MULTIMEDIA: İlke Tekiner ve Bahadır Günatan
-Onur Kurt -
Zamanın durma hissini çok iyi bilirim. Şu an gözlerim mavilere kitlenmiş kalmıştı, buz mavisi gözlerine, o... Neden buradaydı? Neden delici gözleri bana hüzün ile bakıyordu? Bu birimde benden habersiz ne dönüyordu? Lider bendim ama her şeyden en son benim haberim oluyordu. Gözlerimi Ahenk'e çevirdiğimde ben masumum dercesine omuzlarını kaldırdı.
"Ahenk neler dönüyor burada ve benim neden en son haberim oluyor? Bahar neden burada?" Dediğimde ellerini teslim oluyorum dercesine kaldırdı. Sadece öfkeliyken ona adıyla hitap ederdim. Bunu çok iyi bilirdi. " Azıcık daha insan içine çıksan haberin olur Kurt. Bahar bizimle tanışmak için burada." Dediğinde Bahar hızla arkasına dönmüş birimin ortak merkezine doğru hızlı bir koşu tutturmuştu. Onu kırmış mıydım? Ama ben hep böyleydim ne Ahenk ne de İlke bana bozulmazdı. Ne yapmıştım ki ben? Eva'nın dediğine göre odunluk tüm erkeklerin genine işlemişti. Kadınların deyimiyle odunluk mu yapmıştım? Hadi canım. Olduğum yerde kalıp neler döndüğünü anlamaya çalıştım. Bahama adaları beni beklerken ben gereksiz işlerle uğraşıyordum.
Ahenk ve ben sessizce birbirimize bakarken Bahadır, Bahar'ın kolundan tutmuş bizim yanımıza getiriyordu. Lanet olsun isimleri bile uyumluydu. Bahar'ın kolunu bırakıp ellerini havaya kaldırdı, çarpıkça gülümsemeye başladı. Bunun arşivde işi yok muydu? Kızı zorla buraya sürüklediği çok belliydi.
"Evet, millet bende sizi gördüğüm için çok mutluyum. Arşivde sizin muşmula suratlarınızı özledim kabul. Veee size çok manyak bir haberim var." Dediğinde kısa kesmesi için ters ters baktım.
"Neler olduğunu söylersen daha iyi olur Baho." Diye konuştum. Burada neler olduğunun hemen açıklanması gerekiyordu. Ben bas bas 'bu işe Bahar Zorlu karışmayacak' demiştim. Peki ya onlar ne yapmıştı? Kızı kolundan tutup birime getirmişti. Birime. Bizi deşifre etme şansı vardı, ne yani bütün bunları ben mi düşünüyordum? Düşüncelerim herkese paranoyakça gelebilirdi ama değildi.
"Bahar Zorlu bugünden itibaren istihbarat birimine en yüksek puanı alarak bizim gibi bir ajan olma yolunda en büyük adımı atmıştır." Dediğinde Bahar, Ahenk ve ben otomatik olarak Bahadır'a baktık. Saçma şakalarından olma ihtimali yüzde kaçtı? İçimden bir ses 'karşında gördüğün kadınlara deliren ama ertesi gün çöp gibi atan adam gerçeği söylüyor' diyordu. Lanet olsun. Bahadır neden Bahar ile birlikteydi ki? Kokteylden sonra beni bu görevden almaları için birimdekilerin fikrini sormuştum-biraz gürültülü hatta vurdulu kırdılı bir konuşma olmuş olabilirdi ki sadece erkekler vardı- bunun sonucunda benim yerime Bahadır'ı sahaya göndermiştik. Acaba ben mi gitmeliydim? Bahar ile ne kadar da iyi anlaştığını kendi gözlerimle görmüş, aslında ne kadar çekilmez biri olduğumu o zaman anlamıştım. Annem bile beni bırakıp İtalya'ya gitmişti. Ne kadar yalnız olduğumu işte o zaman anlamıştım.
Bu yüzden Yalnız Kurt'tum. Yalnızlığa mahkûmdum. Adım gibi yalnız olmayı Altan ile öğrenmiştim. Hayır, bu kadın delisi adam bile Bahar ile anlaşmıştı ki Bahadır'dan bahsediyoruz. Ona asılmamıştı bile her ne kadar tuhaf olsa da.
Kanımda Bahadır'a karşı öfke dolaşıyordu. Hayır, hayır bir kadın için Bahadır'a öfke beslemem saçmaydı. Hatta saçmalığın dik alasıydı. Her ne kadar çapkınlığı genlerine yerleştirmiş bir adam olsa da ona canımı hiç şüphesiz emanet ederdim.
Peki ya bana olan şey neydi?
Neden sinirliydim?
Bahar gözlerini art arda kırpıştırdı ve kekeleyerek konuştu. "Şa... Şaka değil mi Bahadır?" Evet, bence de şaka.
![](https://img.wattpad.com/cover/46463553-288-k997700.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ KURT
AdventureRuhuna hapsolmuş siyahlığın içinde fark edemeden varoldu. Gözleri ruhunu yansıtacak kadar derin ve mavi. Kum saatindeki tanecikler kadar sessiz. Uzayın derinlikleri kadar çekici. Cesareti kadar deli. Adı gibi yalnız olmaya mahkum... Kurt gibi... O...