Bölüm 26: Aklımdaki Kadın..

223 21 16
                                    

Biliyoruz epey geciktik. Ne desek telafi edemez :( Ama inanın ödevlerden başımızı kaldıramıyoruz. Bir de 11. Sınıfız. Artık bir şeyler rayına oturmalı. Ancak finale yakınız. Son 2 bilemediniz en fazla 3 bölüm var finale. Kısa bir bölüm. Sebebi; bir sonraki bölümün 1 hafta içinde gelecek olması. (İnşaAllah) Neyse fazla uzatmayalım bir an önce Zaarjit'inize kavuşun ^.^ İyi okumalar.
Not: Multideki fon ile okursanız daha zevkli olabilir ^^

Zaara," dedi. "Bana güveniyor musun?" Saçma ama hayal ettiğimden daha fazla.

"Bilmiyorum. Yani.. güvenmek istiyorum. " dedim. Ona güvendiğimi söylememe gerek yoktu o kadar şeyden sonra.

"Anlıyorum, " dedi. "O zaman... Gidiyoruz?"

~~~

Geldiğimiz yer benim daha önce de geldiğim Haykırma Uçurumu'ydu. Yani bu adı ben takmıştım tabii ki. Aşağısı uçurum, bomboş bir arazi. Arjit arabadan inince kapımı açmak için olduğum yere doğru geliyordu. Ya da ben öyle sanıyordum çünkü ben içerdeyken o da dışarıda beni bekliyordu. Eski odunluğundan, kabalığından taviz vermiyor efendi hazretlerimiz yine (!)

Arabanın kapısını açıp dışarı çıktım ve kapıyı kapattıktan sonra da ona döndüm. Bu odunluğunu karşılıksız bırakmak Zaara Yasaları gereğince ( hele de artık o benim patronum olmadığı için daha da uyabilirim bu yasalara ) karşılıksız bırakmamam gerekirdi.

"Ne söyleyecekseniz söyleyin artık Arjit Bey! Sizi dinlemekten daha önemli işlerim var!"
Ne kadar da Arjitce bir cümle.

Sıkıntıyla iç çekti. "Tamam, tamam. Ama bu diyeceğim şeyi duyunca sakince, yavaşca, anlatmamı isteyeceksin. " dedi.
Bak işte buna gülerim.
"Hala uzatıyorsunuz konuyu. " dedim sakinliğimi koruyarak. Ya da öyle olmasını umduğum halde öyle olamayarak..

"Ben.. yani ben.. Aslında ben.." dediklerini imlaya uygun şekilde yazacak olsak ucu gözükmeyen 'ben..' yığını olurdu kağıtta.
"Tamam anladım, siz? Biliyorum biraz egoistsiniz bu yüzden ben'cisiniz. Hep, ben bunu derim, ben bunu diyorsam o olacak, ben bunu istedim vs. şeyler dersiniz. Ama buraya beni, benliğinizden konuşmak için çağırdıysanız eğe-" sözümü uzun süre sessiz kalacağım bir cümleyle kesti.
"Ben Müslüman olmak istiyorum. "

~~
(Ahh burda bitirmek vardı.. :D )
~~

Dediklerini idrak etmem 5 saniyemi aldı. Tamam 10 hadi. Yalan söylemek günah 15. Belki yanlış saymışımdır 20'dir. Birde dilim tutulduysa 30 diyelim biz şuna. Yarım saniye boyunca bön bön baktım ona. "Zaara sana aşığım." dese anca o kadar şaşırırdım yani. Suskunluğuma kayıtsız kalamadı.
"Bir şey söylemeyecek misin? Yoksa daha yavaşça mı anlatmalıydım? " dedi tek kaşını kaldırıp bir yandan da dudaklarını yana kıvırarak.
"Be-ben.. Şaşırdım sadece. Siz.. nasıl birden böyl-" tamam bu konuda sözümü kesebilme izni olabilir, sınırı aşmadıkça.
"Hayır, hayır. Birden değildi. Son bir haftadır düşüncelerim beni neredeyse boğacaktı. İşe giderken kafam bu düşüncelerle dolu olduğu için yolu saptırmışım ve buraya geldim. 5-6 gündür de her gün buraya gelip uzun uzun düşündüm. " bu sefer ben sözünü kestim. "Bir dakika bir dakika. En baştan anlat. Yani öhöm, anlatın. " dedim saçmalayarak. Derin bir iç çekti ve anlatmaya koyuldu.

" Aslında Müslüman olmak istemem de en büyük etken sensin. Yani demek istediğim beni Müslümanlık'ı araştırmaya yönlendiren. "

" Biraz daha açarsanız? Çünkü ben bu konuda yani dinler hakkında pek konuştuğumuzu hatırlamıyorum. " Cidden de hatırlamıyordum ki, Arjit'in Müslüman, Budist ya da Ateist olması beni pek ilgilendirmiyordu o zamanlar.

Ama şöyle bir gerçek var ki, Arjit'in Müslüman olmasına ben vesile olduysam Elhamdülillah. Şu hayatta yaptığım en güzel şeylerden biri olur.

" Doğru. Öyle oturup bana İslam'ı anlatmadın ya da Hinduizm'i kötülemedin. Ama bir şekilde hareketlerinle, konuşmalarınla, erkeklerden uzak durmanla beni bu dini araştırmaya teşvik ettin. " Yüzüme sımsıcak bir gülümseme yayıldı. Arjit'e baktığımda onun dudakları da sıcak bir gülümseme barındırıyordu. Hiç bir zaman onu böyle görmemiştim. Hatta belki hiç kimse onu böyle tebessüm ederken görmemişti.

" İlk orucu araştırmıştım. Bir sene ya da daha belki daha fazla oldu bilemiyorum. Sen oruç tutuyordun, bayılmıştın. Sana su vermiştim ama ezan okunana kadar içmemiştin. Hatırladın mı ? " dedi başını hafif eğerek.

Evet, hatırlamıştım. O gün o kadar fazla çalışmıştım ki bünyem zayıf düşmüştü. Gün boyu ordan oraya koşturmuştu beni Arjit Bey'imiz (!)

" Evet, hatırladım. " dedim o da kaldığı yerden anlatmaya devam etti.

" İşte ilk defa o zaman Müslümanlık'ta oruç nasıl olur, anlamı, önemi nedir diye bir araştırma yapmıştım. "

" Peki dediniz ki son haftalarda araştırmalar yapıyorum. Ama ilk yaptığınız araştırma çok çok önceymişti. Tekrardan sizi araştırmaya iten neydi ? Hem de Müslüman olmayı isteyecek kadar derin bir araştırma .. "

Sorduğum soruyla tabiri caizse yüzü şekilden şekile girdi. Hatta yüzü kızardı bile diyebilirim . Arjit Vikram Kapoor'un (!) Oysa sorduğum soru çok basitti ve bunda utanılacak bir şey olduğunu düşündüğüm pek söylenemez.

"Sadece.. bilmiyorum. Etrafta tapınakta Krishna'ya ( Hint Tanrılarından biri. ) dualar eden insanları gördüğümde insan elinden çıkma bir şeye nasıl taptıklarına anlam veremedim. Onlar ellerini birleştirip, onlara yalvarırken birden sorguladım işte. O bize ne yapabilir? O kadar kudretliyse neden insan elinden yapılmış? Sonra düşündüm. Yani..seni düşündüm. " bir süre sessiz kaldı. Gözünü benden kaçırdı. Neden utandığını hala anlayabilmiş değilim.

"Sen namaz kılarken ellerini açmış dua ediyordun. Sonr-" sözünü kestim.

"Siz beni namaz kılarken gördünüz mü ki? " tekrar gözünü kaçırdı.

"Gördüm diyelim. Neyse konumuz bu değil! " bende diyorum nasıl bu kadar uzun süre ünlemsiz cümle kurabildi..
Devam etti." Beni Müslümanlığa iten asıl sebep bu değildi aslında. Asıl sebep.." durdu. " Sendin. " İyi bir örnek olduysam ne mutlu bana.

"Davranışlarımdan etkilendiniz anladım ama ben hep böyleydim. Yani hep namazımı kılardım hep ibadetimi yapardım. " kafasıyla onayladı.

"Evet öyleydin ve hala öylesin. " tebessüm etti. Ben de tebessümle karşılık verdim.

"Eskiden ibadetlerin beni o kadar etkilememişti. Ancak son zamanlarda şu helal eş olayını çok düşündüm. Defalarca birileriyle sevgili olan biri yerine hiç kimse ile el ele bile tutuşmamış gözünü ne derler.. haramdan sakınan bir kızla evlenmek daha iyi bi fikir gibi geldi bana. " Bir dakika! Evlenmek?

"Evlenmek mi? Kiminle? Ama siz hiç evlenmeyi düşünmezdiniz? " sorularımın cevabını bulmak için susmalıydım.

"Yani, evet. Sen nişanlandığından beri böyle düşünüyorum. Çünkü her erkeğin hayatında bir kadın olmalı diye düşünüp fikrimi değiştirdim. " dedi. Devam etti. "Ve aklımda bir kadın da var. "

( Ahhaha :D Biraz merak edin, kurgulayın bakalım :D :D )

Nefretin Adı : AŞK #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin