülesi bir yüz.