BÖLÜM-2

216 36 0
                                    

Bir süre sonra hayaller bile siyah olmaya başlar.İşte o zaman karanlık sen olursun...


''Cidden bunların hepsini yapmaya cesaretin var mı Cemre?'' dedi Selo şaşırarak.

''Ya kanka bir kere de delilik yapsak olmaz mııı?'' dedim 'ı' harfini uzatarak.

''Tamam sıra ile yapalım hem birimiz video çekmiş olur.'' Dedi Selo ilk defa dahilik yaparak.

''Bak iyi fikirmiş. Tamam öyle yapalım. İlk madde üzerine et bağlayıp köpüşlerin önünde koşucaksın. Bunu da en şişko olanımız yapacak.'' Dedim. Ve ikimiz de aynı anda önümüzde duran tartıya baktık. MY GOD! Sen bana yardım et! Hiç koşasım yok.

'' İlk sen hem sen benden daha cesursun.'' Dedi selin. Benim için fark etmezdi.

''Tamam yani bu demek oluyor ki benden daha şişko olacağını düşünüyorsun.'' Dedim gülerek.

''Yoo.. Yani şeyy.. Of Cemre bunu yapmak zorunda mısın?'' dedi sinirle. İşte bu. Kalkıp tartıya baktı. Yüzünü buruştutrarak tartıya çıktı. Elleri ile yüzünü kapadı. Selin bana her zaman kendisinin benden daha şişko olduğumu söyler. Çünkü onun kemikleri biraz daha iri benim kemiklerime göre.

Tartıya baktım. 45.2 yazıyordu. Kağıdı elime alıp kilosunu not ettim. Yavaşça ben kalkıp tartıya hiç beklemeden çıktım. Selin bir daha yüzünü kapatmıştı. Korku filmi çekiyormuşuz gibi hissettim. Çünkü ikimiz de ağır çekimde ilerliyorduk. Tartıya çıktığımda kilom 45.3 yazıyordu. Selin birden kahkaha atınca ödüm götüme kaçtı. Dizlerimi yerde birleştirip tavana baktım.

''Allah'ım ben sana ne yaptım ha söylesene bir?'' dedim demesine de çarpılmasak iyi. Selin hala gülüyordu.

''Gülme be sinir. Bir gram ya bu ne küfür gibi .'' dedim oturduğum koltuğuma geri dönerek.

''Valla Cemre'cim o bir tur yol koşulacak ben karışmam.'' Gülüşünü keserek. E bir zahmet sussun artık.

'' Kurbanın olayım Selo yapma bana bunu...'' dedim kendimi acındırmaya çalışarak.

''Hiç uğraşma boşuna Cemre'cim koşacaksın.'' Dedi. Ben de artık şansımın kalmadığını anlayınca salak gibi planladığım şeyle rezil olacağımı düşündüm. Bir de bizim mahallede bir taş çocuk vardı. İnşallah ona gözükmeyiz.

'' Şimdi mi başlayacağız, yoksa yarın mı?'' dedi Selin.

''Hayır şimdi de saat daha 11.30 yarım saat sonra çıkarız'' dedim elimdeki benim resmim işlenmiş saate bakarak. Saatimi bana Ozan kargo ile göndermişti. Doğum günü hediyem. Benim en sevdiğim ve Ozanda da tek bir tane olan fotoğrafımdı. Önümdeki el ile irkildim.

''Daldın gittin kızım ya.'' Dedi Selin. '' Ooo. Bu eniştenin hediyesiydi değil mi??'' dedi gülerek.

''Evet de ben nasıl ayrılacağım bu çocuktan. Of çok zor olacak. Çocuk her söylediğim şeyi bana çeviriyor ve sonra tekrardan beni sevdiğini söylüyor. Aşık gibi davranıyor.'' Dedim sıkılarak.

'' Salak mısın sana aşık zaten daha gibisi mi var mal.'' Dedi Selin kafama vurarak.

'' Ama ben böyle biri olacağını hiç düşünmemiştim. Nasıl telefondan görülüp aşık olunur ki yani.'' Dedim. Dudak büzerek . ikimiz de yerde oturuyorduk. Halının desenine çevirdim gözlerimi.

'' Canım arkadaşım. Maalesef güzelliğin salaklığını kapatmıyor. Bu yüzden konuşmasan iyi edersin hadi çıkalım saat oldu.'' Dedi hızlı bir şekilde konuşarak.

Ee ne yapalım artık katlanmak zorundayız. Selin'e dönüp

'' Ya kanka bizim burda koşmasak hem gerçekten ben bizim taş çocuğa rezil olmak istemiyorum.'' Dedim ciddi bir sesle.

'' Evet ilk defa katılıyorum ben de hayvan gibi güleceğim için rezil olmak istemiyorum.'' Dedi

'' Ay tipe bak aynı Ozan. Her boku kendine veya başkasına üstele'' dedim. Ozan'ın ismini kullanmasaydım iyiydi.

'' Ooo enişteyi mi özledik??'' dedi Selin ve tekrar konuşmaya başladı.

'' Hadi gidelim. Geç kalmayalım. Köpek parkı 13:00 kapanıyor.'' Dedi. Evet salak gibi de köpek parkını seçmiştim. Dışarı çıkmadan önce bir şeyi far etmiştim. Benim üzerimde tulum etek vardı. Ve beni öldürseniz hayatta koşmazdım etek ile. Selin'e dönüp

'' Kanka ben hemen geliyorum. Üzerime değiştireyim.'' Dedim. Selin bana tip tip bakıp kolumdan tuttuğu gibi çekti ve kapıyı kapadı.

'' Hayır. Cezan etek ile yapılacak. Şişko olmanın cezaları.'' Dedi Selin yine gülerek. Umutsuz vaka bizim Selin . Annesine yazık gerçekten.

'' Of Selin. Bir gramcık sadece ya.'' Derken çoktan yolu yarılamıştık bile. Ben ne yapacağımı düşünürken Selin'İn sesi ile dikkatimi ona verdim.

'' Eveett. Yetiştik kanka hazır mısın?'' dedi ellerinin çırparak.

'' Hayır desem bir şey fark eder mi??'' Dedim merakla.

'' Tabii ki de hayır. Hadi geç bakalım'' dedi kapıdan geçerken. Resmen köpeklere doğru ilerliyorduk. Etler poşetteydi. Tanrım sen yardım et.

'' Hadi bakalım al şunları.'' Dedi ip ile birbirine bağlı olan etleri bana doğru getirirken.

'' Ya Selin bunlar bayağı pis kokuyor. Parfüm falan sıksaydık'' dedim. Selin bana tip tip baktı.

'' Hala salaklığını gizlemiyorsun'' dedi Selin onaylamaz bir sesle.

'' Of sanki şu an salaklığım çok da şeyimde'' dedim sinirle.

'' Hadi hadi az laf çok iş.'' Dedi etleri üzerime yerleştirdikten sonra.

'' Sana geliyorum Allah'ım.'' Dedim havaya bakarak. Selin de o aptal kamerayı açtı. Tabii ki de kafam kese kağıdı koymuştum. Çünkü Selin bu video yu internete koyacakmış. Selin'in üç demesiyle koşmaya başladım. Şansıma fazla kişi yoktu ama hepsi erkekti şimdiye kadar sadece iki tane kız görmüştüm. Where is the adalet? Ayıptır söylemesi İngilizcem çok iyidir. Ben böyle aklımın içinde konuşurken birine çarptım. Ve kese kağıdı kafamdan uçtu. Köpekte yoktu şansıma.. Daha korkudan gözlerimi açamamıştım. Keşke açmasaydım. Bunun ne işi var burada. Hani şans .

Why me?

Neden me??

Why ben?

Biri söyleyebilir mi ??

SAFTİRİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin