Sorumsuz Kız

106 6 0
                                    

Aygün'den

Arabayla inşaata doğru gidiyorduk. Yağız gerçekten çok sessizdi. Acaba hala söylenenleri mi düşünüyordu ? Benim için ne söyledikleri önemli değildi kiminle sözleneceğimi onlara soracak değilim ya? Boş verip arabada çalan şarkıya odaklandım. Ve bir süre sonra kendimi tutamayıp mırıldanmaya başladım.

Bridgit Mendler Determinate çalıyordu.

Ben bunları mırıldanırken Yağız'a yandan bir bakış attığımda hafifçe gülümsediğini gördüm. Dalga mı geçiyor benimle acaba ? Bu düşünce aklıma gelince birden  sustum.

Sonra Yağız bir iki dakika daha gülümsedikten sonra sonra yüzü ciddi bir hal aldı.

-Neden söylemiyorsun? 

diye sordu hafif sinirli bir ses tonuyla.

Gerçekten söylememe sinirlenmiş miydi? Ne tuhaf bir adam.

-Seni rahatsız etmek istemem . dedim hafif imayla bana gülmesine bozulmuştum. Bari kibarlıktan gülme.

-Naptım ben simdi.

-Bana güldün. Dedim küçük bir kız çocuğu edasıyla.

Böyle söylemem  onun hoşuna gitmiş olacak ki daha çok gülümsedi.

-Ben sesini beğenmiştim neden şimdi kızıyorsun ki.

Dedi hafif alayla. İşte simdi utanmıştım sesimi beğendiği için gülümsemiş alay etmek için değil. Birden durduğumuzda düşüncelerime ara verip etrafıma baktım. Burası küçük bir gölün yanında şirin bir restoranttı. Yağız'a baktığımda bana bakıyordu.

-Neden buraya geldik?

-Sabah kahvaltı yapmadığın için.

-Nasıl yani?

-Sabah erkenden kahvaltı yapmadığını söylemiştin şimdi yap diye geldik.

-Gerek yoktu.

-Olmaz hadi gidip  birşeyler yiyelim.

Daha fazla itiraz etmeden Yağız'la arabadan indim.

Restorana girdiğimizde Yağız başıyla kasada duran genç bir çocuğa selam verip bahçeye geçti. Tabi bende arkasından.

Manzara gerçekten çok güzeldi. dörder ve ikişer  masalarda daha çok aileler oturuyordu. Burası gerçekten çok güzeldi.

-Oturalım mı?

Yağız'ın sesini duyduğum zaman ona doğru döndüm.

-Tamam.

-Oturktan hemen sonra yanımıza girişte gördüğüm çocuk geldi.

-Hoşgeldin Yağız abi.

-Hoşbulduk Berk. Bize iki kahvaltı tabağı ve iki kahve.

-Tamam abi hemen getiriyorum.

Beş dakika sonra elinde tabaklarla gelip masaya bıraktı afiyet olsun dedikten sonra içerisinin ne olduğunu bilmediğim bir kapıdan girip gözden kayboldu.

Kahvaltı tabağına baktığımda bir çok çeşit reçel olduğunu fark ettim. Tatlarıda çok güzeldi. Sessiz sessiz yemeğimizi yiyorduk ve bu sessizlik iyice sinirlerimi bozmaya başlamıştı en iyisi konuşma başlatmak.

-Yağız.

-Efendim.

-Biraz kendinden bahsetsene.

-Neden?

Gerçekten mi tek söyleyebileceği neden demek mi.

-Belkide seni tanımak istiyorumdur.

Benim TesadüfümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin