.

1.1K 120 78
                                        

"beyler, bir sorunumuz var."

sesimdeki arsız heyecan son gücüyle dışarıya yansırken gözlerimi masadaki üçlüye çevirdim. yoongi hyung kaşlarını çatıp çoktan kollarını sıvazlamıştı bile.

"ne gibi bir sorun?" dedi hoseok hyung.

"taehyung mesaj attı, buraya geliyormuş."

vincenzo keyifli bir şekilde gülerek arkasına yaslanırken gözüm ondaydı.

"ben malımı bilirim, kudurdu kıskançlıktan. ortalığı birbirine katacak diyenler?"

"benim yanımda o boku yiyemez." dedi yoongi hyung.

"ama hosek sen müşterileri gönder sağı solu devirip milleti korkutmasın."

"arkadaşlar sağı solu değil beni devirecek. baksanıza şu mesajlara."

onlar telefona bakarken ben ayaklanıp sıkıntıyla -aslında heyecan- ellerimi saçlarımın arasından geçirdim sert bir şekilde. pizzacının içini tavaflarken buraya yakın olduğu için her an gelebileceği ihtimali yüzünden oturup mantıklı bir plan yaratamıyordum şu an. tek bildiğim onu görmek için sabırsız oluşumdu.

evet, yaptığı bütün kahpeliklere rağmen.

normalde  bu kadar gurursuz ya da zavallı değildim. hatta şahsıma en ufak hatalı bir harekette seneleri bile çöpe atardım, düşünmezdim. tabii bu durum benim açımdan böyleydi. bana göre benim bu davranışım tamamen gururdan epey ırak bir davranıştı. ama ben günler öncesinden kendime verdiğim hiçbir sözü tutamazken buluyordum kendimi şimdi. saygıyı bir kenara atıp kendimi düşürülebilecek en zemin seviyelere düşürüyordum. yetmezmiş gibi beni bu duruma düşüren piçi görmek için sabırsızlık denen o duygunun zirvelerini yaşıyordum.

aşkta gurur olmaz jeon. fakat bu aşk değil.

"jeongguk, duyuyor musun?"

"ha?"

"ne yapmamı istersin dedim?"

vincenzo bana beklenti ile bakarken bunun hakkında en ufak fikrimin olmadığını fark ettim. muhtemelen o da benim için, hatta bizim için çabalıyordu. bana karşı bir şeyler hissettiğini düşünmüyordum, bakışlarında o duygu yoktu. yoktu çünkü taehyung bana böyle bakmıyordu.

"onu tanıyorum, sinirliyken ne kafasını ne de kalbini kullanıyor. istersen seni buradan götürebilirim."

"bilerek mi yaptın?" dedim kızgınlık namına bir duygu olmadan.

"başka türlü sizin inadınızı kıramazdım." dedi ardından omuz silkip.

"hyung sen git, sana da saldıracak."

"bile bile yaptım oğlum zaten, bir yere gitmiyorum."

oflayarak yanımdaki masadan bir sandalye çekip oturdum.

"amına koyayım senin taehyung." dedim kafamı masaya koyup. "hayatım senin yüzünden dizilerdekilerden farksız."

vincenzo diz çöküp tam karşımda durdu. tek elini de dizime koyup güven verircesine sıktı.

"içinden ne geliyorsa söyle jeongguk. içine ata ata düşünen adam heykeline döndün. kır şu inadını ve o piçi kendine getir. çünkü siz başka türlü oturup da insan gibi konuşamayacaksınız. kabullenmiyorsunuz, ne sen ne de o bir sikin farkında değilsiniz. artık gerçekleri düşünüp söylemeniz gerekiyor."

"teşekkür ederim hyung." dedim buna karşılık. çünkü haklıydı. ve benim de söyleyeceğim bir şey yoktu bu cümleleri karşısında. daha ben kendimi çözemiyorken bu durumu düzeltmem gerekiyordu.

rascal | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin