Mert neler demişti öyle hala unutamıyorumdum. Aradan 1 hafta geçti ve ben hala Mert'i görmeye gidemedim. Gidemezdim, utanırdım. Bir şeyler duymayı hakediyor ama ben ne söyleyeceğimi, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Telefonu elime aldım ve mesaj oluştur bölümünü açtım. "Bugün buluşalım mı?" Yazdım. Elimde telefon ondan mesaj gelmesini bekliyordum. Uzun bir süre bekledim ama cevap gelmeyince hala uyuyor diye düşünüp rahatsız etmek istemedim. Banyoya gidip soğuk suyu açtım ve yüzümü yıkadım. Soğuk suyun vücudum da yarattığı canlılığı seviyordum beni dinç tutuyordu. Üstümü giyinmeden önce Masal uyanmışmı diye bakmak istedim ama hala uyuyordu ev halkının geri kalanı gibi. Odama geçince mesaj geldiğini farkettim ve telefonu elime aldım. Evet mesaj Mert'ten. "Kahvaltı yapmaya ne dersin?" Yazıyordu. İçimde nedensiz bir kıpraşma oldu. Cevap vermem gerekiyordu ama ben durmuş gülümsüyorum. "Olur. Konumu mesaj atarsın." Sıra hazırlanmaya gelmişti. Sabah kahvaltısı için etek çok abartıydı o yüzden siyah bir pantolon salaş bir sweet shirt giydim. Saçımı açık bırakıp güzelce taradım. Çok sade bir makyaj yapıp evden çıkacaktım ki telefonum çaldı. Bilmediğim bir numaraydı ve gizlide de değildi.
-Alo
-Rahatsız etmiyorumdur umarım.
-Siz kimsiniz?
-Kızım. Ben döndüm artık yanındayım.
-Ne saçmalıyorsunuz siz. Benim ailem öldü hepsini kendim gömdüm.
-Senin ailen benim. Sana yemin ederim.
-İyi günler.Telefonu yüzüne kapattım. İçimde bir kuşku ve aklımda acaba mı sorusu ile nasıl yaşayacaktım? Mert bekliyor diyip evden çıktım. Taksi beklerken mesaj geldi sanırım Mert'i çok beklettim. Mesaja baktığımda az önce arayan adam olduğunu anladım. "Atacağım adrese gelirsen sana tüm gerçekleri anlatırım." Kahretsin bu adam ailem hakkında benim hakkımda çok şey biliyor ve benimde öğrenmem lazım. Peşinden de bir konum mesajı geldi. Evet gitmeliyim her ne olursa olsun ben bazı şeyleri öğrenmeyi hak ediyorum. Biraz daha taksi bekledikten sonra geldi. Kadiköy deki starbuckstı buluşacağımız yer.
Starbucksa girdim fakat o adamın gelip gelmediğini veya kim olduğunu nasıl anlayacaktım. Bir süre durdum ve etraftaki insanları inceledim. Yanıma bir garson geldi "sizi bekleyen beyfendi üst katta" Dedi. Üst kata çıktığımda birkaç masa doluydu. Bir adam ayağa kalktı sanırım babam olduğunu iddia eden o adamdı. İçimde ki şüphe adım atmamı engelliyordu. Ne yapacağımı bilemeden biraz öyle bekledim. Yavaş yavaş yanına gittim ve bana oturmaz mısın? Diye sordu. Cevap vermeden oturdum.
-Ne içersin?
-Birşey içmeye gelmedim. Evet seni dinliyorum.
-Birşeyler söylemelisin.
-Latte alayım.Siparişi verdikten sonra başlamak için biraz durdu. Nereden ve nasıl başlayacağını iyi seçmeye çalışıyordu. O anlatmaya ben de duymaya hazır değildim. Maalesef bilmek zorundaydım.
"Anlatacaklarım hoşuna gitmeyecek. Belki benden nefret edeceksin ama öğrenme vakti. Ben senin gerçek babanım. Onca yıl sonra neden geldin diyeceksin ama hatamı anladım. Eşimi seni doğururken kaybettim ve seni suçlu buldum. Senden nefret ettim elime alıp sevemedim. Sana her baktığımda karımın katiliymişsin gibi geldin. Git gide büyüdü nefretim. Herkes küçücük bebeğin suçu ne dedi dinlemedim. İlk doğumunda birşey olmadı sorun bu bebekte dedim. Adını bile koymamıştım. Sonunda seni koruyucu bir aileye vermeye karar verdim. Bir tanıdığımın aracılığıyla maddi durumu iyi bir aile buldum. Seni kabul ettiler bende işlemleri hemen hallettim ve seni verdim. Sonra da Eylül'ü alıp bu ülkeyi terkettim. Eylül'de senin ablan oluyor. Sonra koruyucu ailenin öldüğünü ve hapiste olduğunu duyunca dayanamadım geri geldim. Seni buldum ama sana hiçbir şeyi anlatamadım. Cesaret edemedim. Bütün hikaye bu."
-Nasıl yani beni yapmadığım birşey için suçlayıp terk mi ettin?
-Özür dilerim.
-Kahretsin sizi hayatımı mahvettiğiniz
için.
Birşey demeden mekandan çıkıp koşar adımlarla insanları ve akan göz yaşımı aldırmadan yürümeye devam ettim. Sahil boyunca koştum. Ağladım içim dışıma çıkana kadar. Kimseyi umursamadım bağıra bağıra ağladım. İçimde biriktirdiğim ne varsa hepsini haykırdım boğazın derin sularına. Ben bu hayatı haketmiyordum. Kim hak ederdi ki? Yanımdan geçenler bana deli gözüyle bakıyorlardı. Deli değildim ama üzereydim işte. Sonbaharın o kasvetli havası kapladı içimi ve bir kuş daha boğuldu gözyaşlarımda. İçimdeki çığlıklar sustu şimdi nefretimi dinliyorlar. Tüm zerrelerim sevgiden yoksunken bir umut bekliyordum gülmek için. Şimdi beklemek için halim bile kalmadı. Gitmek geliyor içimden hiç kimsenin beni bulamayacağı bir yerlere.Mert'ten
Alara nerede kalmıştı? Başına birşey mi gelmişti? Yoksa gelirdi. Masal biliyordur nerede olduğunu. Onu aramaya karar verdim
-Masal
-Efendim
-Alara ile buluşacaktık ama gelmedi ve aradam üç dört saat geçti. Ona ulaşamıyorum. Nerede olduğunu biliyor musun?
-Ben yeni uyandım. Bana da seninle buluşacağına dair not bırakmış bilmiyorum.
-Gelmedi.
-Nerede o zaman bu kız?
-Masal ben Alara'yı aricam.
-Bende. Bana haber ver birşey bulursan.
-Görüşürüz.Kalbimin sesini duyabiliyordum ve içimdeki ses çok kötü şeyler oldu diyordu. İnanmak istemiyordum, kulak asmamaya çalıştım olmadı. Arabaya atladım ve defalarca aradım çaldı ama açan olmadı. Korku git gide artıyordu. Bütün vücudumu kaplıyordu. Ona ulaşamamak deli ediyordu. Aradım bu sefer meşguldü biriyle konuşuyordu ve bu iyiye işaretti. Bir süre bekledikten sonra Masal konum bilgisi attı. Alara'nın olduğu yeri. Olabildiğince hızlı gitmeye çalıştım. Vardığımda bir bakın üstüne oturmuş öylece ufku izliyordu. Gözleri şişmiş ve olan makyajıda akmıştı. Yanına gitmeye korktum ona ne olduğunu bilmeye korktum. Ama her ne olduysa yanında ben olacaktım. Yavaşça yanına gittim ve koluna dokunup iyi misin? Diye sordum. Omuzlarıma kapanıp iyi değilim diye bağırdı. Ağladı. Ona nr olduğu hakkımda en ufak bir fikrim yoktu ama öğrenecektim.
-Anlatmak ister misin?
-Ben gerçek babamı buldum.
-Ne?
-Annem doğumumda öldüğü için beni terk etmiş. Ben yalanlar içindemi büyüdüm.
Alara ben seni terketmeyeceğim. Asla.
Mert bende seni seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REENKARNASYON
Teen FictionSenin derdin ne? Diye bağırdım kendim bile bu ses tonundan rahatsız olurken. Sonunda ağzını açtı ve ağzından "KORKUYORUM" kelimeleri döküldü. Neden? Dedim seni kaybetmekten dedi...