15.BÖLÜM: "AŞK TANRISI" 🌟

1.9K 155 16
                                    

-Onur Kurt-

Gözlerimiz ameliyathaneden çıkacak birini bekliyordu. Gitmezdi be Baho gitmezdi bir yere. Daha o çapkınlık yapacaktı gidemezdi bir kere. İnanç yanıma geldiği gibi ayaklandım.

"Abim iyi misin? Neler oluyor?" dediğinde olanı biteni söyledim. Doktor formasının üzerine giydiği beyaz önlüğünü çıkararak elime tutuşturdu ve ameliyathaneye girdi. Yaklaşık on beş dakika sonra başında mavi ameliyat kepi ile çıkmıştı.

"Durumu iyi. Ne olur ne olmaz diyerek Cumhur hocayı çağırmışlar ameliyata. Kalbe denk gelmemiş, kas dokusunu yırtıp sinirlere hafiften dokunmuş ve orada kalmış. Zaten ameliyatta Cumhur hocayla Altan abi var. İçin rahat olsun, müzik dinleyerek ameliyat yapıyorlar. O derece sakinler. Korkmayın." Dediğinde derin bir nefes aldım. O çapkın herif bırakıp gider miydi buraları?

İnanç elimdeki beyaz önlüğünü alıp omzuma destek olurcasına vurup yanımdan ayrıldı.

İnanç her şeye karşı inancım olmuştu.

Yaşama sebebim olmuştu.

Yanımdan giderken peşinden gülümseyerek baktım. Bahar elinde tepsi ile gelip oturduğunda bana bir kahve uzattı. Hayır diyemezdim. Şu anda ihtiyacım olan şeylerden biriydi kahve.

"Sağ ol." Dediğimde başını sallayıp diğerlerine de kahve uzattı. Ahenk tüm ciddiliği ile lacivert tulumunun kollarını çekiştire çekiştire yürüyordu. Savaş desen stresten çubuk kraker yiyordu. Engin ise eline çivi almış patlayıcı yapmaya her an hazır bir şekilde bekliyordu.

Ahenk daha fazla dayanamadı ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Ben birime geçiyorum. Bahadır orada canıyla cebelleşirken ben yerimde duramam. Elimde bir şeyler olmalı. Uyandığında dostuma senin vurulma sebebin buydu diyebilmeliyim. Ben gidiyorum, durumdan haberdar edersiniz." Dediğinde Bahar ayağa kalktı.

"Kızıl Ares Duman'ın sorgusuna seninle beraber girmek istiyorum." Dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Hoş ben bundan sonra ne diye şaşırıyorsam. Kız bu işin girmişti. Elbette yapacaktı. Yapacaktı ve ben tuhaf karşılamayacaktım.

Kızıl sinsice gülümsedi ve elini Bahar'ın omzuna koydu. "sen canını sıkma. Onun sorgusunu en sona bıraktım. Tüm sinirimi ondan çıkaracağım. Ben sana haber veririm diğer sorgular bittiğinde gelirsin." Diyerek omzuna vurdu.

"Bahar bu arada çok iyiydin. Yiğidi öldür hakkını yeme." Dediğinde gülümsedi ve yanımızdan ayrıldı.

***

Bahadır ameliyattan çıkalı üç buçuk dört saat oluyordu. Yoğun bakımdaydı ve kan kaybı olduğundan dolayı kan veriliyordu. Göğsü açık yoğun bakımda yatarken yeter dedim içimden. Birileri daha gitmesin oraya dedim.

İnanç Altan ile beraber gelip ara ara durumunu kontrol ediyor ve bana destek oluyordu. Can damarı olmuştu bana İnanç. Var mıydı ötesi?

İçeri giren Altan ve İnanç Bahadır'ın durumunu kontrol edip not aldılar. Altan ışıkla gözbebeklerine bakarken başını kaldırdı ve gülümseyemeye başladı. Başparmağını havaya 'görev tamam' dercesine kaldırdığında Bahadır'ın gözlerini açtığını görmüştük.

Herkes sevinç çığlığı atarken birbirimize sarılıp derin bir nefes aldık.


Yoğun bakımda iki saat daha kalıp normal odaya alındığında Bahadır her zamanki gibi huysuzluklarına başlamıştı. "Oğlum ben gider miyim? Ben kutsal görevimi Zeus'tan aldım. Aşk tanrısıyım ben. Benim gitmem için hepinizin kıçına o değerli aşk oklarımdan atmam gerek. Eros oğlum benim adım. Hepinizi birilerine âşık edeceğim. Bakın da görün siz." Dediğinde kahkaha atmıştık.

"İyileştin galiba. Şifa niyetine geldi değil mi kurşun?" dediğinde başını evet anlamında salladı. Yüzü mahcup bir ifadeye bürünüp boğazını temizledi.

"Bu arada Bahar ben biraz saçma konuşmuş olabilirim, kusura bakma. Ve görevin hakkını verdin tebrik ederim." Dediğinde neresi saçma doğru dediklerin diye bağırmak geldi içimden.

"Önemli değil ve teşekkür ederim." Dediğinde telefonu çalmaya başladı. Ayağa kalkıp cebindeki telefonu çıkarıp yanıtladığında başını art arda sallamaya başladı.

"Anladım, anladım tamam. Bahadır uyandı. Evet durumu iyi. Hatta bize şakalar yapmaya bile başladı. Tamam söylerim. Geliyorum o halde. Görüşürüz." Diyerek telefonu kapattı ve gözünün önüne gelen saçları tek seferde geriye attı. Aman yarabbi o nasıl bir hareketti. Nefes alamadım. O anda.

"Kızıl geçmiş olsun diyor. Çabuk toparlanıp gelsin beni çıldırtmasın diyor. Ve sorgu başlayacak ben kalksam iyi olur. Baho iyileş birime gel o zaman sana da bir sorgu ayarlarız ama soruları soran kişi benim ona göre." Dediğimde gülümsedi.

"Allah Allah."

"Tabi." Diyerek odadan çıkarken bende Bahadır'a el sallayıp odadan çıktım. Benim çıktığımı fark edince kaşlarını çattı. "Sen neden çıktın?" dediğinde elimi boş ver dercesine salladım. Acaba ben olmasam buradan birime nasıl gitmeyi planlıyordu üzerindeki kıyafetlerle. Üzerimdeki gri hırkayı çıkarıp omzuna attığım gibi bakmaya başladı.

"Ne?" diye sordum. "Ne ne? Her yerin ortada. Hayır göreve çıkıyorsun niye böyle giyindin anlamadım ama." Diyerek mırıldandığımda karşıma geçip tak tak konuşmaya başladı.

"Sen Kızıla da karışıyor musun giydiği tulumlara? Hem sana ne oluyor? Saçma sapan sorular sorup beni sinir etme. Hayır kimsin sen?" dediğinde beklenen soru gelmişti. Kimim ben süper soru. Bende rütbemi kullanırdım. Sonuç olarak bu ekipteki herkesten daha bilgiliydim.

"Kimim ben. Dur söyleyeyim. Ben Onur Kurt, bu ekibin lideri ve ekipteki en kıdemli kişiyim. Kim olduğunu anladın mı?" dediğimde kaşlarını kaldırdı ve üzerime gelmeye başladı. Allah aşkına bu kızdaki cesaret neydi? Rolleri değişmemiz gerekmiyor muydu?

"Senin bu ekibin lideri olman ya da en kıdemli kişisi olman benim göreve çıkarken ne giyip giyemeyeceğime karışabileceğin anlamına gelmiyor Onur Kurt." Diyerek her kelimenin üzerine basa basa konuşuyordu.

"Allah Allah. Bak sen çaylağa. Göreve çıkıp iyi bir şeyler yaptın diye ekibin en kıdemlisine kafa tutar olmuşsun. Boyundan büyük işlere kalkışma Bahar Zorlu."

"Senin her şeye neden karıştığın belli oldu o halde. Bende de 195 boy olsa bende her şeye karışırdım. Haklısın. Ama Kurt devede de boy var." Dediğinde sinirlendim ama bu siniri ona belli etmedim. Bu kız resmen damarıma basıyordu.

"Giymeyeceksin kızım öyle şeyler. Bitti nokta. Duydun mu? Ekip lideri giymeni istemiyor." Dediğimde tam konuşacakken susturup devam ettim. "He ekip liderinin bana bu sözleri söylemesi bir şeyler ifade etmiyor diyorsan. Kulağını aç beni iyi dinle. Ben Onur Kurt, sevdiğin adam olarak sevdiğim kadına göreve çıkarken adam gibi şeyler giymesini söylüyorum. Çünkü hangi delikten çıkmış olduğunu bilmediğimiz suçluların seni böyle görmesini istemiyorum." Diyerek yanından ayrıldım. Ağır ağır yürürken 'oh be!' diye bağırmak geldi içimden.


YALNIZ KURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin