-15-
" Çok heyecanlıyım. "
Bihter, elindeki konuşma kağıdını kenara bırakıp aynada son kez kendisini süzdü. Ayakkabıları, topuzu ve makyajıyla dönemin şıkı sayılabilirdi. Kaşlarının biraz daha belirgin olmasını istediği için hafif tonlarda kaş kalemi kullanmışlar ve biraz belirginleştirmişlerdi. Sarışın olmanın belalarından biri de buydu. Buğra, takım elbisesinin içinde kağıdını tekrar okuyordu. Birazdan ikisi çıkıp bir dolu insanın önünde önemli bir konuşma yapacaklardı. Aral ve Ayaz, şirketiyle ilgili konuştuktan sonra onları çağırdı ve ikisi birlikte kürsüye çıkıp projelerinden, kendilerine gerekenlerden ve iki kardeşin onlara nasıl yardımcı olacaklarından bahsetti. Konuşmanın sonunu teşekkürler ve alkış sesleri tamamlamıştı. Onların bölümü bittiğinde, Aral kardeşine bakıp kaşlarını çattı.
" Bilge nerede? "
Ayaz gerilmişti. " Rahatsız. "
Aral, Bilge'nin rahatsız olmadığını çok iyi biliyordu. Hemen her gün onunla konuşurdu ama Ayaz'ın bundan asla haberi olmazdı. Kardeşinin bakışlarını takip etti. Aynı kadınla buluşuyordu. Gözleri kısıldı. Ayaz'ın yalnızken bu kadından bahsedip durması ve bakışları, ondan etkilendiğini anlaması için yeterliydi. Fakat bu hisler daha ileriye gidemezdi. Ayaz evli bir adamdı. Planlarına göre yakında ölerek aralarından çekilecek olan Bilge gittiğinde, başıboş kalacaktı. O zaman Bihter'e yakınlaşması için hiçbir engeli kalmazdı ama o zamana kadar, her şeyi kontrol altına alana kadar buna engel olmak zorundaydı.
" Çok hoş bir kız. " dedi birden, Bihter'e bakarak. Kardeşinin tepkisini merak ediyordu.
O zaman Ayaz bakışlarını kadından ayırıp ağabeyine baktı. Kaşları çatılmıştı. Bu konu üzerine konuşmayı pek uygun bulmuyordu. " Öyle. "
***
" Çok heyecanlandım. "
Bihter, Aral'la yalnız kaldıklarında gözlerini adamın gözlerine dikip herhangi bir tepki almak için bekledi. Aslında beklediği şey beğenip beğenmediğini öğrenmekti.
" Çok güzel konuştun. " dedi Aral, onun aklından geçenleri okuyor gibiydi.
" Teşekkür ederim. "
" Bunu kutlayalım. " Aral gözlerini kıza dikmiş, onu süzüyordu. Üzerindeki mavi elbisesi, sarı saçları ve renkli gözleriyle gerçekten çok güzeldi. Kendisine her baktığında gülümsüyor oluşu ise onu ayrıca mest ediyordu. Sıradan, zoraki bir gülümseme değildi ona verdiği. Gerçekten içten ve samimiydi. Aral bundan hoşlanmıştı. " Baş başa. " İşte yine beklediği gülümsemeyi alıyordu. Kadının ağzı kıvrıldı ve beyaz dişleri ortaya çıktı. Topuzundan çıkan birkaç saç teli dudaklarına değiyordu. Bu ifadeyi görünce kendisi de gülümsedi.
" Olur. " diye mırıldandı Bihter neşeyle.
***
Ertesi gün akşamüstü evden çıktığında dışarısı soğuktu. Kar taneleri üzerine konarken şapkasını kafasına geçirip sokaktan uzaklaştı. Caddenin başında kendisini bekleyen arabayı görünce gülümsedi. Aral, onun geldiğini görünce arabadan indi. Kıza neden yaklaştığını bilmiyordu ama bu işi gittikçe sevmeye başlamıştı. Onunla olmaktan keyif alıyordu. Arabanın önüne ilerleyip onun karşıdan karşıya geçişini izledi. Yanına gelince az önce yürürken tam olarak takamamış olduğu şapkasını düzeltti ve gülümsedi. " Böyle daha hoş. "
" Teşekkür ederim. "
" Bin hadi. "
Arabaya binip emniyet kemerini taktı. Klima açık olduğundan içerisi epey sıcaktı. Mecburen şapkasını tekrar çıkarttı ve elini müzik çalara uzattığı anda durdu.
" Müzik açabilir miyim? "
Aral gülümsedi. " Tabii ki. "
Aqua - Barbie Girl
Bihter kıkırdadı. " Müzik seçimini beğendim. "
Şarkıyı duyunca kahkaha attı Aral. " O kaseti Ayaz'ın eşi almıştı. "
Kafasını salladı. Bu kadını merak etmişti. " Nereye gidiyoruz? "
Aral kırmızı ışıkta durunca kafasını ona çevirdi. " Güzel bir yemek yiyelim. "
Geldikleri yer çok şık bir restorandı. Kar zaten çok güzelken, etrafta yapılan ışıklandırma sayesinde burada daha da güzel görünüyordu. İçeri girdiklerinde genç yaşlarda bir çocuk onları masalarına doğru yönlendirdi. Aral, diğer masaların arasından ilerlerken uzanıp genç kızın elini tuttu ve onu peşinden yürüttü. Bihter yürürken kafasını eğip ellerine baktı. Heyecandan yine kalbi ağzında atıyordu ama bunu kimseye belli etmedi. Sandalyesinde oturup Aral'ın da karşısına oturmasını bekledi. Yemek boyunca onun okulundan, geleceğinden ve planlarından konuşmuşlardı. Bihter onunla vakit geçirdikçe daha çok hoşlanıyordu. Yanından ayrılmak gittikçe zorlaşıyordu. Yemek bitip vakit geçtiğinde, yine istemeyerek toparlandı. Masadan kalktıklarında Aral yeniden onun elini tutmuş, masaların arasından geçirmişti. Fakat bu sefer farklı olarak dışarı çıktıklarında da elini bırakmadı. Arabanın önünde karşılıklı durduklarında Bihter gözlerini adama dikti.
" Çok güzel bir geceydi. Çok eğlendim. "
Adam gülümsedi. Cevap verecekken bakışları kızın dudaklarına kaydı. İnce ve kalemle çizilmiş kadar güzel görünüyorlardı. Muhtemelen şu anda az önce yedikleri yemeğin tadı vardı üzerlerinde. Ama yinede eğilip onları öpme isteğini bastıramıyordu. Kardeşinin ona olan hisleri umurunda değildi. Bilge ortadan kaybolduktan sonra başının boş kalacağı ve bu yüzden Bihter'e yakınlaşabileceği düşüncesi onu ele geçirmişti. Böyle bir şeyi istemiyordu. Bu gülümseme onu mutlu ediyordu ve bir başkasına veremezdi. Bu yüzden ona cevap vermek yerine sadece eğildi ve dudaklarını onunkilere bastırdı.
***
Ayaz, restoranın bir diğer köşesinde burada olanlardan habersiz karısıyla yemek yiyordu. Çıkışta kadını arabaya yönlendirip lavaboya girdi ve ardından kendisi de dışarıya çıktı. Hava soğuk olduğundan oyalanmadan arabasına binmek istiyordu. Fakat kapıdan çıktığı anda gördüğü görüntü olduğu yerde durmasını sağlamıştı. Ağabeyinin bir eliyle kavradığı ince beli ve diğeriyle dokunduğu sarı saçları gördü.
" Bihter. " diye mırıldandı kaşlarını çatarak. Sonra toparlandı ve adımlarını hızlandırıp arabasına doğru yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Oyunları
General FictionHayatını paylaştığı birini ne kadar iyi tanıyabilir insan ya da ne kadar uzaktadır ondan? Kaç gece yanında olur hiç uyanmadan? Bihter, çok sevdiği kocasının ölüm haberini aldığında, sona geldiğini düşünüyordu. Fakat bu son, onun için sadece yeni bi...