( Zaara'nın Ağzından )
Bu sabah her zamankinden daha zor kalktım ve bunun tek sorumlusu 'O' ydu..
Her zaman rutin olarak yaptığım gibi elimi yüzümü yıkadım, abdestimi aldım üstümü değiştirdim ve kahvaltı yapmadan işe gitmek için evden ayrıldım.
Her zaman otobüs beklediğim durakta bekledim ama nedense bir tedirgindim. Otobus gelince otobüse bindim ve 45 dakika sonra iş yerine ulaştım. Herkese "Günaydın" diyerek ilerledim ve masama ulaştım . Soluklanamadan Zarina geldi ve "Patron seni çağırıyor acilmiş , acele et ." dedi ve gitti.
Çok şaşırdım ,patronun benimle acil olan işi neydi acaba ? Bunu odasına gitmeden anlayamazdım elbette. Hemen üstüme başıma çeki düzen verip saçımı toparladım ve patronun odasına ilerledim odada beni bekleyen sürprizi bilmeyerek...
Patronun kapısını tıklattım içeriden "Gir " sesini duyunca içeri girdim. Patronun odasına girince masanın önündeki koltukta oturan ve ben içeriye girince şaşkın şaşkın bana bakan , sonra da hınzırca gülen bir adamla karşılaştım.
O sürekli bana bakıyordu ve beni süzüyordu. Oysa ben onun kim olduğunu kapıdan girer girmez anlamıştım . Nasıl unutabilirdim ki dün küstahça kolumdan tutup beni taksiden atan adamı. Patronun " Zaara bu , Arjit Vikram Kapoor. Bu da benim has elemanım Zaara , Arjit bey. " sesiyle irkildim. Adam oturduğu yerden doğruldu ve bana doğru yürümeye başladı.
En sonunda karşımda durdu ve elini bana uzattı. Nezaketen bana uzatılan eli sıktım ve gözlerimin en derinine bakan , anlam veremedigim bir gülüş sergileyen adama " Memnun oldum " dedim. O da onaylar gibi başını salladı . Elimi çok sıkı tutuyordu ve bırakmıyordu .Zor da olsa elimi kurtarmayı başardım.
" Buyurun oturun , Zaara " dedi ve sonra " Hanım " diye ekledi. Ikimiz patronun önündeki koltuklara oturduk. Patron " Zaara , Arjit Bey bize şirketinin reklamını yaptırmak için gelmiş. Biliyorsundur şirketi 'Arjun Tekstil ' " dedi . Bende 'evet' anlamında başımı salladım ki gerçektende çok iyi biliyordum" Demek bu şirket bu adamınmış " diye içimden geçirdim . Patron devam etti " Zaara seni bu projenin müdürü yapıyorum. " Arjit (bey!) hemen atılarak " O zaman Zaara Hanımla projeyle ilgili detayları öğle yemeğinde konuşalım " dedi. Patron da Arjit (Bey!)'i destekleyince bende itiraz edemedim haliyle . " Izninizle " deyip kendimi tuvalete zor attım.
Dün beni taksiden zorla indiren bu adam konuşma boyunca benden gözlerini ayırmadığı yetmiyormuş gibi şimdi de benle yemek yemek istiyordu. Ne gerek vardı ki böyle bir şeye ofiste de konuşabilirdik.
Yüzümü yıkayınca kendime geldim ve müdürün beni bu projenin müdürü yaptığını hatırlayıp sevindim. Her ne kadar şimdiye kadar bir çok reklamı ben yapmış olsam da hep arka plan da kalmıştım ve kimse o reklamlarda benim emeğim olduğunu bilmiyordu . Hem belki maaşım artardı veya ikramiye alırdım.
Sonra aklıma Arjit (Bey!) gelince birden sinirlendim o kadar çok sinirlendim ki oyuncağı elinden alınmış çocuklar bile bu kadar sinirlenmemiştir. Kendimi toparlamayı başardığımda masama geri döndüm. Ve çalışmaya başladım tam en son aldığımız işin son rütuşlarını yaparken Arjit (Bey!) karşıma dikildi " Öğle yemeklerimi her zaman saat 1' de yerim bu yüzden saat tam birde, biri bir geçe degil birde Mumbai Restaurant 'a gel ." dedi.
Küstahlığı karşısında şaştım kaldım nasıl cürret edebiliyordu ki benle böyle konuşmaya . 'Evet' anlamında başımı salladım . Yine dudaklarında beni sinir eden gülüşüyle gitti. Sonra biraz daha çalışmaya çalıştım , öğle namazımı kılıp şirketten ayrıldım.
Saat tam 1 de orda olabilmek için çek çeke bindim ( taksi gibi bir araç) . Ki şükürler olsun tam saat 1' de oradaydım. Restorant oldukça kalabalıktı ama o kadar kişinin arasından onu görmeyi başardım ve masaya doğru yürüdüm.
"Otur " dedi bana emir verir gibi. Oturdum ben de. Ne yaptığını anlamaya çalışırcasına gözlerinin en dip noktalarına baktım. "Kusura bak , sen gelmeden sipariş ettim yemekleri " dedi . "Önemli değil" dedim alttan almaya çalışarak. "Bende öyle düşünmüştüm. " dedi yüzünde yapmacık bir gülümsemeyle.
Yemek boyunca o yemek yedi bende onu izledim , konuşmasını bekledim. "Sen neden yemedin , bu kadar pahalı yemeği bir daha yeme şansın olmayabilir " dedi. Açıkçası konuşmamasını tercih ederdim . " Teşekkür ederim , ama dinimizce karides yemek haramdır , Arjit " dedim ve "Bey " diye ekledim. Birden elindeki çatalı hızlı bir şekilde masaya bıraktı ve herkes bize baktı. Arjit (bey!)' in onlara sinir dolu bakışlarıyla herkes bakışlarını üzerimizden çekti. " Acaba ne zaman iş konuşacağız ." dedim kendimden emin bir tavırla. "Ben konuşacağım sen beni dinleyeceksin . " dedi. "Nasıl isterseniz, dinliyorum ." dedim onun sergilediğine benzer ukala bir tavırla. " Sen bu reklam bitene kadar benim ofisimde çalışacaksın ve ben ne istersem onu yapacaksın. " dedi gözlerime bakarak.
Şaşkınlıktan dilim tutuldu. Neye dayanarak benle böyle konuşabilirdi ?! " Sen , siz ne saçmalıyorsunuz niye böyle bir şey yapayım ." diye ayağa kalktim bağırarak . Herkes yine bize bakıyordu normal olarak. Bana " Sakin ol ve otur ." dedi suratından öfke akıyordu.Oturdum bende korkmadım desem yalan olurdu ama yinede güçlü görünmeye çalıştım . Iyice yaklaştı, ellerini masaya koydu ve " Eğer dediklerimi yapmazsan seni işten attırırım ." dedi benim biraz önceki ses tonumu bastırarak. " Ama neden böyle bir şey istiyorsun " diye sordum kısık bir sesle. O da karşılık verdi " Bunu zamanla öğreneceksin .... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretin Adı : AŞK #Wattys2015
RomanceNefret ; aşırı ilginin bir çeşidi, aşka en yakın duygu... Bazen yanında olmasını istemeyeceğiniz tek insan ,onsuz yapamayacağınız tek kişidir.