Saçlarımı taradım, dişimi fırçaladım, evi topladım, kalan eşyaları da kaldırdıktan sonra hazırdım. Bugün hava biraz kasvetliydi ve bu yüzden üstüme hırka aldım. Sessizce kapıyı açtım ve kimseye duyurmadan gitmem için daha da sessiz olmam gerekiyordu. Asansör geldikten sonra valizimi zar zor olsa da asansöre sokmuştum. Yoldan geçen ilk taksiye atlayıp otobüs terminaline gittim. Bilet satanadama İstanbul'a gideceğim bir bilet alabilir miyim? Ne zamana olsun deyince en erken saate dedim. Bir saat sonraya var uygunmudur? Evet teşekkürler diyerek biletin ücretini ödedim. Kenarda ki bir kafeye oturup kendime sıcak bir çay ve bir börek aldım. Çay çok iyi gelmişti sabah sabah. Börekte çıtır çıtırdı.Onları yerken terminale bir otobüs yaklaştı. Sanırım gideceğim otobüs buydu. Hemen hesabı ödedikten sonra yavaş yavaş oraya gittim. İzmir'e gelen yolcular indikten sonra valizlerimizi bagaja yerleştirdiler. Otobüse binipkendi koltuk numaramı bulmaya çalıştım ama bazı numaralar silindiği için bulamıyordum. Muavinden yardım isteyince o benim yerimihemen gösterdi. Allah'tan cam kenarıydı yoksa bu yolculuk çekilmezdi zaten otobüsleri sevmiyorum. Camdan dışarı bakarken okul gezisiyle Ankara'ya gidişimizi hatırladım. Annem, babam, ablam hepsi beni yolcu etmeye gelmişti ve tek ağlayan bizdik. Çocukta sayılmazdım. İlk defa ailemden o zaman ayrılmıştım. Şimdi halime ne ağlayanım var ne de bekleyenim. Yavaş yavaş otobüs hareket ediyordu ki otobüs bir anda durdu. Herkes ne olduğuna şaşırırken otobüse Mert bindi ve Alara diye bağırdı.
***
Mert'ten
Sabah heyecanla uyandım markete gittim ve çeşit çeşit kahvaltılık aldım. Yavaş yavaş kahvaltı hazırlıyor ve bir yandan da eve çeki düzenveriyordum. Senin sevdiğin gibi yumurtaları rafadan yapıyordum.Ev o kadar dağınıktı ki bir türlü adam gibi toplanmıyordu ve ben deortalıkta dağınık duran ne var ne yoksa misafir odasına tıkıştırdım. Sonra sana mesaj attım biraz bekledim cevap gelmedi. Bir tane daha attım yine cevap gelmeyince uyanmamışsındır diye seni aradım ama açan olmadı. Yumurtalar soğumaya başladığı için kahvaltıyı beğenmezsin diye bu sefer kapına geldim ve bir kaç kez zile bastım. Ortalar da yoktun kapıya vurmaya başladım her seferinde hızlanarak.Sonra aklıma akşam gideceğim deyişin geldi ve içimi bir korku kapladı. Ev sahibinin evine çıktım senin kaldığın dairenin yedekanahtarını istedim biraz zor oldu oldu ama alabildim. Eve bir girdim içerisi ürpertirici şekilde sessiz her yer toplu odana geçtim eşyalarıntoplanmış o anda neye uğradığımı bir ben birde Allah bilir. Sen zor zamanlar geçirdin anlıyorum ama çok bencilsin. Ben her şeyimikaybetmiş gibiydim. Bir köşeye oturdum ve sessizliği dinledim ve sessizliği bozan hıçkırıklarımı. Sonra kalktım sokağa çıktım her yerde taksi aradım ama gelmedi. Sanki benim için komple kurulmuştu. Koşmaya başladım delice ve o sıra önüme arkadaşım uzay çıktı. Eğero çıkmasaydı sana yetişemeyebilirdim. O arabasıyla beni buraya getirdi. Sen gittin sandım ve aklım çıktı. Ne olur gitme Alara.
***
-Mert üzgünüm gitmem lazım gerçekten.
-Neden Alara neden?
-Bana mesaj geldi ve mesajda kızım yazıyordu. Onu bulmam lazım.
-Beraber buluruz bende geleyim.
-Çok iyi birisin ama her sorunum da sen yanımda olamazsın.
-Elimden geldiğince olurum. Hadi gel.
Son sözlerini söylerken elini bana uzattı. O sırada muavin delikanlı gidiyoruz inin otobüsten dedi. Mert bir kez daha lütfen dedikten sonra arkasını döndü ve aşağıya indi. Camdan ona bakarken yanağından süzülen bir damla yaşı sildi ve bende bir anda doğru mu değil mi düşünmeden durun ineceğim dedim. Bavullarımı aldıktan sonra Mert'in yanına gittim ve hadi beni İstanbul'a götür dedim. Güldü ve o güldüğün de daha da yakışıklı oluyordu. Eve döndük o kendine birkaç parça eşya aldıktan sonra Uzay geldi. Mert bizi tanıştırdı. Mert içecek bir şeyler almaya mutfağa gittiğinde uzay sana bir şeyler söylemek istiyorum dedi. Bende tabi ki dedim.
-Mert çok asosyel biridir ve öyle çok fazla kız arkadaşı yoktur. Gördüğüm üzere sana değer veriyor onu üzme.
-Bunu biliyorum ve elimden gelen her şeyi yapıyorum ve yapacağım da.
-Onun seni üzmeyeceğine garanti verebilirim.
-Üzmeyeceğini biliyorum.
Mert elinde iki portakal suyuyla döndü. Portakal sularımızı içerken Mert Uzay'ın arabasını istiyordu. Ben senin ehliyetin yok bu olmazgerçekten tehlikeli dedim. İkisi de birden kahkaha atmaya başladılar. Ben aslında on sekiz yaşındayım bücürük ehliyetim var yani. Bunubilmiyordum. Uzay al kardeşim ama arabamı tek parça isterim dedi Mert'e göz kırparak. Mert anlaştık dediğinde Uzay gideyim ve sizde çok geç kalmadan çıkın dedi. Bizde Uzay'ın peşinden evden çıktık. Yola çıkınca telefonumu açtım ve Masal'a mesaj atmalıydım geldiğimden haberi olmalıydı."Masal ben yoldayım İstanbul'a geliyorum"Mert benzin bitiyor benzin alacağım birşey ister misin? Diyince biraz acıktım bir şeyler yesek. Olur dedi ve ileleride ki benzinlikte durduk.Yanında küçük bir restaurant tarzı bişey vardı. Oraya girip birer çorba içtik fazla geç kalmamak için hızlı hareket ediyorduk. Arabaya geri bindiğimiz de hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı o sıra telefonum titredi. Masal'dan mesaj gelmişti."Ah canım çok sevindim bir an önce gel. Bu arada haberler iyi" yazıyordu. Hemen heyecanlanıp ona geri cevap yazdım. " Yaşasın artık huzurlu bir yolculuk çekebilirim" Mesajı attıktan sonra kafamı cama yasladım ve yolu izlemeye başladım.-Bizim evde kalacağız değil mi?-Hayır ben arkadaşım da kalacağım sen sizin evde.-İyi anlaştık. Yolun kalanın da sessizlik hakimdi fazlasıyla. Elimi radyo ya uzattım ve rast gele bir şarkı açtım. Çok hareketli olduğu için daha slowparçalar aradım. En sonunda bulduğum da tekrar kafamı cama yasladım ve yavaş yavaş uykum geldiğini anladım. Gözlerimi açtığımdaMert arabayı durdurmuştu. Bende hemen ne oldu diye sordum o da geldik dedi Masal'ın evine. Adresini nereden buldun? Telefonunu karıştırmış olabilirim dedi sırıtarak. Karıştırma dedim sertçe. Arabadan indim ve Masal'ın dairesinin ziline bastım. Yardımcıları kapıyı açtı ve arkasından Masal bana doğru koştu. Siyah uzun saçları uzun boylu ve zayıf biriydi. Beraber sarıldıktan sonra Mert'i fark etti ve kim oyakışıklı dedi. Ben de sırıtarak karşı komşum dedim. Neyse ben anlatırım sana dedikten sonra Mert'in yanına gidip her şey için teşekküredip onu kendi evine gönderdim. Masal'ın odasına geçip birer kahve içtik ve dertleştik eski günlerde ki gibi. Ama dertlerimiz eskisi gibi değildi. Bizim gibi oda zamanla büyüdü.
-Kim bulacak mesajı atanı?
-Ben sizi yarın tanıştırırım sen şimdi uyu
-İyi geceler.
-İyi geceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REENKARNASYON
Teen FictionSenin derdin ne? Diye bağırdım kendim bile bu ses tonundan rahatsız olurken. Sonunda ağzını açtı ve ağzından "KORKUYORUM" kelimeleri döküldü. Neden? Dedim seni kaybetmekten dedi...