14. Bölüm: HAYIRLI OLSUN

158 20 22
                                    

***

Dün AVM'de olan olayları Çağatay'a anlatmaya çalışıyordum ama, bir türlü Akın'la olan atışmaları bitmiyordu.

''Lan ne demek arabanı çöp konteynırına çarpıp, ön farını kırdım?''

''Ya Çaçaşkım valla bilerek olmadı.''

''Lan var ya, ben de senin kafanı kırardım ama dua et mutlu günümdeyim. Defol git, gözüm görmesin seni.''

Akın, Çağatay'a öpücük atıp kantinden kaçtı. Çaça'nın ısmarladığı toztu ağzıma doldurup, avm olayını erteleyerek konuştum. ''Ee hadi anlat bakalım Çaça'm. Dün ne yaptınız?''

''Onu sevdiğimi söyledim, oda bana beni sevdiğini.''

İlknur'la aynı an da öksürmeye başladık. ''Çaça sen ciddi misin? Ulan meraklandırıp durmasana. Sevgili misiniz yani?''

''Kesinlikle.'' Dedi sırıtarak. ''Dün Alp Ceren'le, ben de Burcu'yla dans ediyordum. Gözlerini sürekli benden kaçırıyordu. Bir defa göz göze geldik. Ne o gözünü çekti, ne de ben. Bir an da farkına bile varmadan 'Seni seviyorum' dedim. Nasıl dedim diye utanıp, başımı eğdiğim de, eliyle başımı kaldırdı. 'Ben de' dedi 'Ben de seni seviyorum.'' Gülümsedi. Utanıyordu beyimiz bir yandan da.

''Alp ne yaptı peki?'' diye sordu İlknur göz kırparak. ''Ayrıca hayırlı olsun.''

Ben de başımı sallayıp Çağatay'a sıkıca sarıldıktan sonra çektim kendimi. ''Hayırlı olsun kardeşim, bunu kutlarız.''

Gülümseyerek başını salladı. ''Valla en son Ceren'in yüzünü inceler gibi uzun uzun bakıyordu. Fazla konuşmadılar ama, parti boyunca hep yan yanaydılar.''

''Ceren genelde erkeklerin malzemesi olduğu için, Alp bir tarafında vuruk, çizik var mı, kaportası sağlam mı? Diye bakmıştır.'' Gözlerimi devirdim.

''Onları ayarlamak için uğraşan sen değil miydin, şimdi ne diye laf döşüyorsun?'' İlknur kaşını kaldırdı. Çaça'da onu onaylayarak başını salladı.

''Babamın hayrına değil ya, Alp mutlu olsun diye uğraşıyorum. Bu yüzden Ceren'i sevmek zorunda da değilim. Alp'e yakın, bana uzak olsun.'' Elimi salladım sinek kovar gibi.

''Biz de sevmiyoruz o best ırıspı of the world'u herhalde.'' Gözlerini devirdi her zaman ki gibi. ''Şaka bir yana da o kıza ne desen haklısın. Ama Alp'e de kızmıyor değilim.''

''Niyeymiş o?'' dedik Çaça'yla aynı anda.

''Beraber takılmalarına seviniyorum ama Alp'in, Ceren'i kabul edecek, içinde dinazor koşturacak kadar geniş bir mezhebe sahip olduğunu bilmiyordum. Kızdığım şey ise, Ceren ona bir şey yapmış ve bunu bize söylemiyor ve yine ona rağmen, onunla oluyor. Bu ironi beni düşündürdü açıkçası.''

''Annesine benziyor, bütün her şeyin sebebi bu. Ceren'i bu yüzden seviyor. Onu gördükçe mutlu oluyor çünkü.'' Çağatay'a döndüm. ''Ceren'in Alp'e ne yaptığını bilmediğine emin misin?''

Hayır anlamında başını iki yana salladı. İlknur ve ben kısa bir bakışmadan sonra, susmaya karar verdik. Çünkü benim içim de Alp'in bana bir gün her şeyi anlatacağının umudu vardı. Muhabbetimize son noktayı, öğle arasının bittiğini, iki dersin kaldığını haber vermek için çalan zil koymuştu. Bilin bakalım bugün okula yine kim gelmemişti? Tabi ki de Alp!

Peki, yine bilin bakalım bu çocuk şirkete gitmekten okula bile uğramadığı hal de, nasıl oluyordu da bütün dersleri iyi oluyordu? -Hayır, torpil yok.
Bütün sınavlardan yüksek not alıyordu. Bir de sınavını erken bitirip bizim kağıtlarımızı dolduruyordu. Çocuk resmen Einstein'in kafasını yaşıyor! Tek okunuşta konu anlaşılır mı be? Ben en az 15468795845693251479 defa okuyorum anlamak için. (Sayıyı okumadınız de mi eheheh.)

3D   #WATTYS 2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin