Sonunda yeni bir bölüm! Biliyorum bayağı zaman geçti. Çok üzgünüm! Ama getirdim işte. Her neyse!
Keyifli okumalar...
Sonunda son derse girmiştik. Hemen hemen 5 dakika sonra eve gidicek ve bu bir haftanın yorgunluğunu üzerimden atacaktım.
Bugünün cuma olması sevincini yaşarken hocanın "Duru tahtaya!" diye bağırdığını duydum.
Ders matematikti ve biz bugün yeni konuya geçmiştik. Ben bütün bu ders boyunca bana o notu yollayan kişiyi düşünmüştüm. Ve bu yüzden dersi dinleyememiştim.
Tahtaya baktığımda saçma sapan işlemler gördüm.
Nasıl bu dertten kurtulabilirim diye düşünürken aklıma harika bir fikir geldi.
"Hocam. Bu fazla kolay. Bana zor gerek. Daha zor bi soru yazar mısınız?"
"Sen önce bu soruyu bir çöz. Ondan sonra yazarım o zor soruyu." Dedi hoca gözlerini tahtaya dikmişken.
"Ama hocam birazdan zil çalacak ve o zor soruyu çözmeye vaktim kalmayacak." Dedim.
Hoca bana baktı ve derin bir nefes aldı.
"Tamam. Ama bu soru biraz uzun. Beklemelisin. Hızla yazacağım. O arada hemen alamadığınız yerleri çalışın çocuklar."
Hoca hızla kitabı eline aldı ve tahtada boş bir kısma o zor soruyu yazmaya başladı.
Planım şuydu: hoca yazana kadar zamanın geçmesi ve zilin çalması.
"Soru hazır Duru." Dedi hoca kenarı çekilirken.
Olamaz! Plan iptal!
Yavaş adımlarla tahtaya ilerledim. Kalemi elime aldım ve "Hocam bekleyinde soruyu inceleyeyim." Dedim. O arada zilin çalmasını bekledim.
Sonunda! Zil çalmıştı!
Kalemi masya koydum ve yerime geçip eşyalarımı topladım.
"Güzel plan." Dedi Burcu.
"Biliyorum biliyorum."
Çantamı taktım ve sınıfın dışına çıktım. Burcu da gelince hızla ilerledik. Merdivenlere gelince tam inecekken Burcu hocaya birşey soracağını söyledi ve hızla yanımdan ayrıldı.
Bende merdivenlerin başında Burcuyu beklemeye başladım.
Boğazımın kuruduğunu fark ettim ve çantamdan su şişemi çıkardım.
Tam içecekken durdum ve sağıma ardından soluma baktım. Kimsenin olmadığından emin olunca şişeye kendimden yükseğe kaldırdım ve ağzımı açıp, gözlerimi kapatıp suyu suratıma dökmeye başladım.
Şişedeki suyun bittiğini fark edince gözlerimi açtım. Boğazım hâlâ kuruydu ama tişörtüm ve yer ıslaktı.
Suratımı astım ve şişenin kapağını kapayıp hızla çantama koydum.
Burcu hâlâ gelmeyince telefonumu çıkarıp Merti aradım. 3. Çalışta açtı.
"Alo?" Dedi..
Neredeyse 3 dakikadır konuşuyorduk. Burcunun geldiğini görünce Önüme döndüm ve merdivenlerden inmek için Burcuyu bekledim. Yanıma gelince "Mert aşkım, Burcu geldi kapatıyorum." Dedim. Telefonu kapatıcakken merdivenlerden inmek için bir adım attım ve yerin ıslak olduğu aklıma geldi. Ayağım kaydı ve merdivenlerden yuvarlanmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşu Çocuğu
UmorTam sonunu okucakken biri bana çarptı ve kağıt yere düştü. Neyseki hava rüzgârlı değil. Kağıdı yerden alıp bana çarpana dönüp bağırmaya başladim. ''Hey önüne baksana körmüsün?'' ''Sen bence önüne bakmalısın. Kafanı biraz kaldırıp etrafa bak. Bücür.'...