Bölüm 35 : Net

12.7K 666 5
                                    

Düzenlenmiştir.

Ayça'dan

"Yağız, beklesene!" aramızdaki birkaç adım mesafe ne ara bu kadar artmıştı haberim yoktu.Hoş, Yağız Bey'in de beni beklemeye niyeti yoktu ama!

"Ay tamam, git nereye gidiyorsan!Gelmiyorum ben." belki durur diye blöf yapma girişiminde bulunmuştum ama yine de durmadan devam etmişti.Ben de kalakalmıştım kışın ortasında yine.Ah tamam, kışın ortasında değil sokağın ortasında kalakalmıştım.Şu anlık şarkılarla daha fazla dram yaratmaya gerek yoktu.

Çantamdan telefonumu çıkarıp İrem'i aradım.Nerede olduklarına dair birkaç şey söylediğinde son bir kez daha Yağız'ın ilerlediği yöne bakıp geldiğim yolu geri dönerek İrem'in bahsettiği yere doğru yürüdüm.Fazla uzakta değillerdi.Buna dua edebilirdim.

Nihayet İrem'in söylediği yere geldiğimde onların kenarda bir masada oturduklarını gördüm.Adımlarımı onlara yönelttiğimde beni ilk fark eden Mira olmuştu.

"Neden erken geldin?" İrem'in sorduğu soruya yanıtsız bırakarak diğer masadan bir sandalye çektim ve boş bir yere yerleştirerek oturdum.

"Yağız nerede?" eğer ona cevap vermezseniz İrem susmadan dakikalarca soru sorabilecek potansiyele sahipti.

"Bilmiyorum." kaşları çatıldı.

"Beraberdiniz?" gözlerimi devirerek ona baktım.

"Beni sokak ortasında bıraktı ve gitti." duyduğu şey hoşuma gitmemişti.Eh, o durumu yaşayan bendim ve o durumu yaşamak hiç hoşuma gitmemişti ya, neyse!

"Nasıl yani, öylece bıraktı ve gitti mi?" sorduğu soruyla Yağız gitmeden önceki son on dakikanız canlandı gözümün önünde.Tamam, belki birazcık suçum olabilirdi ama bu onun beni sokak ortasında bırakmasını ve gitmesini desteklemiyordu.

"Belki birazcık naz yapmış ve onu kızdırmış olabilirim.Ve ona bu Antalya işinden bahsetmediğim için hâlâ bana kızgın olabilir.Ya da ailemle tanışmak istemesine henüz erken demiş olabilirim." İrem'in göz bebekleri kurduğum her cümlenin sonuna gelen noktadan sonra biraz daha büyümüştü.

"Yok artık!Erken mi dedin?" kafamı aşağı yukarı salladım.

"Hani bana gıybet?" karşımızda oturan Mira bize doğru eğilmişti.Murat da İrem'e döndüğünde muhteşem gıybet dörtgeninin iç açıları toplamının 360 derecede kaynadığına emin olmuştum.

İrem Mira'ya ben sana daha sonra anlatırım anlamına gelen işareti muhteşem mimiklerini yaparak anlattığında Mira gözlerini kısarak bize bakmış daha sonra önüne dönmüştü.
İrem kısaca Murat'ı bilgilendirirken ben de garsona içecek siparişi vermiştim.

"Ee nerede ki şimdi?" tekrar bana dönen İrem'e omuz silktim.'Bana arkasını dönüp giden adamı merak mı edeceğim?' diye düşünürken bir anda Murat'ın telefonu çalmaya başlamıştı.Murat masadaki telefona uzanırken tabi ki gözüm yanlışlıkla telefonun ekranına kaymıştı ve ben de yanlışlıkla okumuştum onun adını.Aramayı cevaplayan Murat yaklaşık yarım dakika sonra telefonu masaya bıraktığında beklentiyle ona bakıyordum.

"Geliyormuş." bakışlarımı Murat'tan çekip masaya döndürdüğümde sipariş ettiğim elmalı sodanın önümde duruyor olduğunu gördüm.Bir yudum alıp bardağı yerine bıraktığımda İrem kolumu dürtmüştü.

"Ilımlı olmaya çalış ve iyi düşün tanışma işini.Bak bizimkilerle tanıştı Murat, hiçbir sorun çıkmadı.Sizin için de tam zamanı bence." kafamı aşağı yukarı sallayıp düşünmeye başladım.Annemin tepki vereceğini sanmıyordum ama konu babama gelince tırsmıyor değildim.Kan ve vahşet görmüyor olsam da mor efekt geliyordu gözlerimin önüne nedense.Mor bir göz mesela ya da elmacık kemiği, ah olabilirdi.

AŞK İŞİ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin