-19-

45 6 0
                                    

ÜÇ YIL SONRA

Kendimi uçurum kenarında hissediyordum. Bir adım atsam boşluk! Ama içimdeki kadar derin bir boşluk değil.

Lise bitmisti ve en iyi üniversitelerden birine yerleşmiştim. Farklı bir şehir istemediğim için yine aynı yerdeydim. Elif ve Melodi de benimle aynı üniversitedeydiler.
Ben mimarlık okurken, Elif veterinerlik , Melodi ise mühendislik okuyordu. Üniversitede ikinci senemizdi artık.

_________________

Okulda dersim kalmadığından kızlara da haber verip Cennet Kafe'ye gitmek için arabama atladım. Evet ehliyet ve arabamda olmuştu bu süreçde.

Kafenin yakınlarında bir yere arabamı parkedip içeri girdim. Her zaman oturduğumuz anılarla dolu masamıza oturup çantamı kenara bıraktım. O sırada Zeynep Abla gelmişti.

-Hoşgeldin canım. Nasılsın? Bayadır ortalarda yoktun.

-İyiyim ablacım sen nasılsın?

-Bende iyiyim. O zaman sana her zamankinden getiriyorum.

-Yok abla ben bir kahve alayım sıcak çikolata içesim yok.

-Tamam canım hemen geliyor o zaman.

Zeynep Abla gittiğinde her köşesinde bana onu hatırlatan kafeye baktım. O her zaman ki tatlı gülümsemesiyle içeri girdiği kapıya, oturduğu yere ... Sanki şimdi içeri girip yine yanıma gelecekti ama bu imkansız bişeydi.

Kahvem geldiğinde kendime gelip bir teşekkür edebilmiştim. Ama kahveyi içmeden dışarı çıktım. Bana onu hatırlatan her şeyden ve her yerden kaçmıştım şimdiye kadar. Yüzleşmem gerekirken ben kaçmıstım. Şimdi de ne nakar doğru bişey yaptığımı anladım.

Sahilde biraz yürüyüp boş bir banka oturdum. İlk konuştuğumuz ve tanıştığımız yerdeydim. Köşedeki pamuk şekerleri görünce de o sahneyi tekrar yaşadım.

Hepinizin kafasında bir karmaşa oluştu galiba. Ama size o günü şöyle anlatabilirim.

________________

Üniversite sınavı açıklanmıştı hepimiz toplanmış sonuçlara bakıyorduk. Ama o gelmemişti. Yağız ortalarda yoktu. Aramıştım ve mesaj atmıştım ama cevap vermemişti. Son zamanlardaki sevgi ve özlem dolu bakışları bir o kadar da soğuk davranışları beni düşündürüyordu.

Onu ilk gördüğüm hali gibiydi. Bakışları ve davranışları zıttı birbirine. Bakışları kendini birazcık da olsa ele verirken davranışları tüm o tahmin ettiklerinizi yerle bir ediyordu ve iş içinden çıkılmaz bir hal alıyordu.

Herkes aynı üniversede istediği bölümü kazanmıştı. Sonuçları öğrendikten sonra Yağız'ın yanına gitmek için onların yanından ayrıldım.

Yoldan geçen bir taksiye binip evin adresini verdim. Bir yandan da telefonumu çıkarıp onu tekrardan aradım ama yine telefon kapalıydı. İçimde kötü bir his vardı ve bu beni çok korkutuyordu.

Evin önüne geldiğimde taksi parasını ödeyip taksiden indim. Onun balkonuna baktığımda da bir terslik olduğunu anladım. Balkonu kapalıydı ve balkonda hiçbir eşyası yoktu.

Kapıyı çaldığımda annesi kapıyı ağlamaktan kızarmış gözlerle açtı.

-Şey merhaba Serpil Teyze Yağız'a ulaşamıyorum da evde mi acaba veya nerede olabilir biliyor musunuz?

-İçeri gelmek ister misin,orada konuşalım.

İçeri girip salondaki koltuklardan tekli olanına oturdum. Serpil Teyze de karşıma oturup bana bakmaya başladı. Kızarmış gözleri beni korkutmuştu. Ya ona bişey olduysa.

-Yağız'a kötü bişey mi oldu?

-Hayır hayır sakin ol yok öyle bişey.

Kesin bişey olmuştu ama bana söylemiyordu yoksa bu kadar panik olması normal değildi.

-Emin misiniz? Bana hiç de öyle gelmedi. Sanki bişeyler olmuş da bana söylemiyorsunuz.

-Sadece gitti. Yurt dışında okuyacak üniversiteyi biz öyle istedik yoksa seni bırakmazdı.

Okulu yurt dışında okumak için mi beni bırakmıştı. Bizi bunun için mi bitirmişti. Kalbimin acıması normal miydi?

-Beni bırakıp gitti sonuçta bunu bana söyleyebilirdi. Sadece bunun için mi gitti peki. Yani benden sakladığınız bişey olmadığına emin misiniz?

-E-evet eminim?

Kesinlikle değildi. Beni bunun için bırakmazdı Yağız. Bişeyleri saklıyorlardı benden.

-Yağız'ın odasına gidebilir miyim?

-Tabi.

Merdivenleri hızla çıkıp onun odasına gittim. İçeri girip kapıyı kapattım. Odayın incelemeye başladım.

Siyah ,beyaz ve mavinin ağırlıklı olduğu oda bana ssece siyah ve boş geliyordu. Dolabını açtığımda kıyafetleri uoktu sadece bir tişört vardı dolapta onu alıp yatağına oturdum. Tişörtü gitmeden önce giymiş olacak ki kokusu hala üzerindeydi. Yastığını alıp kokladığımda yine onun gibi kokuyordu.

Ama oda boş ve soğuktu. Masanın üzerindeki mektubu ise elimdeki tişörtü ile çıkmadan önce görmüştüm üzerinde ise büyük harflerle 'TATLI BELAM'A' yazıyordu.

____________________

İşte o gün o tişört ve o mektupla çıktım o odadan şimdi de gözyaşlarım değmesin diye uğraştığım mektupla herşeyin başladığı yerde oturuyordum.

Mektupta ne mi yazıyordu? O da diğer bölümde .


______________________

Baya uzun bir aradan sonra yeni bölümle geri döndüm. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

-Keyifli-
-Okumalar-

~Yenilerin İçinde Sen~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin