BÖLÜM 4

34 2 0
                                    


Gece nadiren gordugum ruyalardan birini gordum, bu sefer başka biri degil kendimdim. ve yıldızlara bakıp konusuyordum

" İnsan sevdiği zaman, sevdiği şeyden ayrılınca eksik hisseder. Okulu seviyorsan, sınıfını seviyorsan, okul tatile girince bir süre özlersin. Bisiklet sürmeyi seviyorsan, yazlıktan gittiğinde bi süre eksikliğini hissedersin . ' bisikletim olsada sürsem'...

Aşkta olay farklıdır. İnsan aşkından koparıldığında yerine konacak çok duygu vardır. Nefret, öfke... Deli divane aşık oldugum kişinin bana yalan söylediğini, beni ayakta uyuttuğunu, aldattığını öğrendiğimde içimde ona karşı hiç bir özlem uyanmadı. bu sevgiden çok farklı bir sey.

Kimsin bilmiyorum ve sana aşık değilim henüz. Ama bildigim bir sey var. Seni çok seviyorum. ve yanimda olmadigin her gun seni ozluyorum.
Dogmadan once tanidigim, doğduktan sonra kalbimin unutamadigi tek kisisin. aklim hic bir sey hatirlamasa da, kalbim seni hatirliyor.
Bir gün tekrar gorusmek dilegiyle, tanımadığım adam.
Umarım kalbim aşkını tekrar yaşar. "

__________

Bugün diğer günlerden biraz farklıydim, içmek istiyordum.

Birileriyle dertleşmek, oturup kafa dağıtmak iyi gelecekti bana.
Hazır yazken, hazır yazlıktayken son günlerin tadını çıkaralım, hem ayrılıktan sonraki ilk demlenmemi yaşayayım diye Gizemi aradım. Cemlerin bahçesinde toplanmaya karar verdik.

Hava hafif kararmaya başladiginda Cemlere gittik . Erkekler, kızlar herkes toplanmistik, cok keyifli bir gece olacakti. sadece keyifli degil, derin bir gece... Derin muhabbetler koyu sohpetler yapacagim kisilerde vardi cunku masada. ve asil derine indirecek olan şey, milli ickimiz, genlerimizle harman olmuş efelerin sütünden icecektik.

Denize karsı bahçede puflarda otururken etrafima baktim. hepimiz hippi gibiydik. salaş, rahat , bol giyinmiş, tenleri yanık, hayatla karışmış yaz tatili ruhundaki genç insanlar... cok guzeliz dedim kendi kendime. benim ustumde salas bir elbise ve sandalet vardı. hepimizin ayaklarına çim degiyordu. kışın bu günleri ozleyecektim ama şuan buna uzulemiyordum. çünkü bu gunun daha cikarmamiz gereken bir tadi vardi...

bi kac kisi kalkip mangali yakarken ben de ceme masayi hazirlamada yardim ettim. iki tane masayi bahcete getirip birlestirdik ve tabaklari getirdik. sonra gizem elinde koca bi karpuzla "yardim edin dostlaaaar " diye bagirarak geldi ve karpuzu zar zor goturup denize koyduk . Rakinin yaninda en guzel gidecek şeydi karpuz.

gizemle mangalin basina gidip et kokusuyla iyice acikirken herkesin dahil oldugu harika bi muhabbete dalmistik. kahkalarimiz siteyi cinlatiyordu. cok mutluydum... biraz fazla mutlu. aglayasim geliyordu cunku her sey cok güzeldi. ama aglamiyordum, cunku bu sahte bi mutluluk değildi. ardadan ayrildigim icin sinirlerimin bozuk olması nedeniyle olan bi mutluluk degil... gercekten mutluydum..
o kadar mutluydum ki bi kaç kişiyle teomanın duş şarkisini soyluyordum

"son defaymis gibi kaybederken kendimi en ucuz saraplarda

son defaymis gibi kaybederken kendimi sırılsıklam vücudunda"

mangaldaki etleri tabaklarimiza alip. silip supurdukten sonra ilk raki kadehimizi de bitirmistik ve herkes sohbete olan acligini bitirip asıl sohbet gruplarina bölünmüştü. bende bi süre bi kac kisiyle ortak muhabbete girdikten sonra rakinin da etkisiyle sohbeti yogunlastirmak istedim.
bu sefer siyaset degil , tam olarak aşkta değil, hayatın garip bir kismindan Cemle konusmaya basladik.

Rakıdan bir yudum alıp denizin kokusunu içime çektim ve Cem'e döndüm:


-Her şeye rağmen acılar dinmiyor sanki. Dineceğini de kimse söyleyemez zaten. Öyle büyük yaralar var ki, izleri bariz bir şekilde görülebiliyor. Saklamaya çalışıyorum. Bir gülümsemeyle, belki biraz müzikle.
Bir kadeh şarapla, bir parça tutunle ...
fakat tüm bu çabalar gizlemeye yetmiyor yaraların o derin izlerini.

+sen nasıl gizliyorsun peki yaralarını ?

- Maskeyle. Cogu zaman gulen bir maske. Herkes alışmış zaten maskelere. Maskesiz dolaşan kim var ki? Bu şaşırtmıyor onları. Sorgulamıyorlar. Merak etmekten uzaklar. Yaralarimi farketseler bile maskemi gormeyi tercih ediyorlar. Cunku Taktığımız sahte benlikler daha mutluluk verici. Hem dusunsene...
Gerçek kişiliğimizi bilse kim sever ki zaten bizleri?

+haklisin

- Ama biliyor musun? ben biktim bunlardan. Taktigim maskelerden. oldugum kisiden cok İstenilen kisi olmaktan. Sevilmek için yalanlar gerekiyorsa bende bunu bulamayacaklar artik. Degismek istiyorum anliyor musun ? hayat boyle devam etmek zorunda degil.
Yeni başlangıçlar denen bir şey var.

+İste bu sacma. Ne zaman yeni bir başlangıç yapabildik ki? Her zaman eski acılarımızı taşıdık bizimle beraber. Tanıştığımız her yeni insandan bir şey bekledik, eskiler gibi olmamalarını. İçten içe yanıp kül olduk hatta. Sırf mutlu olmak uğruna mutsuzluğu denedik biz. Belki bir hataydı, hatta hatalar silsilesiydi.

- Ama tek hayali gülümsemek olan birini bu hayali için suçlayabilir miyiz?
Yine de bir şekilde devam etmeliyim, etmeliyiz...
Bak ben deniyorum tamammi ? sende denemelisin. mesela Şarkılarla denemeye devam ediyorum.
Ama o lanet mutsuzluk kanima islemiş bir kere. bazı şeyleri değiştirebilmek icin yolum uzun... mutlulukla yazılmış şarkılar bile bende hüzüntü uyandırır olmuş, şu an mesela. Belki de uğruna şarkılar yazılan güzel günlere çok uzak olduğum içindir...
En kötüsü de ulaşabilecek ama uzanılamayacak uzaklıktaki hayaller bence. Ben onlara inandığım için şarkılara inanmaya başladım. Her gün neşeli bir şeyler dinlemek faydalı oluyor. Her zaman değil tabi, istisnalar olabiliyor şimdi olduğu gibi. bazi gunler neseli sarkilar bile ise yaramiyor.
Belki de ben gerçekleri görüyorumdur. Mutlulukla yazılan şarkılar da içlerinde mutsuzluk barındırıyor olabilir. Belki de benim de hayalini kurduğum güzel günlerin hayaliyle yazıldı o neşeli şarkılar? Belki de kimse mutluluk ne demek bilmiyor ve hepimiz tahminler yürütmek zorunda kalıyoruz...
Son Zaman'larda kafayı mutlulukla bozmuş olmamın tabii ki de bir sebebi var. Onu ele geçirmiş olup tekrar kaçırmak. Kimse, günler süren av sonunda elinden kaçan koca bir balığın arkasından gülümseyerek bakamaz bana göre.

+ kesinlikle. Tam da bu duyguların mevsimi zaten. Aşk mevsimi diyen de var. "Aşkın mevsimi mi olurmuş" diyen yok tabii. Ben sonbahara kaos mevsimi demeyi daha uygun görüyorum. Ölümün mevsimi. Tüm o güzel çiçekler güneşin varlığıyla var olup solup gittiler. Ortalığı temizleyecek bir şeye ihtiyaçları var. Sonbahar'a. Cesetlerin üzerini örtüyor bu mevsim. Yazın yaşanan her şeyi toprağa gömüyor kasvetli havasıyla. Doğduğum mevsim olmasına rağmen bunu yapıyor hem de.

-senin gibi birinin dogdugu mevsim ölüm kokmamalı

+ şakacı kız. Atalarımız isimlerini benzer koymuş farkındaysan sonbaharla ilkbaharın. Sanki doğum ve ölüm gibiler. biri son biri başlangıç. Birbirlerine o kadar bağlılar ki. Doğumlar olmadan yazın güneşini görecek ve yaşama veda etmek zorunda kalacak kimse olmazdı. Ölümler olmadan da onlara yer açacak cesetler. Bu yüzden kış değiştiriyor her şeyi belki de. Doğum ve ölümden bağımsız olduğu için. Sokaklar bir hiçliğe bürünüyor. Esip gürlüyor fırtınalar. Kirleri örtüyor bir çarşaf gibi beyaz karlar. Doğacaklar hiçbir şey bulamayasınlar diye. Ne onların yaptığı hataları yapsınlar, ne de onlardan tecrübeler öğrensinler diye. Sadece yaşasınlar diye... Ölmeyi ancak zamanı gelince ögrensinler diye, kış sonbahardan geriye hiç bir şey kalmayana kadar öldürüyor herşeyi.

- Kış bazı ipuçları bırakmalı bence. Bu sene o kadar soğuk olmamalı, eskilerden bişeyler kalmalı ilkbahara. Yeni doğanlar Güneş'in değerini daha iyi bilirler eğer bazı tecrübeler aktarılırsa. Yokluğu bilmeden varlığı, ölümü bilmeden yaşamı kim daha iyi bilebilir ki?

+ kisin zor gecmesi , herşeyi yok etmesi daha iyi değil mi ? sonbahar sadece sonu anlatan bir mevsim.
ilkbaharı korkutacak cinsten. ilkbaharın enerjisini öldürecek cinsten. Ölümün ortasında doğan hangi çocuk güçlü olabilir , gerçekten "yaşayabilir" ? kış olmasa ilkbahar nasıl yaza gececek enerjiyi bulabilir sonbaharın ölülüğünü görerek?
ölümü bilerek kim yaşamayı daha iyi bilebilirki?



_____________




* Ada'nın Cem'le olan sohbeti Luciano Tuscany' nin yazısından alıntıdır. yazıya bir kaç şey ekleyip sohbet şeklinde yeniden düzenledim

Ayrıca diğer yazılar için

lucianotuscany.blogspot.com

:)))))))))

The Dream Of AimerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin