Bölüm 40 : Foto Fulya Hanım

13.4K 640 63
                                    

Düzenlenmiştir.

Ayça'dan

Beklet beni Yağız, az daha beklet!Ne olsa sana sorarım ben bunun hesabını!
Sinirle derin bir nefes daha alıp şirketin terasındaki kahve bardaklarına baktım.Geldiğimde dumanı tüten kahveler neredeyse donmak üzereydi.Ama tek donmak üzere olan o değildi.Ben, üzerimdeki şifon gömlekle biraz daha burada beklersem bir buz kütlesi olacaktım.

Asansörün kapıları araladığında her ne kadar kafasına kahveleri dökmek istesem de sakin kalmayı başardım.Beyefendi üzerinde ona mükemmel derecede yakışan kahverengi pantolon ve beyaz gömlekle salına salına yanıma geliyordu.Maşallah dedim içinden.
Manken gibi adamı bulacak kadar ne sevap işledim?

"Beklettim mi?" kollarımı göğsümde birleştirip ona baktım.Ama öyle bir bakış değildi bu.En lazer ışınlı olan bakışımı atmıştım.

"Yok hayatım, ne beklemesi?Sadece ikimize aldığım kahve artık soğuk kahve oldu.Ben de biraz üşümüş olabilirim.Bekletmedin yani?" mahcubiyetle gülümseyerek kollarını belime sardı.

"Üşüdün demek sen?Isıtırım ben seni!" hemen yumuşama Ayça!Kaşlarını çatmazsan ileride evlenince de böyle yapar bu adam!

Burnunu boynuma yaslayıp küçük bir öpücük bıraktığında huylandım ve kıkırdadım.Yağız birkaç kez daha bunu yaptığında yavaşça geri çekildim.

"Kolay affettiremezsin bana kendini!" belime sardığı kollarını gevşetti ama çekmedi.

"Demek öyle...Tüh!Azerbaycan'daki toplantıda kim eşlik edecek bana?" gözlerimi hızla açılırken doğru mu duydum diye Yağız'ın gözlerine çevirdim gözlerimi.

"Azerbaycan mı?" Yağız kafasını sallayarak gülümsediğinde kollarımı hızla çözüp boynuna sarıldım.

"Ya, hep gitmek istemişimdir Azerbaycan'a." yavaşça Yağız'dan ayrıldığımda gözlerine bakmaya başladım.

"Ne zaman gidiyoruz?" yüzündeki gülümseme daha da büyürken kollarını belimden ayırıp sağ elimi tutarak terastaki masalara yönlendirdi beni.

"Üç gün sonra." tuttuğu sağ elimi dudaklarına götürüp küçük bir öpücük bırakınca güneşte kalmış dondurma gibi eriyecektim neredeyse!
Kalbimin ritmini bozuyorsun Yağız'ım, yiğidim, erkek güzelim!

"Olur ben hemen hazırlanmaya başlarım bugün!" nihayet sandalyelere vardığımızda Yağız sandalyeyi çekmek oturmamı sağladı ve hemen en yakınımdaki sandalyeye bıraktı bedenini.

"Sadece ikimiz mi gideceğiz?" sorum karşısında yüzüne muzip bir ifade yerleşti.
Sandalyesini bana biraz daha yaklaştırıp üzerime doğru eğildiğinde şaşkınlıktan açılan gözlerle izliyordum Yağız'ı.

"Evet, baş başa..." göz kırpıp sandalyesine geri yaslandığında kızaran yanaklarımı saklamak adına yelpaze yaptım ellerimle kendime.

"Soğuk diyordun, sıcak mı bastı şimdi de?" gözlerimi devirip hemen yanımda oturan ve sinsi sinsi sırıttığını belli etmemek adına hiçbir çabada bulunmayan adama dönüp gözlerimi kıstım.

"Evet Yağız!Sıcak bastı bir anda!" hem beklet, hem de utanmalara maruz bırak beni!İnsafsız Yağız!

O da gömleğinin üstten birkaç düğmesini açmaya başladığında hayretle ona baktım.Tamam terasta baş başayız ama soyunma be adam!

Elleriyle kendine yelpaze yaptığında istemsizce yutkunarak ona bakmaya başladım.Aman Allah'ım!Bu adamın ten rengi neden bu kadar güzeldi ki?Hele o hafif sakallı yanaklara ne demeli?Peki..peki ya o biçimli dudaklar?

AŞK İŞİ | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin