Bölüm Dört

11.1K 116 10
                                    

                Aynadaki yansımama bakıp kapşonumun fermuarını çektim.Uyku düzenimle ilgilenme vakti gelmiş gibi görünüyordu. Şişmiş ve her zamankinden daha koyu göz altları gözlük takmam gerektiği gerçeğini bağırıyorken sızlanmamak için uğraşıyordum.

'Hadi artık! Yeteri kadar geç kaldık!'

               Çağın'ın alt kattan gelen sesine gözlerimi devirerek çantama uzandım.Sabahları ne kadar çekilmez olduğunu unutmuştum sanırım. Merdivenlerden aşağı inerken küçük adımlar atmama rağmen hazır olan tek kişinin ben olduğuma emindim. Sabahın kör saatine aldırmadan hiçbir şeyden geri kalmak istemeyen kadınlarla dolu bir evde birkaç dakikadan daha fazlasının gerekli olduğu gün gibi ortadaydı.

'Bunun bir yararı olacağını sanmıyorum'

'Bir buçuk saat oldu! Daha ne kadar sürecek?'

'Bilmem, hazır olunca aşağı gelirler'

               Uyuklayarak kullanabileceğim birkaç dakika için koltuklara giderken sinirle arkamdan gelen abime yer açtım. Yıllardır aynı olayı yaşamasına rağmen hala alışamamış olması tuhaf geliyordu.

'Neden sende onlar gibi değilsin?'

'Ben teşekkür edersin sanıyordum'

                 Başımı koltuğun arkasına yaslarken yaşanan sinir harbinden bir an önce kurtulabilmeyi diledim.Hava muhalefeti nedeniyle birkaç gün geciken Naim beylerle vakit geçirme olayı için biraz daha sabır lazımdı. Gerçi ortada görünmeyeceğim için bana ne yaşandığı fark etmiyordu ama yine de birbirlerine bağırmaktan vazgeçseler daha iyi olabilirdim.

'Ben gidip bir daha bakayım'

                 Başımı koluma yaslandığımda pencereden dışarı baktım.Düne göre ışıl ışıl olan hava biraz sonrasında bunaltacak kadar sıcak olacağını haber veriyordu sanki. Daha ince bir şeyler giymiş olmamın yararlı olacağı kanaatine varsam da yerimden kalkmak istemediğim için boş verdim. Günümün daha iyi olabilmesi için yanıma aldığım yedek batarya ve şarj cihazını her ihtimale karşı bir kez daha kontrol ettikten sonra kendimi daha iyi hissediyordum. Yapacağım şeyler vardı ve bu gün onların üzerinde durabilmek için yeterli olacaktı.

               Telefonu açtığımda dün Renan'ın hiçbir mesajına cevap vermediğim için birikenleri okumakla başladım. Her daim neşesi yerinde olan biri için dün konuşacak halde olmadığımdan kısa bir özür mesajı attım.Bu saatte uyanık olmasını beklemediğim için diğer birikenlere baktım. Fotoğrafıma olan ilgi ilk günü gibi devam ederken birkaçına daha cevap verdim. Tamam benim de işime geliyordu makara ama olayı çok daha derine taşımak isteyen ve bunun için birkaç kereden daha fazla uğraşanlarla konuşmak gibi bir niyetimde yoktu.Buluşma yada görsel işletişimin peşinde olmadığım için sadece konuşmakla yetineceklerle ilgileniyordum.

                 Seçicilikte çığır açan hallerime bir yenisini daha eklerken aşağı doğru inmeye başladım. Bu kadar çok olmasını bende beklemiyordum kabul etmeliyim. Hem insanların bu derece konuşmaya ihtiyacı olacağını kim bilebilirdi ki... Benimle aynı düşündüğüne inandığım birkaçına daha geri dönüş yaptıktan sonra iki gün önce yarım bıraktığı Alp'e dönüp kısaca durumu özetledim.Biriyle mi birkaçıyla mı konuşmam gerektiğini bilmediğim için genellikle cevap vermeye çalıştıklarım bir iki satırda kaldığından hangisiyle ne konuştuğumu hatırlayamıyordum.

'Afra Hanım bir şey ister misiniz?'

Gelen yardımcı kadına bakmadan kafamı hayır anlamında salladım.

ÇIPLAK (Sanal Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin