1 hafta sonra..
Kantin sırasından nihayet kurtula bildiğimde kendime Elif'in oturduğu masada buldum. Önüne bıraktığım meyve suyu ve tostuna iştahla bakarken bu haliyle oldukça komik duruyordu.
"Açım." diye mırıldandı "ye o zaman." bana döndü ve nurella bakışı atıp "sanmıyorum yani bu tostla karnımın doyacağını" Elif'in bu tepkisine gülmekle yetindim. Cidden komik bir kızdı ve bu aralar benimle aşırı iyi anlaşıyordu. Şu bir haftada bana her konudan çok destek olmuştu.
"Şşt senin ki geliyor." ayağıyla bacağımı dürttüğünde elimdeki çay az kalsın üzerime dökülüyordu. Hem benim ki de kim?
Arkama döndüğümde büyük bir ihtişamla kantin kapısının önünde biten Poyraz'a baktım. Onu tam bir haftadır görmüyordum. Hala açıkçası görmekte istemiyordum.
"Nereden benim ki oluyor be." derken tostum dan büyük bir ısırık alıp çiğnemeye başladım. Elif 'yeme beni' bakışları göndermiş fakat sinirli bakışlarımı fark edince sessizce yemeğini yemeye koyulmuştu.
Uzun bir yemek faslından sonra iştahla yediğim tostum nihayet bitmişti. Elif ise hala oyalanarak yemekle meşguldü. "Çıkışta bir şeyler yapalım." dedim sıkkınca sadece başını sallamakla yetindi ve meyve suyundan bir yudum daha aldı.
"Elif." hemen arkamdan gelen sesle ikimizde aynı yöne baktık. Bu Poyraz dan başkası olamazdı. Göz devirip önüme döndüğümde yanımda ki sandalyeyi çekip hemen dibimde bitmişti. Şuan resmen dibimdeydi niye benim yanım? Neden Elif değil?
"Nasılsınız güzellikler." gevşekçe söylediği sözlerle ona bakmam bir olmuştu. Ve onunda saniyesinde elini saçlarıma götürüp okşaması..
Şefkatle dokunan elleri saçlarıma bayram ettirirken eline sert bir şekilde vurdum ve geri çekmesini sağladım. Onunla yakın temastan hiç mı hiç hoşlanmıyordum.
"Kütüphaneye gidiyorum ben." sözlerim daha çok Elif içerikliydi ama hemen oradan kendini ortaya atan Poyraz "bende geliyorum" diyerek beni bozguna uğratmaktan başka bir şey yapmamıştı. Onu umursamayıp yanından geçeceğim sırada belime değen elle irkildim. Fakat Poyraz'ın sert bakışıyla hiç bir şey diyemedim.
Elinden defalarca kurtulma girişiminde bulunmuştum ama hepsinin sonu hüsranla sonuçlanmıştı. Bende bana hiç uymayan bir şekilde sakin kalmakla yetindim.
"Beni çok özledin mi?" kaşlarım benden bağımsız çatılırken kendime cidden bu soruyu sormuştum. Bir haftada onu özlemiş miydim? Ki özlesem bile neden özlemiştim?Onunla toplasan 1 saat bile muhatap olmamıştım, onu özlemem saçma olmaz mıydı?
"Bende öyle düşünmüştüm." dediğinde beni kendine dahada çekip başıma bir öpücük kondurdu.Cidden ama ne düşünmüştü! ve bundan önemlisi o benim başıma.öpücük.kondurdu.benim!!
Yanaklarım alev alev yanıyordu. Utanmış mıydım ama neden?
"Seninle konuşmamız gerek konular var. Ciddi konular." sustum bir şey demedim ve kütüphaneye geldiğimizde diğerlerinden uzak bir masaya geçip oturduk.
Masanın üzerinde bulunan tarih kitabını incelerken Poyraz'da aynı işlemi benim üzerimde gerçekleştiriyordu.
"Sana bir teklifte bulunacağım."
'evlenme teklifimi edecek acaba' zihnimin içinde ellerini çırpan küçük çocuğa şaşkınlık içeren bir şekilde baktım. Neden böyle şeyler düşünüp hissediyordum? 'Aşık oluyorsun.' dedi neşeyle iç sesim. 'Ve bence çok doğru birini seçtin.'
Boğazımda acı bir tat hissederken neden sürekli birileriyle iletişim kurmakta zorlandığımı düşünmeye başladım. Mesela neden bu çocuğun yanında her zaman asabi olamıyordum da uysal bir kedi gibi davranıyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopatla Anlaşma
Humor"Ben siyahım. Sevmeyi bilmem hisslerim yoktur. Kimseye acımam." Kız ruhsuzca güldü. Haklıydı o acıma duygusunu olmayan koca bir manyaktı. "Kendini bilmen iyi bir şey bay ego yığını." bu lafı üzrine çocuğun suratında varla yok ara...