3.BÖLÜM-YOLCULUK

328 138 38
                                    

Arkadaşlar biliyorum uzun zamandır yazamıyorum. Şu an için sayımız az olsa da beklediğiniz için teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum.
Lütfen yorumlarınızı benimle paylaşın sizin ne düşündüğünüz benim için önemli.
Yorum ve oylarınızı bekliyorum :)
İyi okumalar..

....

Sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından 10 gün geçmişti. Evde sıcağın verdiği miskinlikle en sevdiğim pijamlalarımla 2 yıldır oynamaktan bıkmadığım oyunumu oynuyordum.

Seviyeyi de bayağı ilerletmiştim. Tam ihtiyacımı oyun arkadaşımdan alacakken telefon çalmaya başladı. Tabi ki de arayan Ilgaz'dı...

Biraz sinirlenmiştim çünkü bu malzemeyi uzun zamandır bulamıyordum ve tam alacakken telefonun çalması haliyle sinirlerimi bozdu. Ben düşünmeye devam ederken telefon hala çalıyordu. Telefonu açtım ve tam tersleyecekken Ilgaz'ın neşeli ve heyecanlı sesini duyunca yelkenlerim suya inmişti...

"Benim birtanem ne yapıyormuş bakayım kaç gündür bensiz?" dedi benim biricik arkadaşım.

"Senin birtanen oyun oynuyordu sensiz."

"Kıskanmaya başlayacağım artık şu oyunu. Keşke hiç öğretmeseydim." deyince;

"Kıskanacak bir şey yok ki sonuçta tam senden bir şey alacakken oyun beni aramıyor. Sen beni arayıp oyunla aramdaki ilişkiyi bozuyorsun." dedim. Bunun üzerine sinirli ses tonuyla bana karşılık verdi.

"Kusura bakma Ilgın Bozdoğan. Eğer o çok kıymetli oyunundan bir çıkabilseydin attığım mesajları görürdün."

İşte şimdi gerçekten sinirlenmişti. Bunu nerden mi anladım? Üzerine basa basa 'Ilgın Bozdoğan' demesinden. Ilgaz bana çok sinirlendiğinde isim ve soyismimi aynı anda kullanırdı.

Bahsettiği mesajları merak edip mesajlara bakındım. 'Evimiz için alışverişe çıkalım. Bir kaç fikir edinelim' gibi mesajlar vardı. Kesinlikle sinirlenmekte haklıydı.

Neyse mesajlara şuan bakmamışım gibi davranıp konuşmaya başladım.

"Kusura bakma arada dalıyorum oyuna. Ne yazdın söyle bakayım?"

"Düşünmüştüm ki alışverişe çıkalım ufak tefek şeyleri alalım. Sonrasında bir kaç mağaza gezer, koltuk yatak vs. şeylere bakıp seçeriz." Aslında güzel bir fikirdi ama heveslenmek istemiyordum. İçimde anlam veremedigim bir huzursuzluk vardı.

"Güzel düşünmüşsün de daha gidip ev bakmadık, bulmadık. Alışverişi evi bulduktan sonra yapsak daha iyi değil mi?" dedim.

"Of Ilgın ya evi bulduktan sonra eşyaların yapımı, seçimi, yerleştirmesi ne kadar sürecek bilmiyorsun sanki!"

"Öyle ama çok eşyamız olmayacak zaten. Yapımının ve yerleştirmesinin uzun süreceğini sanmıyorum. Öğrenci evi olacak sonuçta. Evi bulmadan bu işlere kalkışmayalım."

"Aman. İyi tamam be. İstemiyorum hiç bir şey hevesimi kaçırdın zaten." dedi.

Aklıma gelen şeyle gönlünü alabileceğimi biliyordum.

"Hadi kalk yanıma gel de çiğ köfte ve acılı ekmek yapalım." dedim. Biraz naz yapsada hazırlanıp geleceğini söyledi.

Biliyordum ki Ilgaz'ın gelmesi en az 1saat sürerdi ve ben bayağı acıkmıştım. Bu yüzden o gelene kadar malzemeleri hazırlamaya başladım. Hem çiğ köfte hem de acılının malzemelerini hazırlamıştım. Ilgaz'a gelirken kola veya yoğurt alması için mesaj attım.

Geçen 1 saat içinde Ilgaz sonunda gelebilmişti. Ben çiğ köfteyi yaparken o da acılı ve ayranımızı yaptı. Benim işim bittiğinde o da fırına acılımızı koymuş ve sofrayı hazırlamaya başlamıştı. Hazırladığım enfes şeyi tabaklara koyduktan sonra artık dayanamadım ve yemeye başladım. Tabi ki Ilgaz'ın eli armut toplamadı ve o da yemeye başladı.

Hem yiyip hemde sohbet ediyorduk. Yemeğimizi yerken İzmir'e gidip ev bakma kararı aldık.

O kadar köfte yedikten sonra hala midemizde yer olduğuna ve acılı yeme isteğimize çok da şaşırmamıştım doğrusu. Acılılarımızı da bir güzel midemize indirdikten sonra ikimiz de koltuklara sinmiştik. Kendimi oburiks gibi hissediyordum.

Ilgaz'ı annesi aradı ve dayısının geleceğini söyleyince o gitti ve bende yayılma işlemine devam ettim.

......

Ilgazla görüşmemizin ardından 1hafta geçmişti. Bugün gidip İzmir için bilet aldık. Anneler de bizle gelmek istese de onları bu düşünceden vazgeçirdik. Çünkü ev ararken hem yorulacağız hem de boşuna fazladan masraf çıkmasını istemedik. Gece yolculuk yapmayı sevmediğimden sabah 10'a bilet aldık.

Sonunda gitme vakti gelmişti. Açıkcası heyecanlıydım. Bir an önce gitmek ve dönmek istiyordum. Ne kadar kalacağımızı bilmediğimizden birer sırt çantasıyla çıkmıştık yola. Yol uzun ve bayağı sıkıcıydı. Bir ara Ilgazla dedikodu yapacaktık ama çevredekilerin müdahelesi ile susturulduk...

Biraz müzik biraz mesaj, kitap okuma, molalar derken sonunda İzmir'e vardık. Hiç bir yeri bilmiyorduk. Hangi yol nereye çıkar bizi nereye götürür bilmiyorduk. Yani tamamiyle bu şehre yabancıydık.

Bir taksi çevirerek daha önce rezarvasyonumuzu yaptırdığımız pansiyonun adını verip yola koyulduk. Taksi pansiyonun önünde durduğunda ücreti verip indik.

Geldiğimiz yer gerçekten samimi bir görüntüye sahip. 2 katlı, ahşap görünümü ile tam aile ve huzur yeri gibi görünüyordü. Dış görünüşü, içinin yerleştirmesi, boyasının rengi, ışıklandırması ve bir kaç manzara tablosu ile eksik kalacak olan huzur ve sıcaklık sağlanmış, hoş ve şirin bir görünüme sahipti.

Dinlenmek üzere odamıza çıktığımızda da aynı sıcak görüntü burada da karşımıza çıkmıştı.

Ilgazla biraz sohbet edip uyuma kararı aldık. Buna gerçekten ihtiyacımız vardı. Ne yapacağımıza yarın karar verecektik.
Kendimi yatağımın ve yastığımın şefkatli kollarına bıraktım ve uykuya daldım.

......

Multimedya: Ilgaz

HAYALLERİN ÖTESİNDE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin