Bölüm 28: Hüzün Bulutum ..

247 24 9
                                    

Şimdi arabadan inip ona her şeyi tek tek anlatabilirdim. Bunu yapabilirdim. Ne Emraan umrumda olurdu ne de başka bir şey..

Yapamadım. Bana bir şey engel oldu. Siz buna ne derseniz deyin.

Kader, gurur, ego, aşk, sevgi, ödleklik...

Aklımdaki kadın belkide sonsuza dek hayatımdan emin adımlarla uzaklaştı...

Ne zaman yaklaşmıştık ki zaten ?

~
~
~
~
~

Arjit'ten..

Onları yalnız bırakmam gerektiğinin, onların hayatına karışmamam gerektiğini biliyordum. Ama bu karışmama engel miydi? Söz konusu Zaara ise, koca bir HAYIR.

Zaara sararmış benziyle arabadan inerken bakışlarımı Emraan'a yönelttim. Kahretsin, yakışıklıydı!

Ama bu beni daha az yakışıklı yapmaz ya da zeki olmadığımı ve bunu Zaara karşısında kullanamayacağımı göstermez. Tabi önemli olan iç güzellik. Benim de iç güzelliğim fena değil hani. Sadece biraz kendimi beğeniyorum ama bunda bir şey yok her ne kadar Zaara buna ego dese de kesinlikle itiraz ediyorum! Sonra insanları yönetebiliyorum, bu iyi bir şey. Zaara buna da herkese emri vaki yapıyorsun, onlardan üstün değilsin dese de.. buna biraz katılabilirim aslında ama konumuz bu değil! Çünkü konumuz Emraan ve Zaara'ya olan bakışları.

Sakinim.

Ne zaman kızgın oldum ki..

Kıskanıyorsun dediğinizi duyuyorum. Saçmalamayın! Tabii ki kıskanıcam!

Emraan da arabada şoför koltuğunda oturan bana baktı. Gözlerini kıstı ve Zaara'ya soru sorarcasına kaş çattı. Çaktırmadan pencerenin camını dediklerini duymak için indirdim. Hepsini değil, çok az kısmını indirdim.

"Bu adamın burada ne işi var Zaara? Daha doğrusu senin onunla ne işin vardı? " Zaara'ya güvenmiyor muydu bu çocuk!

"Özel mesele. " diyip kestirip attı. Hayret! Ben kekeleyeceğini düşünmüştüm oysaki. Aferin Zaara.. Demek ki bu dikbaşlılığın yalnızca bana değilmiş.
"Nasıl özel? Zaara aramızda özel meseleler mi vardı?" sesini yükseltmeye başlamıştı. Bir vol daha yükseltirse Zaara'yı oradan alıp arabama bindirip giderdik buradan.
"Mesele sadece beni ilgilendirmiyor Emraan. Senden başkalarının sırları olmadığı müddetçe, sır saklamam bilirsin. " Zaara da sesini yükseltmeye başlamıştı. Koçum be! Gözüm birden yanlarında duran kıza ilişti. Zaara neden o kızla yanyana oldukları için Emraan'a hesap sormuyordu ki? Acaba çocuğun kız kardeşi falan mıydı?
"Heey, sakin olun artık. Zaara, gelir gelmez ilk yapman gereken şey bana sarılman gerekirken kavga ediyorsunuz!" Dedi kız.
Zaara mahcup gülümsemeyle o kıza sarıldı. Özlem ama bir o kadar da mesafeli bir sarılıştı. Şimdi bu nasıl oluyor diye sormayın açıklayamam. Sadece bakışları donuk, sarılışı içtendi.

"Neden aramalarıma cevap vermedin Pretty? Ve neden nişana gelmedin?" Emraan ile göz göze geldik. O an dediklerini duymadım çünkü birbirimize odaklanmıştık. Demek beni kendine rakip görecek kadar akıllı ve bir o kadar da aptal. Bunun da nasıl olduğunu sormayın. Sonra tüm bakışlar beni buldu. Ya arabadan çıkacak ya da arabadan çıkacaktım. Her iki seçeneği de uygulayıp arabadan çıktım, yanlarına gittim.
"Camı açtığına göre yani bizi dinlediğine göre neden burada olduğunu sorduğumu da duymuşsundur. " dedi. Sakinliğimi korudum sırf bana yanlış bir şey yapmamam için yalvaran gözlerle bakan Zaara için.
" Evet duydum. Zaara'ya nasıl güvenmediğini de anlamış olduk hep beraber. "
"Zaara ile olan mesele beni ilgilendirir. " dedi.
"Sadece seni ilgilendirmez. Zaara'yı da ilgilendirir. Dolayısıyla da beni! " Ağzından çıktığını kulağı duymayan yalnızca Zaara değil yani.
"Nasıl yani? Zaara seni niye ilgilendirsin?" diye sordu sesini biraz daha yükselterek. Üzgünüm Zaara ama buraya kadardı.
"O da beni ve Zaara'yı ilgilendirir! Şimdi sesini kes ve evine git! " Zaara'ya baktım. Kafasını sağa sola sallıyordu.
"Kimi kimin evinden kovuyorsun oğlum sen! "
"Zaara yürü gidiyoruz! " diyerek ona döndüm.
"Ne-nereye?" Reddetmek yerine nereye sorusu Emraan'ın bakışlarını benden ona çekmişti.
"Sana söylediğim şeyi tam olarak gerçekleştiremedim. Bunu senin yaptırmanı istiyorum. Bu yüzden ilk sana geldim zaten. Gidersek.. eğer gidersek.. bizi çok farklı bir hayat bekliyor. Yani beni. "Diyerek düzelttim çabucak. Ona itirafımı Emraan'ın yanında yapamazdım. İleride çocuklarımıza annene, az kalsın evleneceği adamın yanında, sokak ortasına ona kızarak ilan-ı aşk ettim diyemezdim.

"Zaara, sana tek bir soru soracağım. Emraan'ı seviyor musun, sevmiyor musun? "

Zaara'dan...

"Zaara, sana tek bir soru soracağım. Emraan'ı seviyor musun, sevmiyor musun? "

Arjit'in sorusuyla ters takla atmış gibi oldum. Bu soru... Yanıtlamayacağım bir soruydu ya da yanıtlamaktan kaçtığım... Bu yüzdendir bu soruyu kendime sormayışım.

Çünkü artık kabullenmiştim birtakım şeyleri, boyun eğmiştim, kader demiştim. Kaderin bu anlama gelmediğini bile bile..

Ne olacaktı ki o soruyu kendime sorsam? Emraan'ı sevmiyorsam nişanı mı bozacaktım ? Hayır, kesinlikle böyle bir şey yapamazdım, Hindistan gibi kızların hor görüldüğü, nişanı atan taraf kim olursa olsun kızın namussuz olduğu ve önceden nişan atmış bir kızla kimsenin evlenmediği...

Evlilik çok mu önemli peki ? Değil. Her kız gibi bende evlilik hayalleri kurmuşumdur hep. Ama mutsuz olacağım bir evliliktense hiç evlenmemeyi tercih ederim. Ama her şeye rağmen, onu sevip sevmemem önemli değil Emraan'la evlenmek zorundayım. Ailem için...

Bana bakan üç çift gözü fark ettiğimde hepsi benden cevap bekliyordu. Hepsini tek tek inceledim.

Emraan kaşlarını çatmış, " Hadisene kızım beni sevdiğini söyle de gitsin şu adam." diye bakıyordu.

İlginç bir şekilde Arjit'in bakışı Emraan'a göre daha yumuşaktı. Onun bakışlarından anladığım ise " Bunu yapma Zaara . Gerçekleri söyle." der gibi bir hali vardı. Ama bu kesinlikle doğru olamazdı. Çünkü birincisi Arjit'in bakışlarından bir şey çıkartmak deveye hendek atlatmakla eş değerdi, ikincisi ise Arjit Vikram Kapoor asla bu cümleyi kuracak kadar egosundan vazgeçmezdi.

Preety baktığımda ise büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü benim çocukluk arkadaşım benim bu durumumdan haz alıyordu. Dudaklarında var olan gülümsemeyi ben ona bakınca hemen kaybetsede bir kere görmüştüm ve bu benim için bir arkadaşa veda edişim olmuştu.

Daha fazla burda durmanın bir anlamı yoktu. Ne Arjit'in sorusuna cevap verebilirdim, ne de az önce bana güvenmeyen nişanlımı kaale alırdım.

Preety mi ? O artık bitmişti. Öyle biri hayatımda hiç olmamıştı. Hemde tek gülümsemeyle veda etmişti bana. Uzun zamandır şüpheli davranışları olsa da yine de ben başka şeylere yormuştum. Ama şimdi gözlerim açılmıştı. Yapboz parçaları bir bir birleşip yapbozun tamamını oluşturmuştu.

Ve Pretty Emraan'ı seviyordu. Benim nişanlım Emraan'ı . En yakın arkadaşı zor durumdayken bu duruma sevinecek kadar...

Ağır adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Kendimi çökmüş hissediyordum. Ayaklarım beni taşımıyordu sanki. Arkamdan seslenenlere de aldırmadım. Halim kalmamıştı. Sabah ki mutluluğum şu anda koskoca bir hüzün bulutu, hayal kırıklığı olmuştu..

Arjit'ten...

Zaara giderken arkasından seslensem de cevap vermedi. Sorduğum soruya cevap vermemişti. Şimdi gidip onu kolundan tutup götürebilirdim. Ama yüzündeki o duygu silsilesi bir şeylerin yolunda gitmediğinin habercisiydi. Belki de böyle daha iyiydi gitmesi. Şimdi zamanı değildi. Ona ve kendime biraz zaman vermeliydim.

Emraan'a kötü bir bakış atıp arabama binerek uzaklaştım. Emraan yanındaki kızla sağlam bir muhabbete girişmişti. Kimin umrunda ! Ben de Arjit Vikram Kapoor'sam ne Zaara'yı sana bırakırdım, ne de başkasına. Bana benliğimi bulduran kızla beraber olmalıydım. O benim karım olmalıydı. Başka birinin değil.

Arabayı kenara çektim ve Arjun'dan aldığım Aayat'ın numarasını tuşlamaya başladım.

" Alo ? " Aayat'ın sesini duyunca derin bir nefes aldım , anlatacaklarım için bir ön hazırlıktı.

" Aayat ben Arjit. Ablan yanındaysa benim aradığımı belli etme. Ve lütfen lafımı kesmeden beni sonuna kadar dinle, yardımına ihtiyacım var. Şimdi... "



Nefretin Adı : AŞK #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin