Multimedya: Volkan
Selam millet! Okul başladı. Yoğunluk başladı. Herkese iyi yıllar diliyorum. Umarım kolay ve başarılı bir yıl geçirirsiniz. Evet sevgili okurlarım. Benim okulla birlikte staj da başladı. Fazla yoğun bir hafta geçirdim bazılarınızın aksine. Bildiğiniz veye bilmediğiniz üzere hemşirelik okuyorum. Tırnakların uzun olması yasak olduğundan dipten kesmek zorunda kaldım ve bölümü yazarken parmaklarım çok ağrıdı tırnaklarımı dipten kestiğim için. Ama size değer. Bu güne kadar yazdığım en uzun bölüm oldu. İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz.
..."Ilgın seni öldürürüm!"
"Ya istemiyorum diyorum."
"Ilgın kalk yoksa ben kaldırmayı bilirim. Ya kalk!" Evet bu bağrışmalar tahmin edeceğiniz üzere benim yatağa gömülüp yastığı yüzüme yapıştıracak şekilde bastırıp kalkmama çalışmalarımdan kaynaklanıyor.
...
Dolap kapağının açılma sesleri ve askı sesleri gelmeye başladı. Kafamdan yastığı çektim ve bizim kızların hazır olduğunu gördüm. Bu pek de uzun sürmedi çünkü elbisemin yüzüme fırlatılmasıyla görüş alanım kapandı.
"Kalk giyin şunları. Gecikeceğiz sayende."
"I-ı. Kalkmam." Bu lafım üzerine Mineyi de çıldırtmış bulundum ve o da lafa atladı.
"Ilgın. Kuzen falan demem, hiç de acımam bak çok fena olur..."
Hiç bir şey demeden oflaya puflaya yataktan kalktım. Ilgaz'ın çıkartmış olduğu elbiseye şöyle bir göz attım. Umursamadan elbiseyi elime alıp ayaklarımı sürüye sürüye annemlerin odasına gittim ve orada elbisemi giyindim. Aynaya baktığımda güzel olmuştum. Dizlerimin beş parmak yukarısında ince ip askılı elbisemin üst kısmı vücuduma yapışmıştı, belden aşağısı da bolarıyordu. Yani etekleri uçuş uçuş bir elbiseydi. Renginin siyah olması bana ayrı bir yakışmıştı.
Odama geçip saçlarımı taradım. Saçlarımı salık bırakıp boynuma ufak bir kolye taktım. Kızlar ruj renginde kırmızı diye ısrar etselerde o kadar dikkat çekmek istemediğimden çok belirgin olmayacak şekilde rujumu da sürdüm. Bir kaç hazırlıktan sonra da işim tamamiyle bitmişti. Ve evden çıktık.
....
Kafeye vardığımızda Mineyi ufak bir sürpriz bekliyordu. Ferhatla telefonda konuştuktan sonra Volkan'dan mesaj gelmişti. Bu akşam bizim gideceğimiz yerde olacakmış o da. Ferhat'ın kuzeninin arkadaşıymış. Mineye söyleme ama mutlaka getir demişti. Ben de öyle yapmıştım ama bu bayağı zor olmuştu. Onlar beni ikna ettikten sonra ikna edilme sırası Mineye gelmişti. Başlarda 'tek başıma ne yapacağım ben bilmediğim ortamda' demiş olsa da Ilgın ile başarılı bir sonuç almıştık.
.....
Mine Volkan'ı görünce gidip boynuna sarıldı, sevinç çığlıkları falan attı. Biz ise çoktan oturmuştuk. Ferhat bizle kuzenini tanıştırdı sonrası koyu bir sohbete döndü. Arada Ferhat'a kaçamak bakışlar atıyordum. Bir kaç kere onunda bana bakışlarını yakalamıştım. Ama umursamamaya çalıştım o bakışları. Saat biraz daha ilerledi yedik içtik derken samimiyet arttı tabi. Mine de mutluydu. Sevdiği adam yanındaydı sonuçta.
"Volkan, resmi enişte kategorisine girmişsin sonunda."
"Evet Ilgaz. Hiç sorma. Kaptı beni bu cadı, yüzüğüde taktı parmağıma kimse bakmaz oldu. Kısmetim kapandı." Volkan Mineyi sinirlendirmek için Ilgaz'a verdiği bu cevaptan sonra Mineden orta hızda bir tokat yiyince masamızda bir kahkaha koptu. Sohbet böyle gülüşmeli geçti derken saat iyice geç olmadan eve dönmeye karar verdik ve kafeden ayrıldık. Eve geldiğimizde haliyle yorgunduk. Zaten daha yol yorgunluğunu atamamıştık üzerimizden. Uyuma kararı aldığımızda telefonumun titreşimiyle dikkatimi gelen mesaja verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLERİN ÖTESİNDE...
Teen FictionHayaller ne kadar gerçek olabilirdi ki? Ya da ne kadar umut ediyordum gerçekleşeceğini? Olmuştu işte. 6 yıldır gerçekleşsin diye dua ettiğim insanların 'olmaz' dediği hayalime ilk adımı atmıştım. Atmıştık...