3.BÖLÜM: "SON"🌟

3.6K 208 38
                                    

MULTIMEDIA: Savaş Tuna ve İlke Tekiner

-Onur Kurt -

Kafamı bilgisayardan saatlerce kaldırmamıştım. Kendi masamda şirket için gerekli bilgiler alırken Ahenk heyecanla tamamladığı görevini anlatıyordu. Son anda yakalanmaktan kurtulmuştu-tabi oralar anlatıma dahil değildi-. Bahadır bir yandan kahkaha atıp bir yandan da Savaş'ın elindeki krakerleri ağzına tıkmakla meşguldü. İlke eline aldığı kahvesiyle, kahve makinasına bakışlar atarken kara kara Savaş ile göreve çıkacak olmanın hüznünü yaşıyordu. Engin kendi aleminde dosyalarla ilgileniyor, bilgisayarın siyah ekranından kendine bakarak saçlarını düzeltiyordu. Herkes görevin başarıyla geçtiğinden dolayı sevinç nidaları atıyordu ama bana göre bu işte bir bit yeniği vardı. Neden hemen kabul etmişti ki? Ben olsam şüpheci davranırdım. Tamam, Bahadır kimliğini ona göstermişti ama belki sahte kimlikti, tamam her ne kadar sahte olmasa da biri bana böyle bir şey söylese aklıma gelen ilk bu olurdu. Şüpheciydim evet, o bunu düşünmezken hemencecik kabul etmesi beni korkutmuştu ki ben kolay kolay korkmam, gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam. Onun yerine benim bu şekilde kuruntu yapmam aptalcaydı ama neden birden bire kabul etmişti? Geceleri süpermenin kız versiyonu olarak kırmızı pelerini takıp insanları mı kurtarıyordu da onları kurtarmaya bu kadar hevesliydi?

Kızılın görev maceraları bitmiş olmalıydı ki herkes kendi işine dağıldı. Savaş yanıma geldiğinde kraker paketini uzattı. İçinden iki tane alarak yemeye başladım. Birimdeki herkese kraker yemeyi aşılayan Savaş'tı, ne kadar düşünsem de mantıklı bir açıklama bulamıyordum Bahar konusunda. Bahadır'ı hemen benimsemiş olamazdı, en azından olmamalıydı. O çapkın herif onunla flört etmek istememişti, orası ayrı konu. İkisinde de tuhaflık kol geziyordu. Beynim jöle kıvamına gelince diz üstü bilgisayarın ekranını indirdim. Savaş'tan biraz daha kraker alacaktım ama çoktan kendi masasına gitmiş bir yandan İlke ile konuşurken diğer yandan ise işlerini yapmaya devam ediyordu. Birimde korkutucu bir sessizlik dolaşıyordu.

"Kurt iyi misin dostum? İfadesiz suratın daha da ifadesiz olarak iyice çekilmez bir hal almış. Azıcık gülümse, kimse seninle evlenmez bak." Diye dalga geçerek kendi masasına ilerledi kızıl. Kimse benimle evlenmezmiş. İstihbaratın kurallarını dalga konusu yapması çok hoştu. Ben burada hayatımı işlerime adamışken böyle dalga konusu olması bana göre hiç hoş değildi. Biz de evlenebilirdik her insan gibi, ama bu birimde olan herkes ardında sevdiğini bırakmaktan delicesine korkuyordu. Yalnızların bir arada olduğu bir ekipti burası. Dikkatimi dağıtmamam gerekiyordu. Düşünmeliydim neden direk olarak kabul etmişti?

"Yalnız, fazla düşünme çıldırırsın." Dediğinde başımı kaldırıp baktım. Düşündüğümü nereden biliyordu? Peki, ne düşündüğümü biliyor muydu? Of. Düşünmekten başım ağrımış, daha fazla düşünemez hale gelmiştim. Başımı ağrıttın Bahar Zorlu. Kızıl yanıma geldi ve konuşmaya başladı.

"Düşündüğümü nereden biliyorsun?" Masama oturdu ve kalemlikten kurşun bir kalem alarak elinde çevirmeye başladı.

"Dur bir düşüneyim nereden bildiğimi. Kurt ben anlarım. Bu birime atandığımdan beri seni gözlemliyorum, diğerlerinin dikkatlerini çekmiyor olabilirsin ama benim farklı düşünme ve görme yetim var. Ben bu birimde en eski üçüncü kişiyim. Benim yıllarım seni görmekle geçti. Hadi etrafına bak." Dediğinde önce Savaş'a baktım.

"Mesela Savaş. Aslında İlke ile birbirlerine deli gibi âşıklar ama söylemekten çekiniyorlar, Bahadır desen aynı senin gibi yalnız olmaya kararlı, şu anda hangi kızla zaman geçirsem diye telefon rehberinden kızların isimlerine bakıyor. Engin desen kara kara koruma olduğu kız onun canını ne kadar sıktığını düşünüyor ve koruma olmak istemiyor. Sen desen oturmuş Bahar Zorlu'nun neden kabul ettiğini düşünüyorsun." Diyerek gülümsedi. Kızılı yanlış tanıdığım her geçen gün daha yeni yeni fark ediyordum. Farklıydı kızıl. Yalnız ama farklı.

YALNIZ KURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin