Arkadaşlar Ilgın'ı seçerken biraz acele etmiştim ve çok içime sinmemişti. Bu yüzden bize bir Ilgın arama çalışmaları içine girdim ve Ilgın'ımızı buldum. Bence gayet iyi oldu. Eski multimedyaları da değiştirdim. Umarım beğenirsiniz. Desteklerinizi bekliyorum. İyi okumalar :) multimedya'da Ilgın ve Ferhat'ın ilk karşılaşması
.....
Bugün telefon çalması, Ilgaz'ın saçma şakaları veya herhangi bir sebepten dolayı uykumdan alı konulmadan kendi kendime uyanmıştım. Bunun böyle olması bu güne 1-0 önde başlamak gibiydi benim için.
Kendi kendime uyandığımdan mutluydum. Bu mutluluğun üzerine duş almak için banyoya yol aldım. Ben duştayken Ilgaz da uyanır diye düşündüm. Eşyalarımı hazırlayıp duşa girdim.
.....
Soğuğa yakın uzun bir duş gerçekten bana çok iyi gelmişti. Zaten hiç bir zaman sıcak suyla duş almadım. Beni soğuk su dinlendiriyordu. Soğuk duştan sonra baya mutlu hissediyordum kendimi.
Saçlarımı kurutmayı da sevmediğimden havluyla ıslaklığını aldıktan sonra taramaya başladım. Tamamiyle hazır olduğumda Ilgaz'ı bugün güzel uyandırma kararı aldım ve gıdıklayarak uyandırdım.
Tabiki de Ilgaz bu uyandırılmaya susmadı. Hiç gözünü açmadan söylenmeye başladı.
"Ya Ilgın ne yaptığını sanıyorsun?"
"Seni uyandırıyorum."
"Uyanmayacağım. Gider misin?"
"Bende diyordum ki bugün mutlu uyandım. Acaba bu mutluluğu kim sömürecek? Cevabı verdin sağol."
"Ilgın vicdanıma oynama."
"Vicdanına falan oynadığım yok. Senin yaptığın gibi tepinerek mi uyandırsaydım?"
"Ooof"
"Kahvaltıya iniyorum ben. Sen burda böylece uyu."
"Bekle. Sonradan tek yiyemiyorum."
Biliyordum tek yiyemediğini kalksın diye öyle dedim çünkü uzun zamandır uyanıktım ve acıktım.Ilgaz da hazırlandıktan sonra aşağı indik.
Suna abla yine döktürmüştü. Masa hazırdı. Nasıl yaptı acaba diye düşünürken muhteşem bir koku hissettim arkamda. Arkamı döndüğümde onunla göz göze geldim. Kokunun sahibiyle yani.
Gözleri sımsıcak bakıyordu.
"Geçebilir miyim?"
"Iıı... Şey. Tabi." hadi ama Ilgın niye duraksadın ki?
Düşünürken bi de baktım Suna abla'nın bizim için hazırladığı masaya oturdu.
"Pardon ama burası bizim masamız."
"Sanmıyorum. Annem bu masayı ben ve kardeşim için hazırladı." ne demişti o? Annem mi demişti? Ben düşünürken arkadan tatlı ince bir ses geldi.
"Kardeşim değil. İkizim olacak o cümlenin doğru hali." kıza dönmüş şaşkın şaşkın bakıyordum.
"Merhaba. İkizim yüzden tanışamadık. Ben Beren. Sende annemin bahsettiği Ilgın veya Ilgaz olmalısın?" dedi. İşte şimdi anlamıştım. Onlar Suna abla'nın bahsettiği çocuklarıydı. Bahsetmişti ama hiç oğlunun böyle yakışıklı olduğundan bahsetmemişti. Derken omzumda bir el hissettim. Elin sahibine baktığımda Suna abla olduğunu gördüm. Yine şefkatle bize bakıyordu.
"Bende sizi tanıştırmaya gelmiştim ama siz tanışmışsınız" dedi gülümseyerek.
"Hıı. Tanıştık tabi." dedi bay huysuz.
"Hadi oturun. Gözlemeler de hazır sayılır. Getireceğim şimdi."
Masaya oturduk hepimiz. Beren çok cana yakın bir kızdı. İkizi için de aynı şeyi söylemek isterdim ama söyleyemem çünkü öyle değil.
"Ilgın kızım bugün burası biraz kalabalık olacak. Bir grup gelecek iş anlaşması yapılacakmış. Burda kalacaklar. Ayrıca yemek falan da yiyeceklermiş. Erhan abin tek başına yetişemez her şeye. Siz eniyisi dördünüz gidin bugünkü evlere bakmaya."
"Peki Suna abla. Sorun değil" dedi Ilgaz. Ordan bay huysuz atladı hemen.
"Kusura bakmayın ama ben gelemem." dedi. Sözlerine karşın sesi öyle bir tondu ki resmen sözlerinin zıttıydı.
"Ferhaat. Ayıp ediyorsun artık misafirlerimize." dedi Suna Abla uyarırcasına.
Ben yine düşüncelere dalmışken Beren'in sesiyle kendime geldim.
"Aman. O gelmesin. Ben gelirim üç kız takılırız." dedi Beren. Annesi gibi cana yakındı. Sanırım bu ailede tek huysuz, bay huysuzdu. Ne Suna abla nede Erhan abi öyle değildi. Beren de öyle değildi. Bu çocuk neden böyle ki diye düşünmeden edemedim.
.....
Bugün bakılacak evler için yola çıktık ve gideceğimiz evin sahibini arayıp haber verdik.
....
Sonuç her zamanki gibi! Yine aynı laflar,aynı küçümsemeler, aşağılamalar.
Ellerine ne geçtiğini gerçekten artık merak ediyordum. Elimizde hiç bakacak ev kalmamıştı. Sonuç yine aynıydı. Ve artık bizim de bu olanlarla umudumuz da heycanımız da hevesimiz de tamamiyle kaçmıştı. Artık yarın toparlanmamız gerekiyordu. Evimize dönmemiz gerekiyordu. Ve muhtemelen sonuç yurt olacaktı. En son isteyeceğimiz şey bile olamazdı bu sonuç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLERİN ÖTESİNDE...
Teen FictionHayaller ne kadar gerçek olabilirdi ki? Ya da ne kadar umut ediyordum gerçekleşeceğini? Olmuştu işte. 6 yıldır gerçekleşsin diye dua ettiğim insanların 'olmaz' dediği hayalime ilk adımı atmıştım. Atmıştık...