Multi Asya
iyi okumalar :)
**********
18 KASIM ÇARŞAMBA
Kahvaltı için güzel bir gündü. Gökyüzü açık ve güneşliydi. Hava ise son baharın aksine yaz esintisi içindeydi. Asya yüzünü okşayan o esintiyi içine daha iyi çekebilmek için başını kaldırdı ve gökyüzünde kendisine gülümseyen güneşe gözlerini kısarak baktı. Derin bir nefes aldı. Güneşi seviyordu ve tüm enerjisini ondan aldığını hissediyordu. Sabahları uyandığında ilk yaptığı şey pencereden dışarı bakmak ve havanın o gün nasıl olduğunu kontrol etmekti. Bunu alışkanlık haline getirmişti. Güneş bir parçası gibiydi adeta. Ailesi öldüğünden beri bunu hep yapardı. Soğuk ve yağmurlu havaları pek sevmezdi. Birçoğu bunun aksini düşünüp yağmurlu havayı romantik bulsa da Asya'ya göre bu çok aptalcaydı. Yağmurlu havalarda ruhunun daraldığını hissediyor ve daima pozitif enerjisini yok ettiğini düşünüyordu. Ayrıca her gün kötü şeyler olacakmış hissine kapılmasına da neden oluyordu. Kışın gelecek olması fikrinden ise her zaman nefret ediyordu. Çünkü ailesini iki yıl önce kış günü bir trafik kazasında kaybetmişti. Soğuk havalara olan nefreti de aslında sadece bundan kaynaklıydı. Alaycı bir gülümseme ile gözlerini karşısında çöreğini aceleyle bitirmeye çalışan ortağı Kağan'a çevirdi.
Kağan onun sadece ortağı değil ayrıca aşık olduğu adamdı.
"Birde yağmurlu havanın romantik olduğunu söylerler işte bu gerçekten çok komik. Hangi manyak iç çamaşırına kadar ıslandıktan sonra sevgilisine büyük bir tutkuyla ona sevdiğini söyler ki? Ben bunu asla yapmazdım. Çünkü üzerimde ıslak çamaşırlarım varken ancak donmak üzere olan kıçımı nasıl ısıtacağı mı düşünürdüm."
"Tuhaf olmak için neden bu kadar çabalıyorsun bende bunu bir türlü anlamıyorum. Ne var sanki sende diğer kızlar gibi normal olsan. Biraz tutkulu, biraz ateşli ve biraz seksi..."
"Kurallarına bağlı eski kafalı biri olmayı tercih ederim. Ayrıca güneşli havayı sevmek bence zeki insanların anlayabileceği bir durum."
"Komik olduğunu sanıyorsun öyle değil mi? Hımmm?"
Asya alaycı ifadesini sürdürerek tek kaşını kaldırdı ve gülümsemeye başladı.
"Seni her zaman alt etmemden nefret ediyorsun öyle değil mi? Bence buna alışsan iyi edersin. Çünkü değişmeye hiç niyetim yok."
Kağan ne kadar aldırmıyormuş gibi davransa da Asya onun sinirlerini bozmayı başardığının farkındaydı. Bu daha da çok hoşuna gitmişti. Kağan parmağını ona doğru uzatarak,
"Seni bir gün buna pişman edeceğime emin olabilirsin."
"Bunu görmeyi gerçekten çok isterim. Ama bana bu kadar aşıkken bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?"
"Bunun üstesinden de geleceğimden emin olabilirsin."
Kağan saatine baktı ve aceleyle çayından son bir yudum alarak ayağa kalktı.
"Kahretsin yine merkeze geç kaldık. Hepsi senin suçun. Hadi acele ette biran önce gidelim."
"Bir kız gibi kahvaltı yapan sensin. Bunun için benimi suçluyorsun? Gerçekten komik birisin. Anahtarı bana ver." dedi elini ona doğru uzatarak.
"Olmaz."
"Neden?"
"Geçen olanları unutmuş olmalısın?"
"O gün hatalı olan ben miydim yani?"
"Sinirlenmeni gerektirecek bir şey yoktu. Yaptığım şey çok doğaldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ
Misteri / ThrillerLanet benimle var olmuştu olmamalıydı, Ben de var olmamalıydım. Beni doğuran kadınla birlikte ölmeliydim, Ya da rahmine hiç düşmemeliydim.