Bölüm 25 : Güven

257 23 8
                                    

Zaara'dan...

Nişanımın üstünden iki hafta geçmişti. İki hafta rutin bir şekilde geçmişti ve bu iki hafta boyunca Arjit'i de bir daha görmemiştim.

Ezan sesinin kulaklarımı doldurmasıyla gözlerimi araladım. Yataktan doğrulup ezanın bitmesini bekledim. Ezan duasını yaptıktan sonra yataktan çıkıp banyoya yöneldim.
Soğuk suyla aldığım abdestin ardından dört rekatlık sabah namazımı eda ettim. Tesbihimi de çektikten sonra tekrardan secdeye yatıp dua etmeye başladım.

' Rabbim... Beni benden daha iyi bilen Rabbim... Bana şah damarım kadar yakın olan Zat. İki haftadır içimden gitmek bilmeyen bir sıkıntı var. Sebebini de bilmiyorum ya Rab. Şüphesiz ' her şeyi bilen ' anlamına gelen İlim sıfatın gereğince sen nedenini, niçinini, sonucunu biliyorsundur. Ya Rabbim bu aciz kuluna yardım et. Yanlış bir şey yapmaktan korkuyorum Ey Rabbim. Kalbimden, aklımdan geçenleri sen benden iyi bilirsin Rabbi'm. Sen hayırlısını nasip et, gönlüme ferahlık ver. Bu aciz kulunu bu sıkıntıdan kurtar. Amin. '

Derdimi Yaradan'la paylaşırken istemsizce ağlamıştım. Göz yaşlarımı sildikten sonra tekrar yatağıma yatıp, en fazla iki saat sürecek olan uykunun kollarına kendimi bıraktım.

***********

Her zamanki gibi çalan alarmımın sesiyle uyandım. Sabah kıldığım namaz ve arkasından ettiğim duadan sonra rahatlamıştım ve bunun etkisiyle güzel deliksiz bir uyku çekmiştim.
" Elhamdüllilah. " diyerek yüzümde oluşan hafif tebessümle yataktan kalktım. Banyoya girip rutin işlerimi hallettikten sonra üstümü giydim. Yatağımı da düzelttikten sonra odamdan çıktım.

Mutfakta hali hazırda duran kahvaltı sofrasını ve oturan aile üyelerini görünce yüzüm büyük bir tebessümle aydınlandı.

"Günaydın. " diyerek sofradaki yerimi aldım. Hepsi de bana aynı karşılığı verdi.
" Ee.. Aayat Hanım bugün bu kadar erken saatte kalkmanızı neye borçluyuz ? Okulunuz tatil diye biliyordum ? " Okulları yaz tatiline girmişti bir kaç gün önce. Aayat'ta annemden duyduğuma göre öğlen bire ikiye kadar uyuyormuş. Ben de bu durumu kullanıp, biraz da Aayat'ı sinir edeyim istedim.

" Çok şekersin ablacığım. Annem kaldırdı zorla, pazara gitcekmişiz. " dedi dudaklarını büzerek.

" Tamam kızlar, yemeğinizi yiyin hadi. Sonra işe aç gidiyorsun Zaara. " diyerek sitem etti babam. Beni düşünmesi hoşuma gittiği için gülümsedim ve besmele çekerek kahvaltımı etmeye başladım.

Son lokmamı da ağzıma attıktan sonra hızla ayağa kalktım. Geç kalma gibi bir lüksüm yoktu sonuçta.
"Hadi size afiyet olsun. Ben kaçtım. Allah'a emanet olun. " dedikten sonra onlara el sallayarak kapıya yöneldim.

Kapıyı açınca karşımda gözlerimin büyümesine neden olacak olan Emraan'ı gördüm.
Ben kapıyı açınca eli havada kaldı. Galiba tam kapıyı çalacaktı.

" Günaydın, canım. " dedi gülümseyerek.
" Günaydın. " diyerek ben de ona bir gülümseme bahşettim. Kapıyı kapattıktan sonra iş yerine doğru yol almaya başladık.

Emraan ona ' canım , tatlım , aşkım vs. ' gibi yapmacık bir sıfatla hitap etmediğim için bozulmuştu galiba. Ama ne yapabilirdim ki ben hoşlanmazdım bu tür şeylerden ! En iyi de o bilirdi ama buna rağmen her sözünün sonuna ' canım , sevgilim , hayatım . ' gibi hiç hoşlanmadığım kelimeleri getiriyordu.

" Ee.. Nasılsın dünden beri ? "
" İyi.. Sen ?" diye başlayan günlük , havadan sudan konuşmalarımızla iş yerine giden bütün yolu bitirmiştik.

*******

" Hayatım .. " diyerek yanıma gelen Emraan'a baktım. Elimdeki bardağı silerken bir yandan da ona cevap veriyordum.

Nefretin Adı : AŞK #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin