-Onur Kurt-Aşk imkansızı istemektir, gözün görse bile yüreğinin yangısıydı. Bahardan beri kalbim acıyordu, yalnızlığım Bahar ile İnançla dağılan toz tanecikleri gibiydi. Bahar beni kendine çeken her zaman yanında olmak istediğim biriydi. Neden böyleydi bilmiyordum ama bunu sevdaya bağlıyordum. Sevdalanmak çaresizce ölümü beklemekle eş değerdi bana göre. Ölümüm Bahardı ama öte yandan ölüm bu kadar güzelse kor alevlere basarak giderdim ölümüme.
Gözlerimi ovuşturup bilgisayarın ekranını indirdiğim gibi yanımda bilgisayara kafasını gömmüş Bahar'a baktım ve önüne gelen saçını çektim.
Bakışları yavaşça beni bulduğunda buz mavileri dondurucu soğuklukta baktı. "kendini bu kadar yorma." Dediğimde kaşlarını çattı. "ben buraya gelmek için ne zorluklar çektim amacım buraya gelmekti şimdi buraya gelmişken yorulsam da bir önemi yok." Dediğinde ona tekrar hayran kaldım. İnanç fakültedeki kütüphanede sabahlayacağını söylemiş gitmişti. Deli gibi çalıştığı üç sınavını da yüksek notlar alarak geçmişti.
"Bir şey ister misin?" dediğimde yorgunca başını salladı ve "meyve suyu alabilir miyim?" dediğinde hemen ayağa kalkıp mutfağa gidip dolaptan meyve suyunu çıkardım. Portakal suyunu bardağa dökerken bir yandan da ona bakıyordum. O ise tüm dikkatini kitaba vermiş etrafını önemsemiyordu.
Masanın üzerine meyve suyunu bırakınca gülümsedi ve teşekkür etti. "biraz dinlensen diyorum." Dediğimde bilgisayarın kapağını aralayarak kapadı ve masaya bıraktı. "oldu mu?" diye sorup gülümsediğinde başımı ebet anlamında salladım.
"Bu mesleğe girdiğin için pişman mısın?" diye sorduğumda bir yudum meyve suyundan içip başını iki yana salladı.
"İnsanlara yardım etmeyi seviyorum, her ne kadar dolaylı yoldan da olsa. Bu yüzden pişman değilim. Neden pişman olayım ki? Giriştiğim bir işte pişman olmak bana göre değildir." Dediğinde yanımda oturup bir şeyler anlatan kıza baktım. Buz mavileri ile yüreğimi parçalara bölen kız tekrar bana baktı ve yüreğimi dağladı.
Yavaş bir şekilde ona yaklaştığımda gözleri gözlerimi buldu. Gözlerim dudaklarına kaydığındaysa şaşkınlıkla açılmışlardı. Yalnızdım ama yalnız da değildim aslında. Karanlıktaydım ama karanlıkta el ele tutuştuklarım vardı. Gözlerini kapatmış kendini bana teslim etmişti. Bana bu kadar güvenmesi benim kafamı duvara vurma etkisi bıraksa da buna sevindim.
Yüreğimdeki karanlık parçalara ayrılırken artık sadece lakabımın Yalnız Kurt olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Ona tamamen yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına dokundurduğumda ikimizi de bir titreme esir aldı. Öpmüyor adeta dokunuyordum o dudaklara. Az önceki içtiği portakal suyu dudaklarıma bulaşmış ağzıma nüfuz ederken kendimden geçtim. Yalnızlığımı yok etmeye odaklı bu eylem eski beni tamamen ortadan kaldırmıştı. Eski Onur Kurt yoktu.
Son bir defa daha dokunduğumda yanaklarını kavrayıp avuçladım. Nasıl bir şeydi ki ben Bahar'a teslim olmuştum? Heybetimden korkan insanlar şimdi bu halimi görse gülerler miydi diye düşünmeden edemiyordum. Ne demiştim ben? Yalnız Kurt benim demiştim. Hayat bu sözlerimi duyup beni alaşağı etmişti. Tepetaklak olmuş yokuş aşağıya yuvarlanmıştım.
Gözlerimi açtığımda parıldayan buz hareleri gördüm. Ruhunun solukluğunu bir köşeye bırakmış pırıl pırıl parlıyorlardı. Tıpkı Onur sen yalnız değilsin! Demeleri gibiydi.
O harelere tutulmuş, kendimi yalnızlığın karanlık sularından Bahar'ın buz mavilerine bırakmıştım.
"Ne yaptın bana?" diye sorduğumda gülümsedi. "bana ne yaptıysan onu."
"Yalnızlığımdan çıkış yolu bulduğumda bırakmayacağımı söylemiş miydim?" diye sorduğumda başını iki yana salladı. "dikkatli dinle o halde. Ben sana tutuldum seni bırakmıyorum." Dediğimde gözlerini ağır ağır yumdu ve avuçladığım yanaklarını tutan bileklerimi sıkıca kavradı."Keşke önce bana sorsaydın seni bırakacak mıyım diye." Dediğinde gülümsedim. Yalnızlığımı tuzla buz eden bu kadın doğru kadındı. Bunca yıl beklemiştim. Yalnızlığımla bekleyip, yoğrulmuştum. Hepsinin bir sebebi vardı. Hepsi beni Bahar'a hazırlamıştı. Yüreğimi dondurucu soğuktan çıkarıp çimenleri yeşertmesi için yalnız kalmıştım. Bahar'ı beklediğim için yalnızdım. Yüreğime bahar gelmiş kuşlar cıvıldamaya başlamıştı.
"Kaderim sana yazılmış meğer. Bu kadar beklememin bir anlamı olamaz." Dediğimde kahkaha attı."Yalnızlığın bitti Onur. Ben varım İnanç var." Dediğinde başımı salladım.
Kapının çalınması ile yerimden kalkıp kameraya bakarken Ahengin olduğunu gördüm. Yanındaki kimdi? Kapıyı açtığımda Ares Duman olduğunu fark ettim. Ona kaşlarım çatık bakarken kızıl içeriye girip koltuğa kurulmuştu bile.
"Kurt sana yalvarıyorum alma şu adamı içeriye." Diye öfke ile soluduğunda Ares Duman munzurca gülümsedi.
Ares ve kızıl yan yana oturduğunda savaş çıkacak mı diye bekledim ama beklenen olmadı.
Ares kızıla bakıp gülümserken kızıl öfleyip yerinden kalktı. "Bu Duman bozuntusu bana ne yaptı haberiniz yok öyle dik dik bakın." Dediğinde ne yaptı dercesine birbirimize bakıştık.
"Beni babasına sevgilisi diye tanıtıp yakın bir zamanda evlenmeyi düşünüyoruz dedi." Dediğinde şoka girdim. Ciddi anlamda. Ahenk ve evlenmek kelimeleri yan yana geldiğinde reaksiyona girip yok olan kelimeler olabilirdi.
"Gülme Duman." Diye bağırdığında Bahar'a sarılıp üçümüz de güldük. Bize öfke ile bakan kızılı es geçerek.
..
Sona yaklaşıyoruz cidden çok az kaldı. Gökten düşen aşk için de geçerli yalnız kurt içinde. Yakın bir zamanda final gelecek şaşırmayın. Kpss ve Ygs sınavlarım olduğundan dolayı wattpade zaman ayıramayacağımı belirtmek istiyorum. Bu bilgilendirmeyi bioya da yazdım. 2017 Ygs bitene kadar maalesef ki yokum. Belki de daha uzun bir süre bilemiyorum. Şu zaman zarfında ise Gökten Düşen Aşkı ve Yalnız Kurt'u bitirmeye çalışıyorum ve aynı zamanda ders çalışıyorum. Yani aslında siz finali görün diye uğraşıyorum. Lütfen bir cümle bile olsa bir şeyler yazın.
Ölüm Kokusunda Yalnız Kurt'un kardeşi İnanç Kurt'un hikayesi var ki açık ara en beğendiğim hikayem diyorum. O da Ygs sınavından sonra başlayacağım.
Umarım benim düşüncelerimi yanlış anlamazsınız.
Kocaman sevgiler saygılar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ KURT
MaceraRuhuna hapsolmuş siyahlığın içinde fark edemeden varoldu. Gözleri ruhunu yansıtacak kadar derin ve mavi. Kum saatindeki tanecikler kadar sessiz. Uzayın derinlikleri kadar çekici. Cesareti kadar deli. Adı gibi yalnız olmaya mahkum... Kurt gibi... O...