Aygün'den
Sabah kalktığımda hala yorgun olduğumu fark ettim. Dün uzun bir süre şu arabadaki çocuğu düşünmüştüm acaba kim? Neden bana bu kadar tanıdık geliyor? Ama hiçbir cevap bulamamıştım.
Boş verip bugünü düşünmeye başladım. Okul bitmişti ve ben eve Türkiye'ye dönüyordum. Ailemi özlemiştim abilerimi ve kardeşim Melis'i hatta kuzenim Can'ı bile (diğer bölümlerde onlar hakkında ayrıntılı bilgi vericem ). Babamı ve annemi annemle çok fazla iletişim kuramazdım ama annem sonuçta onu da çok özledim.
Böyle düşünmeye devam edersem ağlayacağımı ve uçağı kaçıracağımı fark edince yatağımdan kalktım.
Banyoya gidip kişisel ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra gardırobumun önüne geçtim. Günümün yarısını uçakta geçireceğim için rahat bir şeyler giymek istedim ve siyah bir şort üstüne de mor askılı bir tişört giydim. Saçlarımı açıp yandan salaş bir örgü ördüm. Gözlerime rimel sürdüm ve dudaklarıma çilekli parlatıcımı sürdükten sonra siyah bir sırt çantası alıp içine telefon, kulaklık, para, uçak bileti, kot ceket, araba anahtarı, kitap gibi şeyler koyduktan sonra mutfağa indim.
Kahve makinemin yanına gidip kendime bir kahve aldım. Telefonumun çalmasıyla kahvemi bırakıp telefonumu aldım. Arayan dedemdi.
A:Heyy dedecim naber? Nasılsın?
D:Toruncum iyiyim de gitmeden bize uğrayıp vedalaşmayı düşünüyorsundur herhalde yoksa sen pekiyi olmayacaksın. Dedi sahte kızgınlıkla.
A:Ben vedaları sevmem ama zaten kaç aylığına gidiyorum ki sadece 3 ay üniversiteyi yine burada okuyacağım.
D:Olsun sen yine de gel bekliyorum evde ona göre.
A:Tamam dedelerin bir tanesi 15 dakikaya sizdeyim.
D:Tamam toruncuğum bekliyorum. Dedi ve kapattı.
Kahvemi içip yıkayıp yerine koydum. 2 gün önce hazırladığım bavulumu ve çantamı alıp evden çıktım. Biraz nostalji olsun diye evin bahçesinde durup uzun uzun eve bakmaya başladım. Sonra yaptığımın saçmalığını anlayım arabama doğrum gittim.
Siyah mini Cooperımı alıp dedemin evine doğru sürmeye başladım. Evim dedemin evine yakın zaten benim evi de o almıştı. Dedemin evinin bahçesine arabayı park ettim.
Görevli: Aygün Hanım arabayı garaja park edeyim mi?
A:Hayır çok kalmıycam.
Görevli gittikten sonra kapıyı çaldım. Kapıyı büyükannem açmıştı. Her Türkiye'ye dönüşümde ağladığı için şimdide ağlaması beni pek şaşırtmadı tabi. Ona sarıldım.
A:Ağlama büyükanne her gidişimde sanki sonsuza kadar gelmeyecekmişim gibi yapıyorsunuz ama.
B.a.: Olsun kızım sana çok alıştık gidince bir boşluk oluşuyor.
Bunun üzerine gözlerim dolmaya başladı makyajımın akacağını hissedince konuyu değiştirmek için dedemin yerini sordum ve çalışma odasında olduğunu öğrendim.
Çalışma odasına girdiğimde dedemin evraklardan başını kaldırmadığını gördüm ve geldiğimi belli etmek için hafifçe öksürdüm. Dedemin gözleri beni bulduğunda en içten gülümsemelerimden birini gönderip konuşmaya başladım.
A:Dedeciğim.
D:Prensesim gel bakıyım sen buraya. Diyerek kollarını açtı bende hemen yanına gidip sarıldım.
Dedemlerle uzun bir vedadan sonra anca havaalanına gelebilmiştim. Bu sırada birinin ismimi bağırıp beni boğmaya pardon sarılmaya çalışmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Geri çekildiğine beni boğm- yani sarılmaya çalışanın Rosa bu hareket karşısında gülme krizi geçireninde Mikael olduğunu gördüm. Hemen ona kısa öfkeli bir bakış atıp Rosa'ya dönüp sarılmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Tesadüfüm
Teen Fiction**KESİT** garsonlardan biri önümüze birer içecek koydu. A: Ben bir şey sipariş etmedim. R:Bende. Garson: Bunlar karşı masadaki erkeklerden. A: İstemiyoruz al götür şunu. Garson: Üzgünüm efendim geri alamıyoruz. A:Tamam sen git. Deyip yüzüme şirin bi...