Yatağım da dönüp duruyordum ve halan uykum gelmemişti. Semih'le yatmayı tercih ederdim aslında. Bu aralar fazlasıyla Semih'i düşünüyordum ve artık onu sevdiğimi düşünmeye başlamıştım. Öncelikle emin olmalıydım ve ilk fırsatta sevdiğimi söylemem gerekirdi. Çünkü bir daha kimseyi 4 yıl beklemek gibi bir şey yaşamak istemiyordum. En azından karşılıksızsa başlamadan biterdi.
Hoşlanıyor olabilirdim belki ama aşk mı değil mi bilmiyordum ve eğer platonik olacaksa aşk olmamasını tercih ederdim.
Yatakta dönüp dururken sıkılmıştım ve aklıma gelen şeylerden en mantıklısı gizemli çocuğa mesaj atmaktı. Belki o bana bu durum da yardımcı olurdu. Ben kimseyle konuşmazken bu aralar baya değişiklik yapıyordum. Mesela başkalarını hayatıma katıyordum. Berke'ye ve egosuna ısınmıştım mesela ve samimi davranıyordum.
Eski karakterimi içim de tutmak zorunda gibi hissediyorum çünkü herşeyin böyle yolunda gitmesi tuhaf geliyordu. Sanki her an bir şey olacakmış gibi. Mesela Semih'in davranışları ilk başlar da şüphelendiriyordu beni.
Birden bire hayatıma girmesi bana davranışları falan sanki sahteydi ve bu hiç hoşuma gitmiyordu. Ama onunla konuştuğumuz günden beri gözleri daha farklı bakıyordu. Sanki kaybetme korkusu vardı. Bir sorun olduğunu hissediyordum ama o anlatmadan sormak istemiyordum.
Kime: Gizemli çocuk
"Hey uyanık mısın?"
Çok geçmeden cevap geldiğin de telefonu hızla elime aldım.
Kimden: Gizemli Çocuk
Evet. Çok şaşırdım sen daha önce hiç bana mesaj atmamıştın ya.
Söylediğin de haklıydı atmamıştım daha önce.
Kime: Gizemli Çocuk
Uyku tutmadı ve bir şey sorucam birinden hoşlandığını nasıl anlarsın?
Kimden: Gizemli Çocuk
Yoksa birinden mi hoşlanıyorsun? Neyse öncelikle yanındayken gülümsemek, onunla geçirdiğin hiç bir anı unutmamak, adının geçtiği yerde heyecanlanmak falan ama eğer bunu anlamak istiyorsan demek ki çoktan hoşlanmaya başlamışsın demektir.
Söyledikleri beni anlatıyordu ve galiba hoşlanıyordum bunu nasıl söylemem gerektiğini bilmesem de ben korkak değildim ve saklamazdım hislerimi. Bu saatte konuşamazdım bu yüzden yarını beklemeye karar verdim.
Söyleyeceklerimi kafamda kurup yarını düşünerek uykuya daldım.
...
Sabah aşağıdan gelen seslerle uyandım gene ve bu sefer uyandığım için Berke'yi öldürebilecek haldeydim. Dolaptan rastgele şeyler giyip elime sopamı alarak merdivenlere doğru gittim. Evet sopam var çünkü fazla teen wolf izliyorum.
"Bu sefer ne oldu" dedim bıkkın sesimlee sopayı Berke'ye doğru sallayarak.
"Yok arkadaş bu çocuk beni öldürecek neymiş efendim benim gözlerimin rengi niye böyleymiş mavi olsaymış benim yüzümden çocuklarımızın göz rengi bozulacakmış ulan kaz kafa senin mavi gözlerini rujla boyar kalemle çizerim." diye nefessiz konuşan Rüya'ya inanmazcasına baktım ve sonra ikisini de öyle bırakıp Semih'in odasına çıktım.
Oda boştu ve Semih'i aşağıda da görememiştim.
Bizimkilere sorduğum da şehir dışına gittiğini ve acelesi olduğunu söylediler. Ben bir daha bu cesareti nasıl toplayacağım ki.
*Vote ve yorumlara göre yazmaya devam edeceğim neyse öpüldünüz :D