Merhaba arkadaşlar! Uzun bi aradan sonra sonunda yeni bölüm yazdım! Kusura bakmayın. Cidden hiç ilham gelmiyordu. Ama boşverin yazdım ya sonunda ona bakalım her neyse. Multimedia ne derseniz bölüm sonlarında parantez içinde 'Multimedia' yazdım. Onu görünce anlarsınız. Her neyse.
Keyifli okumalar...
-
Hemen kollarından ayrılıp bir yere tutundum.
"Sağol." dedim başımı başka bi tarafa çevirip.
"Önemli değil. Sen iyi misin?"
"Hıhı."
Burcu olduğu yerden yanıma gelip kolumu tuttu ve kullağıma doğru eğilip "Lan çocuğa niye soğuk davranıyorsun?" dedi fısıltıyla.
"Kızım nasıl davranmamı bekliyorsun? Eski sevgilim sonuçta."
Burcu bana hak verir gibi baktı.
Nerdeyse 10 dakka sonra Rüzgar "Burada iniyoruz." dedi ve otobüsten indik.
Biraz ilerledikten sonra adını okumaya üşendiğim bir kafe çıktı karşımıza. Hemen içeri girdik. Hava soğuktu bayağı.
İçerde fazla kişi yoktu. Cam kenarı bir yere geçip oturduk. Yanımda Burcu, karşımda Rüzgar, çarprazımda ise Mert vardı.
Garson gelip siparişleri aldı. Hepimiz nescafe içmek istemiştik.
Biraz bekledikten sonra içinden buharlar çıkan 4 tane nescafe bardağı geldi. Garson önümüze yerleştirip gitti.
Bardağı zorda olsa elime alıp dilimi o sıcacık nescafeye değdirdim. Tabi saniyesinde çektim. Çok ama çok sıcaktı.
"Biraz soğumasını bekle." dedi Mert.
Ya Mert konuşma benle konuşma lan! Ya sen konuşunca midemde kelebekler uçuşuyor, gözlerim doluyor!
Sus yani!
Hiç suratına bakmadan başımı onaylar derecesinde salladım.
Biraz bekleyip içmeye başladım. Şimdi ılıktı. Daha rahat içebiliyordum.
Nescafe'm en sonunda bitmişti. Burcuya baktığımda o da bitirmişti. Rüzgar ve Mertte bitirmişti.
"Herkes bitirdiğine göre artık gidebiliriz. Nereye gidelim?" diye sordum.
"Ben bi hesabı ödeyeyim. Sizde o arada kararlaştırın." diyip kalktı Rüzgar.
"Ben altıma işemek üzereyim. Tuvalete gitmeliyim." diyip kalktı Burcu.
Ben ve Mert kalmıştık.
"Ben terledim. Dışarı çıkıyorum." Diyip kalktım ve dışarı çıktım.
Aslında terlememiştim. Tersine donuyordum. Ama Mert'in yanında 1 saniye bile duramazdım.
Kapı açılıp kapanınca hemen arkama baktım. Mert gelmişti.
Ya ben dayanamıyorum artık. Dayanamıyorum ya! Ben Merti çok seviyorum. Onu bırakmak istemiyorum. Ama işte geride dönemem.
Birden telefon zil sesi duyunca kafamı Merte çevirdim. Cebinden telefonu çıkardı ve yeşil tuşu kaydırıp kulağına götürdü.
"Alo? İyiyim aşkım sen?"
Aşkım mı? Ne?!
Sakin olmaya çalışıyordum. Belki annesidir? Annesine aşkım diyebilir yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşu Çocuğu
HumorTam sonunu okucakken biri bana çarptı ve kağıt yere düştü. Neyseki hava rüzgârlı değil. Kağıdı yerden alıp bana çarpana dönüp bağırmaya başladim. ''Hey önüne baksana körmüsün?'' ''Sen bence önüne bakmalısın. Kafanı biraz kaldırıp etrafa bak. Bücür.'...