13.Bölüm

51 11 0
                                    

  -Mert? 

-Efendim. 

-Neden buldun?

 -Alara senin için ne önemliyse benim için de önemli ve benim saçma sapan duygularım yüzünden senin üzülmeni istemem. 

-Böyle düşünme ama sana çok teşekkür ederim.

 -Sende bunları düşünme. 

-Orası rahat mı? 

-Şuan en güzel yatak bile bu kadar huzur veremezdi. İyi uyu.

 -Sende Mert...

   Ne diyeceğimi bile bilmiyordum. O benim bu hayatta sahip olduğum birkaç kişiden biri ve hayatımın her köşesini etkiliyor. Bir anda girdi hayatıma, her şeyim oluverdi. Sen şimdi ne güzel uyuyorsundur. Kendimi ait olduğum yeri bulmuş gibiyim. Çocuğu lunaparkagetirisinde sevinçten koşar ya etrafta oradan oraya atlar. Öyle koşuyorum kalbinin içinde mutlu olduğum yerlerde. Biliyorum bazen acıtsa da canını, dişini sıkıyorsun da benim canımı acıtmıyorsun. Sabah saçlarım da hissettiğim kıpraşmalar beni rahatsız ediyordu. Sanki uyan dermiş gibi okşuyordu tenimi. Birden içim titredi. Döndüm ve kocaman sarıldım. Yasladım kafamı omuzlarına, şimdi tastamamdım. Saçlarımı okşadı ve kulağıma eğilip gitme vakti uykucudiye fısıldadı. Yatakta doğruldum ve onu izledim. Üstüne giydiği tek renk koyu lacivert t-shirt, yine siyah bir jean ve üstünde ki siyahkapşonlu bir polar vardı. Hava her günkünden daha soğuktu. Havada ki kasvet canımı sıkmıştı sanki her şeyi biliyormuş gibi, bana bir şeyleranlatıyor gibi. Mert daldığım düşüncelerden kurtulmam için hafifçe sarsttı. Ben çıkıyorum aşağıda seni bekliyor olacağız. Kafamı salladımve o kapıyı örttü ve çıktı. İçimde ki ses bana gitme üzüleceksin dedi. Kulak asmadım ve dolabımın önüne geçip bordo bir etek ve siyah kazak aldım. giyindikten sonra saçımı iki yana ayırıp güzelce taradım. Hafif bir makyaj yaptım içimden bugün çilekli dudak parlatıcısı sürmek geldi ve öyle de yaptım. Aşağı indiğimde Mert ve Ahmet Amca koyu bir sohbete dalmışlardı. Elif Teyze beni fark edip yanında kisandalyeyi göstererek gelmemi söyledi. Oturduğum da Mertlerin maç tartıştıklarını fark ettim. Mert fenerbahçe'yi, Ahmet Amca da beşiktaş'ı savunuyordu. Şu erkekler, maçın amacı kazanmak kaybetmek değil birlik beraberlikti. Gel de bunu siz erkeklere anlatın. Elif Teyzebeyler yemek yiyelim dediğinde ikisi de sustu ve o sıra Mert benim geldiğimi görünce bakıştık, uzun bir süre. Kafamı ye anlamında oynatınca o da tamam anlamında salladı. Sessiz sesiz yemek yerken sessizliği bozan Masal oldu.

 -Babacığım... Okul işini ayarladın mı?

 -Kaydını almalarını rica ettim. 

-Peki Alara'nın kaydını da aldın mı? 

-Hallettim. 

 Şaşırmıştım. Ne oluyordu? 

-Ahmet Amca ne okulu neyden bahsediyorsunuz? 

-Masal ile aynı okula gitmen için kaydını bir koleje aldık. 

-Teşekkür ederim ama istemiyorum. Yanlış anlamayın lütfen, size zaten çok yük oluyorum.

 -Sende benim manevi kızımsın. Sen bana babanın emanetisin. 

   Teşekkür edip masadan kalktım ve bahçeye çıktım. Buffy yanıma geldi. havlamaya başlayınca kafasını okşadım. Biraz öylece durunca Masal ve Mert gelip gitmek istediğine emin misin? Dedi. Evet anlamında kafamı salladım. Mert arabayı çalıştırdı ve verilen adresegidecektik ama yollar çok karışıktı. Sonunda yolda birini bulunca Ekrem Atabey'e bakmıştık dedim. Adam önümüz de duran görkemli,yüksek duvarları olan evi gösterdi. Ev demek biraz garip kaçacaktı ama böyle bir yerde yaşayan birinin benimle ne gibi bir işi olabilirdi.Mert elimi tuttu "sen istemesen bile hep senin yanında olacağım." Dedi. Dışarıda bulunan zile bastık. Kapıya bahçıvan tulumu giyen bir adam çıktı. 

-Kime bakmıştınız kızım?

 -Ekrem Atabey'e.

 -Evde yok ama içeride bekleyebilirsiniz. 

-Teşekkür ederiz.

   Kocaman bahçenin içinde yürümek için döşenmiş taşların üzerinde yürürken etrafıma bakındım ve çiçekleri sevdiği belliydi. İçeri girmeden önce bahçenin en ücra köşesin de bir mezar. Kime aitti acaba? Kim sevdiği birinin mezarını yakınına yapardı ki? Her gördüğüzaman acı çekeceğini bile bile. İçeri girdiğimizde evin yardımcısı bizi salona kadar eşlik etti ve bir şey isteyip istemediğimizi sordu. İstemediğimizi söyleyince bizi yalnız bıraktı. 

                                                                                           *** 

 Bir saatin sonunda kimse gelmeyince kalkmaya karar verdik. Sessizce kalktık kapının orda da bir kız durdu ve merhaba dedi. Merhabadedi Masal. Kızın yüzü beyazlamıştı, şaşırmıştı biraz. Tedirgindi ve ne yapacağını bilmiyordu. Kıza dikkatlice bakınca sanki onu biryerlerden hatırlıyormuşum gibi geldi.

 -Sen... sen o kızsın. 

-Pardon ben sizi çıkaramadım. 

-Fotoğrafımı çektiniz. Hatırlıyor musunuz? 

-Ah evet. Siz kime bakmıştınız? 

-Ekrem Beye 

-Babam evde değil. İş seyahatine gitti bir süre gelmeyecek. Ben geldiğinizi söylerim. Adın Alara'ydı değil mi? 

-Evet. İyi günler. 

-Size de. 

   Hızlıca merdivenlerden yukarı çıktı. Bir şeyler sakladığı belliydi. Bir yanım yukarı git diyordu ve o yanımı dinledim ve parmakuçlarımda yukarı çıkıyordum ve Masal ne yapıyorsun? Dedi. Arkamı dönüp sessiz olması için uyardım. Yukarı çıktım, kapısı biraz ayrıkolan yerden ses geliyordu ve yaklaşıp dinledim. Baba o burada, ne yapmam gerekiyor, iş seyahatinde olduğunu söyledim, anladım gibişeyler söyledi. Neyden bahsediyorlardı. Hemen aşağı inip bizimkileri de alıp dışarı çıktık. Duyduklarımı Masal ve Mert'e anlattım. Onlar dabenim gibi şaşırdı ve merak etti. Bahçeden çıkarken bahçıvana rastladık. Bana birine çok benziyorsun dedi ve güldü. Sanki bir şeylerbiliyormuş ve hatırlamış gibi daldı. Arabaya bindikten sonra Mert nereye gitmek istersiniz diye sordu. Masal bana döndü ve mahcupbir şekilde kafasını eğdi. Beni götürdüğün o  restoran da olmak vardı, huzurlu bir şekilde yemek yemek manzarayı izlemek.

-Gidelim mi? 

-Saçmalama Mert

 -Neden? Okullar açılmadan giderdik. 

-Boşver. 

   Okul kıyafetlerini almaya gidelim mi? Dedi Masal. Kahkaha attım ve bir insan okula başlamak için nasıl bu kadar heyecanlı olur? Masalda söylediklerime karşı güldü. Biz gülerken Mert'in telefonu çaldı. Mert ilkten meşgule attı ama bir daha çaldı. Meşgule atacaktı ama açmalısın önemli bir şey olmasa Uzay bu kadar ısrar etmez dedim. Mert arabayı kenara çekip telefonunu alarak dışarı çıktı. Hararetlibir konuşma olduğu belliydi. Mert konuşması bittikten sonra kapıyı sertçe çarparak oturdu. Soru sormaya çekindim ama sormam gerektiğini düşünüyordum. 

-Ne oldu?

 -İzmir'e gidiyorum. 

-Neden gidiyoruz? 

-Gidiyorum Alara. Uzay'ı almam lazım. 

-Gidiyoruz Mert. Neden Uzay'ı almamız gerekiyor? 

-İyi değil. 

-Peki öyleyse gidelim. 

-Zorlama Alara. 

-Az önce beraber İzmir'e gidelim diyen sendin. 

-Of. Başımın belası. 

     Eve bile uğramadan yola çıktık. Masal çok merak etmiş ki "Uzay neden iyi değil?" Diye sordu. Sevgilisi Uzay'ı aldatmış ve Uzay'ın bunutek başına kaldırabileceğine inanmıyorum.  

REENKARNASYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin