Multimedya: Enes
Kahretsin bugün okulun ilk günüydü ve ben bu okul forması içinde çok gülünç duruyordum. Bir forma bir insana bu kadar mı yakışmaz ya? Kendimi garip hissediyordum. Dizimin üstünde olan etek boyumun altına siyah renkte diz altı çorap giydim. Üstümde ise okul gömleği ve ceketi vardı. Saçlarımı açık bırakmayı tercih edip uçlarınıda dalgalandırdıktan sonra Masal'a bakmak için yan odaya gittim. İçeri girecektim ama içeriden ses geliyordu sanırım telefonla konuşuyordu. Sesi heyecanlıydı bölmek istemedim tam dönüp gidecekken içeriden ikinci bir ses daha geldi. Erkek sesi gibiydi. Kapıyı çaldım ve gir sesini duyunca girdim.
-Uzay!
-Günaydın
-Sanada günaydın da ne işin var?
-Çözmemiz gereken ufak bir mesele vardı da.
-Tamam o zaman sizi yalnız bırakıyım kahvaltıda görüşürüz.
-Çok bekletmeyiz sen in.
Ne oluyordu bunlara? Sabah sabah gelmişti. Birşeyler karıştırıyorlar eminim bundan. Aşağıya inip Elif Teyze'nin yanına oturdum Ahmet Amca'da sofradaydı. Çok geçmeden onlar da geldi. Kahvaltı işlemi sessiz ve kısa sürdü. Okula gitmek üzere yola çıktığımızda telefonuma mesaj geldi."Sokağın başında beni bekle"
Allah Allah bu çocuğa bu özgüven nereden geliyordu acaba çok merak ediyorum.
"Mertciğim okulda görüşürüz"
Evet bu daha iyiydi. İlk günü onunla gidip yanlış anlaşılmak istemiyordum. Üçümüz bir taksi çevirip bindik yolculuk sıkıcı olmaya başlayınca kulaklığımı takıp Adele dinlemeye başladım. Mert sanırım ümidi benden kesmişti mesaj atmıyordu. Okula yaklaştığımızda hazırlanmam için Masal koluma dokundu şarkıyı kapatıp kulaklığımı çantaya koydum. Taksiden inince telefonum çalmaya başladı. Neden onu çantaya koymuştum ki? Arama sonlanınca almaktan vazgeçmiştim ki yine çaldı. Çantamdan telefonu çıkarmaya çalışırken birine çarptım. Kafamı kaldırıp özür diledim ve yürümeye devam ettim. Telefonla konuşmaya başlayınca biri Alara diye seslendi. Arkamı dönüp baktığımda az önce çarptığım çocuktu. Uzun boylu, siyah saçlı bir çocuktu. Adımı nereden biliyordu.
-Özür dilerim tekrardan bir yeriniz acıdı mı?
-Yok acımadı. Zaten yavaş çarptınız.
-Sorun yok o zaman da adımı nereden biliyorsunuz?
-Yaka kartınızdan
-Ah tabi üzgünüm.
-Kahve içelim mi? Özrünü kabul ederim.
-Aslında sınıfı bulsam iyi olacak.
-Beraber buluruz sonra olmaz mı?
-Peki olur Enes.Şuan hiç tanımadığım biriyle kahve içecektim. İlginç. Kantine geldiğimizde boş bir yer bulup oturduk ve o da kahvelerimizi almaya gitti. Yaklaşık beş dakika sonra döndü. Kahve sıcak olduğundan dikkatlice içmeye çalışıyordum. "Hangi okuldan geliyorsun?" İşte cevap vermekten kaçındığım sorulardan birincisi. Nereden geldiğimin bir önemi yok diyerek geçiştirdim. O da üstelemedi zaten. Kahvem bitince kalksam iyi olacak dedim. Telefonumu alıp Masal'ı arıyıp sınıfta buluşsak olur mu diye sordym ve Masal'da kabul etti.
-Hangi sınıftı senin ki
-11/B
-Çok aramamıza gerek yok aynı sınıftayız.
-Bunu duyduğuma sevindim.
Merdivenlerden yukarı çıkarken Mert ile karşılaştık. Bizi görür görmez bu çocuğu nereden tanıyorsun dedi. Bende pek fazla tanımıyorum dedim. Sonra Enes'i aldırmadan gel sınıfına götüreyim dedi. Bende biz zaten Enes ile beraber gidiyoruz sağol diyip onu nazikçe reddettim. Bu duruma sinirlenmiş olacak ki hızlıca aşağıya indi.
-Sen Mert'i nereden tanıyorsun?
-Çok uzun hikaye.
-Vaktim var.
-Ama anlatmata halim yok
İkimizde güldük ve sınıfa girdik. Dikkatler bizim üzerimizdeydi. Daha doğrusu benim. Masal uzaktan kaş göz işaretiyle bu yanındaki kim demeye çalışıyordu. Onu bekletmek istemedim ve Enesten müsade isteyip yanına gittim. "Alara ne oluyor?" "Birşey olduğu yok Masal kahve içtik o kadar." Peki diyerek sustu. İçeri öğretmen girince bütün sınıf ayağa kalktı. Selamlaşma bitince öğretmen yeni gelenler için kendini tanıttı ve sonrada yeni gelen öğrencilerin kendini tanıtmasını istedi. Üç yeni öğrenci gelmişti. Sıra bana gelince kalktım Alara Sönmez 17 yaşındayım dedim ve sustum.
-Hangi okuldan geldin, ailen ne iş ile uğraşıyor anlat diğer arkadaşların gibi.
-Bunların bir önemi yok.
Teşekkür edip yerime oturdum. Tüm sınıf söylediğim şeyden sonra homurdanmaya başladı. Masal ise başıyla beni onayladı. Gerçekten de bilmelerine gerek yoktu. İlk dersin felsefe olması ayrı sıkıcıydı ve ders işleniyor olması ayrı bir konuydu zaten. Normalde öğrencilerin itiraz etmesi beklenirken herkes sakince ders dinliyor isteyen not tutuyordu. Ben ise sarı tükenmez kalemim ile kağıda şekiller çiziyordum. Öğretmen yanıma geldi karaladığım kağıdı eline aldı ve bir süre inceledi.
-Bu şekiller senin hayal dünyanı yansıtıyor ve bu çizdiklerin çok karışık.
-Hayal dünyam karışık evet.
-Bazı şeyleri düzene sokmak insanın elindedir.
-Düzene girmeyeceğini bilseniz yine uğraşır mıydınız?
-Hayır ama uğraşmak için sağlam bir nedeni olmalı insanın.
-Sorunda bu yok.
Zil çaldı ve ben hocanın dediklerini düşünüyordum. İnsanın bir amacı olmalıydı. Benim amacım ne tam bir bilinmezlik. Masal arkadaşlarıyla hasret giderirken ona bahçeye çıkacağımı haber verip sınıftan çıktım. Bahçenin arkasındaki çardağa oturdum ve sonbaharda yüzüme vuran o yanıltıcı güneşi arkama aldım. Gökyüzünde ne çok kuş vardı. Elimi anlıma dayayıp gözlerime gölge yapıp bağırışarak uçan kuşlara baktım. O sırada yanıma Enes geldi.
-Evet derste etkileyici konuştun ama çok karamsardı.
-Gerçekler bazen beklediğimiz gibi olmaz.
-Tabi ki de.
Ben sınıfa gitsem iyi olacak diyip ayağa kalktım. Sınıfa girdiğimde direk sırama oturdum. Yanıma birkaç kız geldi onlarla tanıştık. İyi kızlardı ya da öyle görünüyorlardı.***
Öğle arası olduğunda yemek yemeğe çıkarken Mert'i arayıp bizimle yemeğe gelmesini söyledim. Kantinde buluştuktan sonra biz Masal ile oturduk Uzay ve Mert tost alıp geldiler. Yemeklerimizi yerken Mert Alara gel biz bahçeye çıkalım dedi. Bende başımla onayladım ve beraber bahçeye indik. Bir banka oturduk. Birşeyler söylemeye çalışıyordu ama bir türlü söyleyemiyordu.
-Hadi Mert söyle.
-O çocukla konuşmanı istemiyorum.
-Neden? Bence iyi biri.
-Değil Alara bana güven.
-Bilmiyorum Mert onu tanıyormuşum gibi hissediyorum. Beni ona çeken bişey var.
-Ondan hoşlandın mı?
-Tabi ki hayır. Her neyse boşver okulun ilk günü nasıl geçiyor ve son sınıf olmak nasıl bir his?
-Olağan dışı bir şey yok ve son sınıf olmak çok güzel. Senin nasıl?
-Normal bir gün.
-Çıkışta beni bekle şimdi arkadaşlarımın yanına gideceğim.
-Görüşürüz.
Telefonumla uğraşırken mesaj geldi."Okulda iyi şanslar kızım"
Bu adam beni deli edecekti. Ne yüzle hala bana kızım diyebiliyordu anlam veremiyorum. Sinirlerim bir anda alt üst olmuştu. Sinirle telefonumu cebime koyup sınıfa çıktım. Masal ne olduğunu sordu bende yine o adam mesaj attı. Masal bana sarılıp sıkma canını derslerine odaklan dedi.
Öğleden sonrada sıkıcı bir tempoda ders ilkeyip günü edebiyat dersiyle sonlandırdık. Çıkış saatimiz üçtü. Bazı günler değişebiliyormuş. Masal ile okulun önünde onları beklerken yanımıza Enes geldi ve bir tane kask uzattı.
-Seni eve bırakmak istiyorum.
-Teşekkürler arkadaşlarımla gideceğim.
-Ama rica ediyorum.
O sırada Mert gelip konuşmaya daldı.
-Ricanı reddediyoruz.
-Sana ne oluyor Mert ben Alara'ya sordum.
Sonra olur mu şuan sırası değil. Yine de sorduğun için teşekkürler diyip hızlı adımlarla yürümeye başladım. Diğerleri arkamdan yetişip hadi gel birşeyeler içelim dediler. Havamda olmadığımı belirtip eve gitmek istiyorum dedim. İtiraz etmediler.Eve geldiğimizde doğruca odama çıkıp üstümü değiştirdim ve kendimi yatağa attım. Hemen uyuya kalmışım.Uyandığımda saat dokuza geliyordu. Telefonu elime aldığımda on cevapsız arama ve beş tane mesaj vardı. Hepside Mert tarafından yapılmıştı. Mert'i arayıp kısa bir görüşme yaptıktan sonra birşeyler atıştırmak için aşağıya indim. Nihal Abla bana soğuk sandviç yaptıktan sonra yanına portakal suyu aldım. Yedikten sonra Masal'ın odasına gittim. Bilgisayarda şarkı dinliyordu . Uyandın demek uyuyan güzel dedi. Gülümseyerek ona karşılık verdim. Çok yorgun hissediyorum ya heryerim ağrıyor diye sızlandım. Masal'da git uyumaya devam et dedi. Çok güzel bir fikir diyio kendi odama geçtim. İlk önce balkona çıktım. Sandalyede oturup yıldızları seyretmeye başladım. Yıldızlara herzman özenmişimdir. Çok büyük olmalarına rağmen küçücük görünüyorlar ve kendine has bir ışıltısı var. İçim ürperince içeri girdim yatağa geçtiğimde hemen gözlerimi kapattım ve yarının bugünümden daha güzel olmasını dileyerek uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REENKARNASYON
Teen FictionSenin derdin ne? Diye bağırdım kendim bile bu ses tonundan rahatsız olurken. Sonunda ağzını açtı ve ağzından "KORKUYORUM" kelimeleri döküldü. Neden? Dedim seni kaybetmekten dedi...