Her şey hazırdı doğum günü çocuğu dışında. Pasta hazırdı, kutlayacağımız yer, davetliler tabi ki çoğunu kız oluştursa da ama tek sorun HEDİYE. Gerçekten ona daha hediye almamıştım ve ne alacağım konusunda da bir fikrim yoktu. Parfüm, saat gibi şeyler çok klasikti bana daha özel bir şey lazımdı. Anlamlı ve unutamayacağı bir hediye. Masal "hediyeye gerek yok sana kendimi hediye ediyorum" de diye bir öneride bulundu. Mükemmel bir fikirdi gerçekten (!). Alışveriş merkezinde vitrinlere bakıyorduk ama çok sıradandı bütün gördüklerim.
-Parti de ne giyeceksin?
-Normal bir kıyafet.
-Saçmalama güzel olmalısın.
-Masal asıl sen saçmalama sarayda vermiyoruz partiyi farkında mısın kafede olacak?
-Yeni bir takım al kendine bari.
-Beğenirsem alırız.
Bu kız gerçekten kıyafet hastasıydı. Onlaerca kıyafeti vardı ama giymediklerini de paylaşmayı biliyordu. Beni zorla soktuğu mağazanın giyinme odasının önündeki koltukta onun kıyafet denemesini bekliyordum. Mağaza da sessizce çalan şarkı bana tanıdık geliyordu bir yerlerden. Kafamı müzüğe uygun bir şekilde sallarken gözüme birşey çarptı ve o an onu almalıyım Mert'e dedim. Masal giyinene kadar alıp gelmiş olurdum. Gri rengi daha çok hoşuma gitti ve o yüzden onu aldım. Parayı ödedikten sonra giyinme odasının önüne geri geldim ve sanırım yaptığım plan işe yaramamıştı. Masal beni bekliyordu. Gider gitmez bir sevimlilik yapmak için "ne tatlı olmuşsun" dedim. Tebessüm etti ve daha sonra nereye kaybolduğumu sordu. İşim vardı diyip geçiştirdim zaten o da üstelemedi. Sana bu elbise yakışır deyip kırmızı ve fazla süslü elbiseyi bana uzattı. İkimizde beraber yüksek sesle gülmeye başladık. Sonra mavi ve çok ta abartılı olmayan bir elbise de karar kıldık.
-Alışveriş bittiğine göre sıra yemekte Masal. Açlıktan ölüyorum!
-Tamam hadi hamburger yiyelim.
-Canım pizza çekiyor.
-Öyle olsun bakalım.
Biraz yürüdükten sonra genç bir kız güler yüzle "hoş geldiniz siparişinizi alıyım" dedi. Ben atlayıp bol kaşar ve mantarlı orta boy bir pizza alayım lütfen. Masal aynısından diyip sözü uzatmadı. Kendimize oturacak yer bulduktan sonra siparişlerimizin gelmesini bekledik ki fazla geç kalmadan geldi pizzalarımız. Hızlı hızlı yerken Masal bana bakıp bakıp gülüyordu. Acıkmıştım ne yapabilirim ki? Ben yemeğimi önceden bitirdim ve Masal'ı beklemeye koyuldum. Nihayet bitirmişti.
***
Ertesi sabah Uzay erkenden bizim eve geldi. Mert daha uyanmadığı için şanslıydık. Masal ve ben saçımızı yapıp, üstümüzü giyinene kadar Uzay bizi salon da bekledi. Sanırım bir saat kadar. İşimiz bittikten sonra aşağıya indik. Uzay sıkılmış olacak ki kolundaki saate bakıyordu.
-Çok mu beklettik Uzay Bey?
-Sizi beklemek benim için bir onurdur Masal Hanım.
Patavatsız gibi söze girerek Mert'in bir şeylerden şüphelenip şüphelenmediğini sordum. Tabi ki de soruma yanıtı biraz geç cevap aldım çünkü birbirlerine gülümsemekle meşgullerdi. Ben de üstelemeden mutfağa doğru yürüdüm. Mutfakta Nihal Hanım beni görünce bir şey mi istemiştiniz? dedi. Üç tane portakal suyu alabilir miyiz? Tabi ki dedikten sonra içeri geçtim. Artık gülmeyi bırakmış normal şeylerden konuşuyorlardı. yanlarına oturup konuya dahil olmaya çalıştım. Birsüre sonra portakal sularımız geldi ve acelemiz olduğu için hepsini içemeden kalktık. Uzay Mert'ten sonunda arabasını alabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REENKARNASYON
Teen FictionSenin derdin ne? Diye bağırdım kendim bile bu ses tonundan rahatsız olurken. Sonunda ağzını açtı ve ağzından "KORKUYORUM" kelimeleri döküldü. Neden? Dedim seni kaybetmekten dedi...