Bölüm On Dokuz

3.3K 95 32
                                    


                   Boynumdan çekilen dudaklarla birlikte kendime gelirken uzun bir süre sessiz kaldım. Şehrin bitmeyen gürültüsünün daha da rahatsız edici olduğu yolculuk boyunca söyleyecek hiçbir şey gelmiyordu aklıma.

                   Bürge'nin bunların hiçbirinden etkilenmediği açıktı ancak yine de cama yansıyan siluetine bakmama engel olamıyordum. Tek bir kas oynamıyordu yüzünde. Her ne düşünüyorsa biraz önce yaşadıklarımızdan daha çok dikkate aldığı kesindi.

                 Durumdan hoşlanmayan tarafım gittikçe kabuğuna çekilirken kendimi ne tür bir belaya soktuğumu tartamıyordum çünkü bildiğim her şey beş dakika öncesinden ibaretmiş gibiydi. Bu benim kendime bile itiraf edemediğim hayallerimdi. Her zaman yakışıklı birini düşledim.. Hiçbir zaman yüzünü göremesem de varlığını her zaman hissedebileceğim birinin olmasını istedim.

                   Sanırım bu bir eksik dilekti... Sessizce nefes alırken cama doğru daha da sokuldum. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ancak camda oluşan buğu gecenin ilerlediğini haber verir gibiydi. Karanlık yetmiyormuş gibi birde önüm kapanınca zayıf parmaklarımla rasgele önümü temizledim.

'Üşüyor musun?'

                     Derin sessizliğimizi bozan sesiyle doğrulurken ondan tarafa bakmamaya özen gösterip omuzlarımı silktim. İlişkiler üzerindeki tecrübesizliğimi bağıran davranışlarıma bir son vermek yerine daha da ileri gidiyordum ama buna engel olabilmek için düşünecek kadar bile kendimde değildim. Çok fazla dışlanmış hissediyordum. Bilmediğim tanımadığım bir yığın insanla dolu bir yerde özellikle gözden kaçırılıyormuşum gibi rahatsız ediciydi...

'Hayır'

                  Biraz sonra benden tarafa dönüp frenin alt kısmında kalan bölmeden bir paket sigara çıkardığında hareketlerini izlemeye başladım. Direksiyonun altını gevşekçe tutan parmakları sigara paketinin etrafındaki jelatini çıkarırken yola bakıyordu. Muhtemelen her gün onlarca kez tekrarladığı ritüelinden rahatsız olmamı anlamıyordu. Sigarayı aldığı yere uzanıp işe yarar bir çakmak bulana dek karıştırıp istediğini bulduğunda geri çekildi.

'Ee?'

                   Ağzına götürdüğü sigaranın ucunu yakarken yarıya kadar açtığı camından uzattığı eline aldı sigarayı sonra da derin bir nefes çekti.

'Ne zamandır içiyorsun?'

                   Yaptığı şeye zıt düşecek kadar beyaz dişlerini gösteren gülümsemesi suratına yayılırken çektiği dumanı ön cama doğru üfledi.

'Sanırım senin yaşlarında başladım'

'Bırakmayacak mısın?'

                        Ağır koku arabanın içini kaplarken yüzümü buruşturmamak için çabalıyordum.

'Belki bir çocuğum olduğunda bırakırım'

                       Girdiğimiz dar sapak sayesinde yüzümün aldığı şekli görmediği için memnundum. Çocuk? Olduğunda?

                          Biraz sonra saçma nasihatlere girmek istemediğimden sessiz kalıp yola döndüm. Bürge'nin geleceğe dair çok fazla planı vardı. İnsanı cezp edip aynı zamanda da ürküten. Kime söylediğini bir türlü kestiremediğim onlarca düşü vardı...

                      Bir kez daha nereye gittiğimizi sormak istemiyordum ancak düzenli aralıklarla dizilmiş sokak lambalarının da sonu geldiğinde etrafta hiçbir şey göremez oldum. Ön farların yalnızca bir metre ileriyi gösteriyor oluşu olayı benim için daha da gerginleştirirken pespaye montumun döküntü kolunu üzerimde tutmak için boş bir uğraşa girdim. Stresin insan üzerindeki gereksiz bir yığın sonucundan biri olmalıydı uğraşlarım.

ÇIPLAK (Sanal Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin