Bölüm 19 : İki Sarhoş, Bol Rezillik

23.9K 1.2K 23
                                    

Düzenlenmiştir.

Ayça'dan

"Senin ne işin var burada?" merdivenleri çıkıp kapıya ulaşınca hiç görmeyi beklemediğim manzara karşısında ağzımdan bunlar çıkmıştı.Eren, siyah bavulunu kapıya dikmiş, merdivenlere oturmuş telefonuyla oynuyordu.

"Ben de seni çok özledim ama artık kapıyı açsana diyorum.Yoksa ileride sana hala diyebilecek çocuklarım olmayacak!" hızla kapıyı açtıktan sonra kenara geçip bavuluyla beraber içeri geçmesini bekledim.

"Özlemişim!" poşetleri yere bıraktıktan sonra hızla zıplayıp kollarımı boynuna doladığımda Eren de ellerini belime koyup sarıldı.Tamam, örnek kardeş olmayabilirdik ama araya mesafeler girince özlüyorduk birbirimizi.

"Haber vermedin!" kollarını belimden çektikten sonra ben de ellerimi boynundan indirdim.

"İrem'in haberi vardı, sana sürpriz yapacaktık." gözlerimi devirdiğimde İrem'in hâlâ eve gelmemiş olduğunu fark ettim.Ne yapıyordu acaba aşağıda Murat Bey ile?

"Sahi, İrem nerede?" kapıyı açıp koşarak içeriye giren İrem benim biraz önce sarıldığım gibi sarıldı Eren'e.

"Buradayım tabi ki!" ayrıldıklarında ellerimi belime koymuş onlara bakıyordum.

"Haber verebilirdin." İrem masum kedi gibi gözlerini açtı.

"Sürprizdi!" poşetleri tekrar alıp mutfağa ilerledim.

"Gerçekten sürpriz oldu!"

***

İrem'den

Odama gidip üzerimi değiştirdikten sonra salonda aldım soluğu.Ayça, tam da tahmin ettiğim gibi sofrayı kurmuş, oturma odasındaki koltukla bütünleşmiş Eren'i çağırıyordu.

"Gelmezsen aç kalırsın!" Eren elindeki telefonu koltuğa fırlatıp sarsak adımlarla mutfağa yöneldiğinde ben de hemen peşinden ilerledim.

"Gerçekten içecek misiniz?" Ayça kafasını büyük bir ciddiyetle salladıktan sonra bana döndü.

"Sen içecek misin?" makarnaya yönelen çatalım olduğu yerde kalırken gözlerimi Ayça'ya diktim.

"Azıcık içerim." Ayça azıcık içerim demenin ne olduğunu anlamış olacak ki gülmeye başladı.Evet, geçen sefer de azıcık deyip şişenin dibini görene kadar bırakmamıştım.

"Ne derdiniz var sanki?" makarna tabağım çoktan yarıya inmişken, Eren'in sorusuyla beraber çatalı tabağın kenarına yasladım.

Derdim yoktu belki ama zihnimde derin bir kargaşa vardı ve bu kargaşanın sonunda bir şeyleri kabullenmem gerektiğini biliyordum.Bu yüzden cesarete, dolaylı yoldan da kendimi birazcık kaybetmeme ihtiyacım vardı.

"Ben senin ablanım!Karşı gelme bana!" kendimi düşüncelerimden sıyırıp masadaki seslere yoğunlaştırdığımda Eren ve Ayça'nın yine ağız dalaşına girdiğini fark ettim.Aslında çok bile dayanmışlardı bu saate kadar.

"Kesin sesinizi yahu!" masadan ani bir hareketle kalktığımda ikisinin de gözleri bana dönmüş ve çeneleri kapanmıştı.

"Ben gidiyorum." bardak, su sürahisi ve tezgahtaki şişelerden birini alıp içeriye ilerlediğimde ikisinin de yemeklerine devam ettiğini tabak çatal seslerinden anladım.

Koltuğu es geçip yere oturdum ve sırtımı koltuğa yasladım.Şişeyi zar zor açtıktan sonra bardağa biraz döküp, geri kalanını suyla doldurdum.İlk başlarda içsem mi içmesem mi diye düşünürken çoktan şişenin üçte birini içmiştim bile.

AŞK İŞİ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin