BÖLÜM 18

73 15 2
                                    

He's we- All about is

"Ama diyorum sana mavi saçlı sarı gözlüydü."

"Yav mal insan sus artık başım şişti" diye bağırdım.

"Tamam ya sustum şarkıya devam et" The Weekend -Earned it- şarkısına devam ettim. Bağırma yerlerini sıçarak Selin'in deyimiyle süper söylemiştim. Whatsapp'tan arkadaşıma ses kaydı atıyordum. O da puan veriyordu. Çok tatlı bir kızdı ama bazen çok alıngan olabiliyordu. Her neyse bu kaydı da puanladıktan sonra Selin ile hangi şarkı daha çok beğenilir adlı yarışma programını kurduktan sonra kazanan ben olmuştum. Kaç yıllık sanal arkadaşımı tanımaz mıyım ben tabii ki benim iddiamı kazanmamda yardım edecek.

"Eee şimdi ne yapacağız?"

"Hiç oturup ders çalışacağız" dedim yanımdaki kitabı önüme çekerek.

"Ya ama olmaz ki ben sıkılırım" dedi Selin dudak büzerek. Ben takmadan yazımı yazarken birden zıpladı.

"Buldum Emre'lere gidelim"

"Bana ne sen git ben ders çalışacağım" kalemi birden elinden çekti ona en kötü bakışlarımı attım.

"Bana ellerini ver hayat Cemre'yi görünce güzel" ona kollarımı bağlayarak baktım. Ya illa ki uğraşacaklar nerden çıktı bu Cemre şeysi anlamıyorum ki (!)

"Selin gerçekten sıkmaya başladı bu iş nerden çıktı bu konu onu da bilmiyorum ki!" dedim kalemi kitabın arasına sıkıştırarak.

"Ya neden kızıyorsun ki hem zaten gerçekleşmiş bir olay da değil henüz" ona af buyur bakışı attım.

"Ya gerçekten hiç mi hissetmedin bir şey falan yani kaç kere bakışmışlığınız yada kaç kere eğlenceli tek başınıza geçirdiğiniz anılarınız var" dedi bana bakarak hiç kusura bakma henüz belli değil bir şey.

"Ya şimdi sen böyle deyince duygusuz hissettim kendimi ve henüz hiç bir şey belli değil ki kaç ay yada yıl oldu ki onun doğum gününü bile bilmiyorum" dedim mantıklı bir fikir yürüterek.

"İki Şubat"

"Ne iki şubat?" derin bir nefes verip kafama birden indirdi.

"Ağh ulan ne vuruyorsun!" (bu arada gerçek hayattaki Cemre'nin de doğum günü iki şubat lfkfkfşfkfk)

"Doğum gününü bilmiyorum dedin iki şubat işte" kafamı gözlerimi kapatarak salladım. Şimdi anladım he he.

"Fazla bir zaman kalmadı yani sadece iki hafta kaldı. Emre ona bir şeyler yapmayı planlıyor ama daha belli değil ve senide bunun için benimle birlikte gelmen gerek. Hadi hazırlan" biraz bunu tartıp düşündüm ve mantıklı olarak ayağı kalktım.

"Nasıl oldu mu?" gülümseyip kafasını salladı yırtıklı bir pantolon ve üzerine de örgülü bir gri kazak giymiştim. Saçımı azıcık tarayıp yandan ördüm ve biraz örgüyü gevşetip önden bir kaç tutam öne çıkardım çok şeker olmuştum. Hemen bir taksiye atlayıp adresi verdik. Yağmur yağıyordu ve biraz ıslanmıştım. Eve yetiştiğimizde hayranlıkla baktım gerçekten çok şeker bir evdi ve en çok bahçesine bayılıyorum. İçeri geçince Ada ile Cemre'nin içeride birlikte telefonla ilgilendikleri gördüm. Emre mutfaktaydı ve şarkı söylüyordu. Sesi de fena değildi. İçeri girince bizi ilk fark eden Cemre oldu Selin'e gülümseyip tekrar telefonuna döndü ne oluyor lan!?

Benim trip atmam gerekirken kendisi trip atıyordu çocuğa bak!

"Hoş geldiniz bayanlar" dedi Emre neşeli sesi ile. Ona gülümseyip yanağından öptüm. Cemre'ye 'al bak örnek al abinden' bakışı attım o da bana ' bende mi seni öpeyim' bakışı atarak sırıttı. 'eşek konuşma benle!' bakışı atıp önüme döndüm

SAFTİRİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin