Başka birisinin ağzından(zamanla kim olduğunu öğreneceksiniz)
Eşimin belli bir rahatsızlığından dolayı dünden beri hastanedeydim. Havadan sudan konuşuyorduk ki bi ses yükseldi koridordan. Hemen Yerimden kalktım ve kapıyı açtım. Dışarıya baktım. Çok kalabalıktı ve fazla gürültülüydü. Ne olup bittiğini anlamam için eşimden izin istedim. Kabul etti ve koridora çıktım. Güvenlik görevlileri bile kalabalıkla zor başa çıkıyordu. Bu işin içinden çıkamayacağımı anladım ve eşimin yanına geri döndüm. Belki daha sonra öğrensem çok daha iyi olacaktı. Eşim sordu;
- Ne oldu? Kalabalık Neden miş?
- Ben de anlayamadım. Sonra öğreneceğim dedim. Ve yerime oturdum.
Yaklaşık 20 dakika kadar gürültü hiç kesilmedi. Ardından ortalık biraz sakinleşti. Eşimin uyduğunu fark ettim ve izin almadan dışarı çıktım. Kalabalık hastanenin içinde olduğu gibi dışarıda da devam ediyordu. Ama bu sefer dağılmaya yönelikti. Orada durmuş gençlerden bir tanesine sordum.
- Pardon bi şey sormak istiyorum da? Tabii ya da buyrun demesini beklerken şaşkın bi şekilde bana döndü.
- Aaaa. Siz?siz? Şu televizyonda...
Sözünü kestim. Çünkü ne diyeceğini az çok anlayabilmiştim.
- Evet ben Barış Akçay. Arada bi televizyonda gözüktüğüm oluyor ancak fazla uzatmadan biraz önceki kalabalığın nedenini öğrenebilir miyim? Çocuk beni gördüğüne o kadar şaşırmış olmalı ki hâlâ ben olduğuma inanamadı.
- Biraz önce Cenk Atahan diye bi ünlü varmış. Ama ben tanımadığım için kalabalığın arasına ilişmedim.
C-Cenk Atahan mı demişti? Şaşırmıştım. Hem de çoook.
- Peki sağol. Dedim. Ama der demez beni yolumdan çevirdi. Önemli bi şey söyleyecek sanmıştım ama...
- Abi bi fotoğraf çekilebilir miyiz?
Kabul ettim. Ve hemen fotoğraf çekildik. Ardından eşimin yanına geri döndüm. Hâlâ uyuyordu. Uyandırmadan odadan tekrar çıktım. Kendime ve eşime ayrı bir su aldım. Ve kantinden tost yaptırıp geri döndüm. Bardağa su koyarken içeri doktor girdi.
- Ne yapıyor bakalım hastamız?
- Uyuyor doktor bey.
- Ne kadardır?
- Yaklaşık 1 saattir.
Doktor bey kolunda ki saate bakıp;
- Ooo. Yemek yemesi lazım hastamızın. Uyandırmalıyız.
Yerimden kalktım ve eşimin yanına gidip uyandırmaya başladım.
- Tatlım uyanır mısın?
- ?...
- Tatlım yemek Yemen lazım. Hadi bak, uyan?
- Yyaaaa. Offf. Ne güzel uyuyordum işte.
- yemek ye bi önce, sonra uyursun.
Bu zaman içerisinde yatağından doğruldu ve oturur vaziyete geldi. Doktor bey eşimin ateşini ölçtü ve 2 şurup içirdi. Ardından dışarıya çıktı. Bende yaptırdığım tostu eşime uzattım. Ve yanında duran şifonyere su koydum.
- İstediğin bişey var mı?
- Aslında ayran iyi giderdi.
Dışarı çıktım ve kantinden ayran aldım. Ve odaya geri döndüm. Eşime Ayranı uzattım.
- Teşekkür ederim.
- Önemli değil.
Ve yemeğini yerken bana bi soru sordu.
- Eee. Kalabalık Neden miş?
- Aslında gerçek olup olmadığı konusu tartışılır. Emin değilim. Çünkü bunu sadece bi kişiden öğrendim. Belki yanlış biliyordur veya bana yalan da söylemiş olabilir. Zaten ben dediklerine pek inanamadım. Yani senin de inanm...
Konuşmama devam ediyordum ki sözümü kesti.
- Sadede gelir misin?
Derin bi nefes aldım ve sözüme devam ettim.
- Tamam. Bak gerçek olmayabilir ama, Cenk Atahan'ı tanıyor musun?
- E-evet. Yoksa...
- O. O buradaymış. Kalabalığın nedeni de buymuş.
Şaşırmadan edemedi. Normaldi. Konuyu degistirmek için yemeğini yemesini söyledim. Bu zaman içerisinde aklıma Cenk Atahan ile ilgili aklıma gelmedik bi olay kalmadı. Hâlâ inanamadım. Gerçek mi değil mi diye hiç bi fikrim yok. Durum nedir ne değildir bunu öğrenmeliydim. Eşimin yemeğini bitirdiğini görünce ona;
- Hadi şimdi yatıp uyuyabilirsin.
- Ama uykum yok ki.
- Biraz önce mızmızlanıyordun ama...
- O biraz önceydi.
- Hadi hadi. Doktor bey ne diyorsa ona uymalısın.
Sonunda ikna olabilmişti. Yatağına uzandı ve çok geçmeden uyuya kaldı. Ardından ben de uyudum. Saate baktım. 2-3 saat geçmişti. Hemen lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Koridordan sesler geliyordu. Yine neler oluyordu? Kapıyı açtım.Dışarısı fazlasıyla kalabalıktı. Ve gürültü hiç kopmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
AdventureAylarca en yakın arkadaşına ulaşamıyorsun. İşin kötüsü Nerede ve ne yapıyor bunu bilmiyorsun. Hiç düşünmek istemediğin, ama düşünmeden de edemediğin "acaba öldü mü?" Korkusu... Ünlü bir arkadaşının kaybolması ardından televizyonlar da ve gazetelerde...