20

262 32 1
                                    

Bölümleri ekleme sıramda bir karışıklık olmuş. 20'yi eklemeden 21'i eklemişim, çok üzgünüm. Keyifli okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.

-20-

Kadın, Aldo'nun İstanbul'da olduğunu öğrendiğinden beri huzursuzdu. Bütün bunlar, oyunlar, planlar, hepsi boşunaydı. Adam Aral'ın öldüğüne inanmamıştı besbelli ve İstanbul'a onu aramaya gelmişti. Roma'dan kalkıp buraya gelmesinin başka hiçbir nedeni olamazdı. Koltukta kafasını ellerine yaslamış olan arkadaşına bakarken derin bir nefes aldı. Günlerdir bu haberi düşünüyor, yemek yemiyor, su içmiyor, yaşadığını belirtecek hiçbir şey yapmıyordu. Ona bir bardak su doldurup yanına gitti ve bardağı uzattı. Kafasını olumsuz anlamda sallayınca önünde eğildi. " Böyle davranma. " dedi ciddiyetle. Adam cevap vermedi. Ne diyeceğini bilmiyordu. Yaptığı her şey boşunaydı ve hiçbir şekilde kurtulabileceğini sanmıyordu. Gözlerini kadına dikip boş boş baktı. " Buradan gitmek zorundayız. " diye devam etti Bilge. " En azından ortalık durulana kadar yurt dışında kalırsın. Sonra geri dönersin. "

Ne yapacağını bilmiyordu ama yaptığı onca şeyin boş yere gitmemesi için ne yapması gerektiğini biliyordu. " Aldo İtalya'ya döndüğünde, ben de buraya dönerim. " diye mırıldandı ama sonra aklına gelen fikirlerle kaşları çatıldı. Karısı ve çocuğu ne olacaktı? Onları burada öylece bırakamazdı.

Bilge onun ne düşündüğünü biliyordu. Aklından geçenleri anlamış gibi konuşmaya devam etti. " Burada olsan da onlara bir faydan olmayacak Aral. Yanlarına gidemeyeceksin. Koruyamayacaksın. Sokaklarda için rahat koşturamayacaksın. Ama eğer gidersen ve ortalık sakinleşirse, geri dönüp daha güvenli bir hayat sürebilirsin. " dedi ciddiyetle. " Buradaki korumaların hepsini evine göndeririz. Gizlice çalışırlar ve onlardan hep haber alırsın. "

Bu fikir parlak görünüyordu. İtiraz etmeden önce durup dakikalarca düşündü. Kadın doğru söylüyordu ve bunu yapmaya mecburdu. Kafasını salladı olumlu anlamda. Bir süreliğine gitmesi gerekiyordu.

***

Birkaç gün sonra Bilge, iki kişilik biletini ayarlamış, bavulunu hazırlamıştı. Aral belki buraya geri dönecekti ama kendisi, geri gelmeyi düşünmüyordu. Tamamen ayrılacak olmanın verdiği hüzün içine çökmüştü. Ayrıca içindeki küçük kız, Ayaz'a veda etmesi için yalvarıyordu. Garip bir şekilde onu dinlemeyi seçti. Küçük bir vedadan ne çıkardı?

Aral odaya girdiğinde, bakışlarını ona çevirdi. " Bitti mi hazırlıkların? "

Adam huzursuzca koltuğa çöküp televizyonu açtı. " Sayılır. " diye mırıldandı ve kanalları dolaşıp haberleri açtı. Gördükleriyle gözleri büyüdü, kulakları açıldı, dudakları aralandı. Şokla ekrana bakarken vicdan azabından ölmek üzere olduğunu hissetti. Karısının fotoğrafı ekranda duruyordu, kendisine yardım ve yataklıktan suçlanıyor ve kendisinin ölmemiş olduğu yazıyordu. Bilge şaşkınca ekrana bakakaldı. Durum sandıklarından daha vahim bir haldeydi ve adamın bir kurtuluşu olmadığını o an anladı. Üstelik hala kendisini umursamıyor, karısı için üzülüyordu. Gitmesi gerekiyordu. Yoksa kendisi de bu işin içinde yok olup gidecekti. Aral'a baktığında, onun kendisiyle gelmeyeceğini, karısını bırakmayacağını çoktan anlamıştı. Bir şey söylemedi. Bavulunu arabasına yerleştirmek için çıkıp adamı yalnız bıraktı. Geri döndüğünde, adam odada volta atmaya başlamıştı.

" Aral, " dedi ciddiyetle. " Belli ki hiç kimse öldüğüne inanmamış. Ne polisler, ne de İtalyanlar. Kaçmak zorundasın. "

Adam rüyadan uyanıyormuş gibi irkildi ve kadına baktı. " Olmaz. " dedi sert bir sesle. Bilge bu zamana kadar rahatlıkla saklanmış ve kaçmıştı çünkü o'nun kendisi gibi sorumlulukları yoktu. Bir şekilde bu işin içinden çıkacaktı. " Kaçmayacağım. Tek başıma olmaz. "

Ölüm OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin