BÖLÜM - 15

139 19 14
                                    

''Bence bunu paylaşsam bir şey olmaz'' dedi Ada bizim fotoğrafa bakarken. 

''Neden sen paylaşıyor muşsun? Ben paylaşacağım'' dedi Emre oradan atlayıp. 

''Ada bence Emre paylaşsın. Çünkü o çekti fotoğrafı'' saçma bir neden seçmiş olsam da Ada ikna olup telefonu elinden bıraktı. 

''Ben aşağı ineyim su içip geliyorum'' ikisi de kafalarını salladığında çıktım. Su alıp içtikten sonra tam gidiyordum ki dışarıdaki ayıcığı gördüm. -sehsü olanından- üzerime biraz uzun gelen kazağın kollarını biraz yukarı çekip Cemre'nin yanına gittim. Gözlerini kapatmış sehsüce oturuyordu. 

''Selam. Yine ben'' dedim yanına armutlardan mor olanı çekerek. 

''Aynısından'' dedi ama hala gözleri kapalıydı. 

''Eee sıkılmıyor musun?'' 

''Hayır. Neden sıkılayım ki?''

''Tamam öyle olsun. Peki sana soru sorabilir miyim?'' 

''Sor içinde kalmasın'' dedi derin nefes alarak. 

''Neden hep Emre ile tartışıyorsunuz? Ya da şöyle sorayım, neden hep Emre ile sorun yaratacak sözler söylüyorsun?'' gözlerini açıp tekrar derin bir nefes aldı. 

''Anladım rahat bırakmayacaksın.'' gözlerimi kapatıp kafamı 'evet' anlamında salladım. 

''Sonuçta siz ikizsiniz. İlla ki anlaştığınız bir konu olmalı ha?'' dedim ona bakarak. Bana dönüp bağdaş kurdu. 

''Bilmiyorum ama,'' 

''Ama?'' 

''Her zaman olur bu. Ama sadece benim sorun çıkardığımı düşünüyorsan-'' kafamı sağ sola sallayıp susturdum onu. 

''Hayır o anlamda değil. Neden hep zıtlaştığınızı merak ediyorum'' 

''Arkadaşlarımla benden daha çok iyi anlaşıyor ya da yeni tanıştığım kişilerle'' dedi kaşlarını kaldırarak. Beni mi kastediyordu?

''O kadar yeni sayılmam'' dedim omzuna şakadan vururken.  

''Ben... neredeyse bir iki ay olmuştur sizinle tanışalı. Ama bu kadar zaman bile yetiyor bana insanları tanımam için. Seni fazla çözemesem de ne kadar iyi, zeki, dürüst, sinirli, egosu mastır yapmış, inek ve totlo biri olduğunu biliyorum'' dedim ensemi tutarak. Totlo'yı ağzımdan kaçırmıştım. 

''Totlo?'' o söyleyince daha komik oluyordu. 

''Boş ver. Ama yine de bunun için kardeşinle kavga etme. Bence herkes seni iyi tanıyor bunun için uğraşmana gerek yok'' gülümseyip bana baktı. 

''Şu an çok tatlı duruyorsun. Sana sarılabilir miyim?'' dedi bana bakarak. Gözlerini yediğim tabii -demedim- 

''Gel buraya sarı aptal'' -ne ara samimi olduk l*n?- Hiç sorma iç ses. Biraz yaklaşıp boynuna ellerimi doladım. Cidden artık Cemre'nin parfüm markasını soracağım. Çok hoş ve hafif bir kokusu var -cddcdcd- hala sarılı bir şekilde dururken. 

''Cemre parfümünün markası ne?'' dediğimde gülmeye başladı. Beni sarmayı bıraksaydı iyiydi. 

''Cidden beni çözememiş olsan da güldürmeyi başardığına göre. Asıl çabayı diğerlerine değil gözümün önündekilerle uğraşarak geçirmeliymişim'' ikimiz de kahkaha atarken arkadan gelen hapşırık sesiyle yerimde zıpladım.

''Hay ben böyle işin. Sizi korkutacaktım ki hapşırık krizi tuttu -hapşiuuiuiu-'' 

''Çok yaşa Ada da niye habersiz geliyorsun ki?'' dedim Ada'ya dönerek. 

SAFTİRİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin