Bölüm Yirmi Üç

2.5K 79 13
                                    


                Omzumun üzerine bırakılan ceketin sahibine bakarken gülümsedim. Havaalanının, uçağın, bu denli soğuk olacağını düşünmemiştim elbette.

'İyi misin?'

          Ama sorun yoktu. Bürge'nin yanağımda gezinen parmakları hepsini hallediyordu.

'Evet. İyiyim.'

'Beş dakikaya yanındayım'

                   Yanımızdaki küçük çantaları alarak uzaklaşırken kendimi koltuğa doğru bıraktım. Bu yasal olarak aile sicilimi mahvedecek ilk suçum olabilirdi. Gelecekteki tüm yükümlülüklerimin gözetim altında gerçekleşmesi için tek ve sağlam bir sorun. Tüm bunların beni nefes alamayacak kadar rahatsız etmesini beklediğim sıradaki rahatlığımdandır belki de gözlerimi kapatıp güldüm. Her şey olabilirdi. Döndüğüm de her hareketimi sorgulayabilir , hatta peşime birini bile takabilirlerdi umurumda değil.

              Bu her şeye değerdi. Bir hafta sonra ne hale geleceğimi tahmin edemiyordum ama yine de buradayım. Bürge ile.

                Levent'in Işıl'ı çoktan aramış olduğunu hissederek telefonuma doğru baktım. Evde ki karmaşayı düşünemiyordum bile ki bu sorunun büyüklüğü ile ancak boy ölçüşebilirdi. Annemin evin içerisinde oradan oraya yürüdüğünü neredeyse görebiliyordum. Muhtemelen beni durduracak bir şey arıyordu ve bu noktada telefonumu kapatmak yaptığım en mantıklı hareket olmuştu.

'Evet. Hazır mısın?'

               Bürge yanımdaki koltuğa oturduğunda gülümseyerek başımı salladım.

'Kesinlikle.'

'Yarın sabah kapımı zorlayan polisler olacak mı? Önlem almalı mıyız?'

                  Dirseğini ikimizin arasına koymuş gözlerimin içine bakarken yukarı doğru kıvrılan dudaklarını izledim. Dalga geçmek için önünde yığınla sebep vardı... Bir yerden başlaması lazım...

'Özgür irademle buradayım... Reşitim... Ne yapabilir ki?'

'Bilmiyorum... Kızı beni bu hale getiriyorsa annesini de her ihtimale karşı işin içine almam gerekiyormuş gibi hissediyorum.'

                   Çenesinin altına sabitlediği eliyle milim kıpırdamadan bana doğru bakarken çoğunlukla bocalasam da beceriksizce güldüm.

'Halinde ne varmış?'

                       Pilotun anlaşılmaz cümlelerle yaptığı anonsu dinleyen herkes kemerlerini kontrol ederken Bürge'nin koyulaşan gözlerinden kaçmamak için direniyordum. Biraz sonra sönen ışıklarla beraber sarsılan uçak yavaşça hareket ederken üzerime doğru eğilip hafifçe güldü.

'Benimle gelerek başına nasıl bir bela aldığının farkında mısın sen?'

                    Cevap vermek için araladığım dudaklarımın üzerinde yerleştirdiği parmağı beni ona doğru çevirirken hala gülümseyen dudakları yanağıma küçük bir öpücük bıraktı.

'Güzel bir hafta olacak...'

                                                                              //**//**//**//

'Seni taşımamı ister misin?'

                     Bir kez daha Arnavut kaldırımın arasına giren ayakkabıma lanet okuyarak başımı kaldırdım.

ÇIPLAK (Sanal Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin