GÖRÜŞMEK

31 4 0
                                    

Barış'ın ağzından :

***

Cenk'in yanına gitmek için harekete geçmiştim. Ondan öncesiyle doktora Cenk'le görüşmek istediğimi söylemeliydim. Şu an da koridor da boş boş geziniyorum. Belki bir doktora rastlarım diye. En sonunda başka bir odadan çıkan bir doktora rastladım. Ve hemen yanına koştum.

- Doktor bey Cenk'le görüşmek istiyorum.

- Biz de size dün haber verecektik. Ama size ulaşamadık.
Doğru. Dünden bu yana kış uykusuna yattığım için beni bulamamaları Normaldi. Gerçekten aklıma geldikçe şaşırıyorum.

- Kusura bakmayın. Uyuya kalmıştım.

- Önemli değil. İsterseniz gidelim.
- N -nereye?

- Cenk Atahan'ın yanına. İstemiyorsanız götürmeyeyim.

- yo yo gidelim. Benim kafam iyice karıştı da...

Asansöre bindik ve 2. katta indik. Odaya doğru yaklaşırken Doktor bana dönüp;

- Yalnız daha uyanmadı.

- Ne zaman uyanır?

- Bilemiyoruz. Fakat biraz zaman alabilir.

Kafamı salladım. Ne zaman uyanacağı belli değildi. Belki bugün, belki yarın, belki de... Her neyse. Zaten böyle düşünmem hata. Doktor durumu iyi dediğine göre hayatî tehlikesi yok. Ya da hayatî tehlikesi olsaydı normal bir odaya alırlar mıydı? Hâlâ salak salak konuşmaya devam ediyorum. Nerede kalmıştık? Hah. Cenk'in odasının önüne gelmiştik. Doktor durdu. Ben de durmak zorunda kaldım.

- Fazla durmamanız gerek. Ben burada bekleyeceğim.

Kafamı 'peki' dercesine salladım. Ardından doktor kapıyı açtı ve 'geç' anlamıyla eliyle bana yön verdi. Ve odaya girdim. Tam olarak Cenk Atahan'ı görememiştim. Çünkü bir duvar vardı ve o duvar görmemi engelliyordu. Bir adım attım ve arkamdan kapı kapandı. İşte şimdi iyice heyecanlamaya başlamıştım. Cenk'i görmem için bir adım atsam yeterliydi. Ama akşama kadar burada böyle duracak değildim. Ve üstelik kapıda doktor beni bekliyordu. Fazla zaman kaybetmemeliydim. Ve bir adım attım. İşte o an bu an. Üzerinde hastane kıyafeti vardı. Beyaz bir çarşafın altında uyuyordu. Veya dinleniyordu. Her neyse işte. Başında duran bir sandalyeye oturdum. Ve belki de 2-3 dakika boyunca ona baktım. Başka ne olabilirdi ki. Konuşacak mıydım? Uyanık olmadığı sürece konuşmanın bir anlamı yoktu. Aslında uyanık olsa da bir şey fark etmeyecekti. Çünkü hiçbirşeyi hatırlamıyordu. Ve en başta beni hatırlamayacaktı. Yani muhtemelen. En sonunda konuşmak istedim.

- Her ne kadar durumun kötü olsa bile seni en başta canından çok seven bir ailen var. Sonra da hayranların. Ama sen, bunların hiçbirini bilmiyorsun. Belki ilerleyen zamanlarda benim Ailem Nerede diye sorarsan. Ama hayranlarını belki de hatırlayamayacaksın. Ama hayranların seni hep hatırlayacak ve senin için dua edecek. Ve ben de buna dahilim.

Konuşmama devam ediyordum ki bir anda kapı açıldı. Ah tanrım biraz daha erken konuşamaz mıydım? Doktor duvarın arkasından kafasını uzatıp;

- Geliyor musunuz?

- Hmm. Geliyorum.

Ve konuşmamı yarıda kesip Yerimden kalktım. Ve doktorun arkasından kapıdan çıktım. Rengi biraz soluktu. iyi görünmüyordu. Kazanın etkisinde olsa gerek. Acaba ne zaman uyanacaktı.

- Kusura bakmayın bölmekte istemiyordum ama...

- Önemli değil zaten öyle olması gerekiyordu. Yalnız bişey sormak istiyorum.

- Tabii.

- Cenk... uyandığında bana da haber verir misiniz?

- Bir şey hatırlamıyor. Ne yapabilirsiniz ki?

- Biliyorum. Sadece yüz yüze konuşmak istiyorum.

- Peki ya size nasıl ulaşabilirim.

İstersen telefon numaramı vereyim. Arada bi mesaj atarsan ha.

- Oda numaram 13 olur da bir durum olursa diye.

- Peki. Yalnız kesin konuşmayayım. Kendini toparladıktan sonra da görebilirsiniz. Sadece benim karara verebileceğim bir durum değil bu.

- anlayabiliyorum. Artık ne olursa.

Koridorun ortasında durmuş konuşuyorduk. En sonunda doktor başka bir yana ben başka bir yana gittim. Odaya vardığımda eşim hemen sordu.

- Ne oldu? Nereye gittin?

Tüm olup biten herşeyi anlattım. E haliyle de şaşırdı.

- Bana niye söylemiyorsun bunları?

- Olaylar böyle gelişti.

- öyle olsun bakalım.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin