Dersteydik. Derken içeri lise müdürü girdi. Ardından gösterişli ve pahalı kıyafetli bir çocuk, yeni öğrenciydi sanırım. Uyuyanlar uyandı, herkes sanki baskına uğramış gibi ayağa kalktı. Tabiki bende.
Müdür, bize 'oturun' diye işaret etti; sonra öğretmene dönerek alçak sesle bir kaç şey söyledi. Yeni çocuğu görmek için bakındım fakat kapının arkasında köşede kalmıştı. Sadece siyaha benzer bir saç göre bilmiştim.
Yan sırada ki kızların anlattıklarına göre yakışıklı bişeydi, ama onların yakışıklı kavramı her zaman bana uymuyordu ya neyse.
Umursamaz bir şekilde bütün ders boyunca karaladığım defterime döndüm. Saçma sapan çizdiğim bir kaç çiçek ve ağaçtan ibaretti. Resim konusunda pek yetenekli sayılmam ama çokta kötü değilimdir. Sınıfta önce öğretmenin ardından da hiç aşina olmadığım bir ses duyuldu. Kafamı kaldırıp tahtanın önünde kendini (zorla) tanıtan çocuğu buldu gözlerim. Halinden hiç memnunmuş gibi durmuyordu.
"Adını tekrar söyler misin?" hocanın bu sorusundan sonra kısa bir sessizlik oldu. Adını felan mı unutmuştu? Tekrar karaladığım kitaba döndüm ardından.
"Dinleseydiniz." diye rahat bir ses tonuyla konuşan çocuğun sesiyle tüylerim diken diken oldu. Neden böyle olmuştum? Kafamı sola çevirip açık olan cama baktım. Sanırım bu soğuk havadan olsa gerekti. Bu kış oldukça zor ve çetin geçecek sanırım. Ben daha şimdiden kat kat giyinmeye başladıysam kışın kendimi düşünemiyorum.
"Tamam Elif'in yanına geç bakalım Poyraz." daldığım hayal aleminden çıkıp yan sıraya Elif'in yanına kurulan çocuğa baktım. Sanırım adı Poyraz'dı. Hoca'da Poyraz'ın adını ön sırada oturan kızlardan birinden öğrenmişti. Ve kendisine yapılan saygısızca davranışı görmezdenden gelmişti. Ee tabi zengin bebelerle uğraşmak onlar açısından hiç bir zaman iyi olmamıştı.
İfadesiz bir surata sahipti. Gözlerinde hissizlik vardı. Aniden bana dönen gözleriyle irkildim. Fakat gözleri kaçırmadım. Bir kaç saniye daha baktıktan sonra bu soğuk bakışların altından kalkamayacağımı anladım ve kafamı çevirdim. Ve ders boyunca karaladığım defterimi kapatıp başımı sıraya koyup gözlerimi kapattım.
Birisinin omzumu delecekmiş gibi dürtmesiyle gözlerimi araladım ve uyku sersemliğiyle sınıf başkanı olan Aymiraya baktım. "Ders beden spor salonuna iniyoruz." dedi sevecen bir şekilde başımla onayladıktan sonra sınıf defterini alarak sınıftan çıktı. Sınıfta tek ben kalmıştım, ne güzel demi tam uyumalık. Üstüme çeki düzen verdikten sonra en alt katta olan spor salonuna doğru yürümeye başladım. Herkes sınıflarına girmişti anlaşılan dışarı da kimse yoktu. Spor salonun kapısını açıp içeri girerken herkes kendi halinde konuşurken bulmuştum. Benimde can dostum biricik kankam yanım da olsa bende onunla konuşurdum ama okuldan kaydını aldırıp başka bir okula gitmek zorunda kalmıştı.
Yeni hayatı onun için hiç kolay olmayacaktı buna emindim. Her gün alışveriş merkezlerinde eli kolu poşeterle dolu gezen kız babasının ufacık bir hatası yüzünden bu alışkanlığından vazgeçmek zorunda kalacaktı. İflas etmişlerdi. Evlerine gelen icra memurları eşyaları götürürken kollarımda susuz kalmış bir balık gibi çırpınışını hala hatırlıyordum. "Hayır, baba bişey yap eşyalarımızı götürmesinler." ufak bir çocuk gibi yakarışları zihnimin bir köşesinde yer edinmişti kendine. O günden sonra hiç bir şekilde görmedim. Tam 1 ay önce hiç bir şey demeden sessiz bir şekilde hayatımdan çıkıp gitti arkadaşım. Geriye ise sadece bir duvar dolusu gülen fotoğraflarımız kalmıştı.
"Evet gençler sıraya geçin." diyerek içeri enerjik bir şekilde giren beden hocasıyla diğer arkadaşlarımın yanına geçip sıraya dahil oldum. Kısa bir yoklamanın ve eşofman uyarısından sonra hocanın serbest bırakmasıyla herkes kendisine bir köşe edindi. Kızların bir kaçı valeybol oyarken bir kaç kız ve erkek ise basketbol oynuyorlardı. Ve tabi ki ben her zamanki gibi sap gibi kalmıştım.
Kendime oturabilecek boş bir yer aradım. İlerideki banka benzer şeylerden birisine ilerleyip oturdum. Cebimden telefonumu çıkarıp bir kaç sosyal medya turundan sonra bir kaç selfi çekinip paylaşımda bulundum. Bir kaç dakika içinde 100 yakın beğeni gelmişti. Oflayarak ana sayfada gelen saçma sapan durum ve yorumları da okuduktan sonra zamanın hiç geçmediğine kanaat kıldım. Tüm bu işleri yapmam 20 dakikamı almıştı. Bankta ayaklarımı uzattım ve sol bacağımı sağ bacağımın üstüne attım. Sırtımı da hemen arkamda duran duvara yasladım ve etrafımı seyretmeye başladım. Yine uykum gelmişti. Uyusam bir sorun olurmuydu? Hiç sanmam en fazla uyuyup kalırdım ve hademelerden biri tarafından uyandırılırdım. 20 dakika sadece 20 dakikalığına gözlerimi kapattım.
"Ananı!" diye böğüren birisiyle gözlerimi araladım. Spor salonun da bir kaç kişi kalmıştı ve onlar da şakalaşarak ve küfürler eşliğinde spor salonundan çıktılar. Ağrımaya yüz tutan boynumu ovarak bende dışarı çıkıp sınıfa doğru ilerledim. Çantamı alacaktım, son ders olduğunu unutup sınıfta bırakmıştım. Herkes çıkışa doğru ilerlerken ben üst kata sınıfa doğru ileriyordum. Bir kaç kişi dikkatsiz bir şekilde çarparak ilerlerken hiç bir şey demeden sınıfa girdim. Sınıfta 3 kişi vardı, onlar da benim gibi çantalarını almaya gelmişlerdi.
"Kızım sen yaşıyor musun lan?" diyen Tuğra'ya. Güldüm, sınıfın şaklabanıdır kendisi. "Yok be ne ölcem daha ben çoook yaşarım" gülerek söylediğim şeye "helvana çağırmayı unutma" diyerek kahkaha atmıştı. Bende onun gibi güldüm. Herkes 'iyi akşamlar' diyerek giderken ben hala sallana sallana çantamı topluyordum. Dağınık bir kız olduğum doğrudur.
Annemi aramam lazımdı okul çıkışı aramam için özellikle uyarmıştı. Elimi cebime attım fakat telefon bura da değildi. Çantama bakındım tek tek defter ve kitapları çıkarıp iyice aradım ama yoktu. Beden dersinde elimde olduğuna emindim. Ee o zaman kesinlikle spor salonunda kalmıştı.
Çantamı tekrar toparlayıp eksik bir şey unutup unutmadığımı kontrol ettikten sonra çantamı da alarak sınıftan çıktım. Okul da kimse kalmamıştı. Ben kaç dakikadır oyalanıyordum böyle. Hızla en alt kata indim. Burası ürkütücü derecede ıssızdı. Kimse buraya beden dersleri dışında kolay kolay inmezdi. İnen varsa bilemiyeceğim.
Hızlı adımlarla içeri geçip uyuduğum bankın o aralara bakındım ama telefonumdan eser yoktu. Nereye kaybolmuştu bu nalet telefon. Derinden gelen bir melodi ile pür dikkat sesi dinledim. Bu benim telefonumdan başka bir ses olamazdı. Ama telefon burada değil dışarıda bir yerde çalıyordu. Geldiğim uzun koridora çıktım ve koridorun en sonun da kalan taraftan geldiğini fark ettim.
İşin garip tarafı ben o tarafa hiç gitmemiştim. O taraf kazan dairesine çıkıyordu ve merdivenlere tamamen zıt bir taraftaydı. Yutkundum. Bu işte içime sinmeyen birşeyler vardı. Yavaş adımlarla kazan dairesinin kapısına doğru yürüdüm. Her adımımda kalbim boğazımda atıyor gibiydi. Kendimi şuan tıpkı bir korku filmin de gibi hissediyordum. Ama biz gerçek hayatın içindeydik.
Kapıya geldiğimde aynaya benzer camdan içeri baktım karanlıktı fakat hala çalmakta olan telefonumun ışığını belirgin bir şekilde göre biliyordum. Yerde duruyordu ve kapıya çok yakın bir yerdeydi kapıyı yokladım fakat açılmadı. Bir kaç kez daha sert bir şekilde zorladıktan sonra sinirle kapıya tekmemi indirdim.
O telefon o kilitli kapının arkasına nasıl geçmişti. Derin bir nefes aldım ve aynaya benzer cam da kendime ve arkamda bana bakan silüete baktım. Sesli bir şekilde yutkundum. Burada şuan kesinlikle iyi bir amaçta bulunmuyordu. Ve benim buradan kaçmam olanaksızdı. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Burnuma değen ıslak birşeyle gözlerim açıldı belimi saran elle kaçma çabalarım sonuçsuz kalmıştı. Daha fazla dayanamadım ve tuttuğum nefesimi dışarı verip oksijen için yanıp tutuşan ciğerlerime oksijen yerine yoğun bir koku doldurdum.
Kendime lanetler ettim yine olmamam gereken bir yerde bulmuştum kendimi. Sanırım benim için bu sefer yolun sonuna gelmiştik..
❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄
Sınır +3 voteye yb gelir.
❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopatla Anlaşma
Humor"Ben siyahım. Sevmeyi bilmem hisslerim yoktur. Kimseye acımam." Kız ruhsuzca güldü. Haklıydı o acıma duygusunu olmayan koca bir manyaktı. "Kendini bilmen iyi bir şey bay ego yığını." bu lafı üzrine çocuğun suratında varla yok ara...