4.BÖLÜM

78 10 0
                                    

      İşe başlayalı tam bugün 1 ay oldu ve ilk maaşımı aldım. Bütün ihtiyaçlarımı karşılamasa da en azından bana şimdilik yeterdi. Alınacak listesi oluşturup bu ihtiyaçların dışına çıkmamalı ve dikkatli bir biçimde kullanmalıydım paramı. Alınacak fazla bir şey yok aslın da sadece;

*pansiyonun parasını ödenecek,

*temizlik malzemeleri alınacak

*yol parası ayırılacak

*kişisel bakım malzemeleri

*yiyecek masrafı.

Sanırım bunların hepsini alınca kenara koyabileceğim bir miktar para kalacaktı ve 3 ay boyunca böyle para biriktirirsem. Okul açıldıktan sonra part-time bir iş buluncaya kadar yetecekti. Tabi okul beni kabul ederse. Şimdi geç olmuştu yarın ilk işim bunları halletmekti. Sabah kalkınca eve aldığım birkaç parça kahvaltılıkla karnımı doyurdum. Üstümü giyinip bir alışveriş merkezine gitmek için yola koyuldum şort t-shirt ve sandalet giymiştim. Güneş gözlüğümde kusursuz olmuştu. Elbiselerimi seviyordum çünkü bunlar bana ablam kalan son hatıralardı. Kaza olmadan önce hayatım kusursuz derece de güzeldi. Yürüyerek sahilin orada ki alışveriş merkezine geldim. İçeride bir kaç mağazaya göz gezdirip kişisel bakım eşyası satan bir yer buldum girmek üzereyken gözüme mert çarptı. Biriyle tartışıyor muydu? Bir yarım git diye bağırırken diğer yarım sana ne ne yaparsa yapsın diyordu. Daha fazla iç sesime kulak vermeyip kalbimi dinledim ve Mert'in yanına gidip bir nefeste ne oluyor burada dedim. Mert sakin bir tavırla bir arkadaş konuşuyorduk ve zaten şimdi o da gidiyordu deyip çocuğa kaş göz işareti yaptı. Bana dönüp bir şeyler içmek ister misin? Dedi.

-İçerim ama bir şartla.

-Neymiş şartın.

-Neler olduğunu anlatacaksın.

-Anlaştık.

Yakında ki bir kafeye oturduk o bir ice tea söyledi. Ben de portakal suyu. Siparişlerimiz gelmeden önce direk konuya atladım ve neden tartışıyordunuz dedim. Ayrı eve çıkacaktık fakat beni sattı ve sevgilisiyle çıkmaya karar verdi yani sevgilisi daha önemli ama haber verseydi keşke koca evde tek başıma ne yapacağım ben dedi ve sustu.

-Tek derdiniz bu olsun.

-Ne demek istiyorsun?

-Unuttun mu ben kimsesizim ve tek odalı bir pansiyonda kalıyorum. Halinize şükretmeniz gerekiyor.

-Haklısın düşüncesizlik ettim. Düşündüm de benimle çıkar mısın ayrı eve?

-Bana acıman ve yanına çağırman için paylaşmadım bunları. Gerek yok.

-Sana acımıyorum sadece iyi bir arkadaş olabiliriz ve pansiyona vereceğin parayı beraber evi geçindiririz.

-Bu uygun olmaz üzgünüm.

-Neden? bak düşün zaten bizim kafede çalışıyorsun ben de kafeye gidiyorum sabahları bir şey olmaz.

-Hayır dedim. 17 yaşında bir kızım dışarıdan nasıl görünür, ne derler hiç düşünmedin mi?

- O zaman... Karşı daireye taşınsan komşu olsak hem yanlız da olmazsın.15 dakikaya yakın sadece öyle oturuyorduk ve birden aileni nasıl kaybettin diye sordu. Şaşırdım ve şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım ama sanırım

olmadı. Anlatmak istersen tabi. Karşı dairene taşınabilirim eğer iyi bir fiyatta anlaşabilirsek. Buna nasıl sevindim anlatamam tabi ki ben ev sahibiyle konuşurum. Anlaştığımıza göre başlayayım anlatmaya.

                     4 yıl önce

Bir kış sabahı ailecek Uludağ'a kayak yapmaya gidecektik. Ben bavulumu heyecandan dün akşamdan hazırlamıştım. Ablam ise her zaman ki gibi en son saate kadar toparlamamıştı. Onun bavulunu toplamasına yardım ettim. Yolculuk başladığında ablam yani Asya'yla birlikte arkada k-pop dinlerken önde oturan annem ve babamdan yüksek tonda sesler gelmeye başladı. Ne oluyor dediğimde annem sinirli bir şekilde tatil burada son buluyor geri dönüyoruz. Ne demek dönüyoruz anne diye sitem etti ablam. Çok çalışkan babanızın sekreteri aradı toplantısı varmış hem de çok acilmiş. Ben babama dönüp bizden önemli mi? diye sordum. Önemli dedi. Ben o toplantılara gitmezsem nasıl geçinip, tatile gideceğiz. Peki baba öyle olsun. İleriden döndük ve giderken babamla annem hala tartışıyorlardı. Babam sinirden hızını attırdığının farkında bile değildi. Baba yavaşla korkuyorum deyince hızlandığını anlayıp frene bastı fakat o an frenler tutmuyordu. Yerler buz tutmuştu ve buzun üstünde kayıyorduk annem kemerlerinizi takın diye bağırdı. Ablam kemeri çekerken sıkıştı annem arkasını döndü ablama yardım ederken bir ağaca çarptık ve yokuş aşağı doğru yuvarlanmaya başladık. Gözümü açtığımda kazadan 1 gün sonra oldu. Bütün ailemi önemli bir toplantı uğruna feda ettim. Ablamı, annemi, babamı mezara koymuştum bu küçük yaşımda.

                                                                                          ***

-Ee sen 17 yaşındasın nasıl olurda çocuk esirgeme kurumunda değilsin?

-O da başka bir hikaye. Zamanı gelince öğrenirsin. Şimdilik ben gidiyorum sonra görüşürüz. Yarın pazar eşyalarını taşıyalım Ev sahibini dert etme sen.

-Tamam karşı komşum.

Yeni bir maceraya atılıyordum. Sonucunu, sorumlulukları, neler olacağını bilmeden

Ama mutluyum. Bir iki arkadaştan zarar gelmez sanırım. Zaten yeterince yalnızım. Islahevindeyken tek düşündüğüm yalnızlığın en güçlü ilaç olduğuydu. Yanılıyormuşum. En güzlü ilaç sevgiymiş. Mutlu yarınlara ulaşıyorum adım adım. Görüyorum biri karanlığıma mum yakmaya çalışıyor ama gelecek elimden daha fazlasını alırsa. KORKUYORUM...

REENKARNASYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin