Mütüşlü bir insan olarak düz yolda koşarken ayak bileğimi kırdım şirinler sjskdlflfşr harika askdkdl iyi okumalar mütüşlüler ^^
Sabret Turuncu... Oraya geleceğim... Sana ihtiyacım var...
Çağladan
Ahmet karşımda yatağa oturmuş ben ise yapabileceği herhangi bir hamlede uzak durmak için odanın uzak bir köşesine sinmiştim.
Bana bakıp kötü bir şekilde hafifçe güldü. Ben ise sadece yutkundum ve duvara daha ne kadar yapışabiliyorsam yapıştım.
Bakışları nefret, sevgi ve arzu arasında gidip gelirken kapının önünde duran Efe'ye baktım. İşte her şeyin bittiği noktaydı şu an burası. Kendime yardım etmeye çalıştıkca batacağım nokta..." Benden kaçmanın tehlikeli olduğunun umarım farkındasındır, küçük şeyleri büyütmeme sebep oldun." Dedi ayağa kalkıp bana doğru iki adım atarak. Aramızda yaklaşık on santim kala durdu ve geriye doğru Efe'ye bir bakış attıktan sonra tekrar bakışlarını bana çevirdi.
" Sana olan sevgim ve Batıyla sana olan öfkemin birleşimi sonucu sence neler yapabilirim?" Dedi tehditkâr bir adım daha atıp. Gözlerimi kapatıp duvarla bir bütün oluşturdum. O ise kötü bir kahkahayı yüzüme çarpıp hızla arkasını döndü ve seri adımlarla Efeyle odadan çıkıp sertçe kapıyı kapattı, tabiki bir de kitlemeyi unutmadı.
Birkaç dakika nefesimi düzenlemeye çalıştıktan sonra duvardan ayrılıp odanın kapısına koştum ve kilitlemiş olmasına rağmen bir umut kapıyı zorladım. Tabiki de açılmamıştı. Sinirle yumruğumu kapıya geçirdim ve sonra elim çok acıdığı için odada salak salak elimi sallarken önüme bakmadığım için de yerdeki bir şeye takılıp yüz üstü yere kapaklandım.
Kapının açılmasıyla kafamı geriye çevirdim.
Efe bana bakıp güldü."Kendini öldürmemeye çalış." Dedi ve kapıyı çekip çıktı. Sonra da hemen ardından kitledi.
Yerde biraz kayıp sırtımı duvara yasladım. Sonra takıldığım şeye baktım."İğrenç..." Deyip yüzümü buruşturdum.
İçeriği çok da hoş olmayan bir top dergiye takılmıştım. Üstündeki kadının arsız sırıtışı beni rahatsız edince dergileri ayağımla yatağın altına ittim.
Sanki en büyük sorun şu an o dergiler de (!)...
Kafamı duvara yaslayıp sessizce göz yaşlarını serbest bıraktım. Küçük bir hıçkırık kopunca kendimi hemen durdurdum. Sesimi duymasalardı en azından.
Henüz tam içkinin etkisinden kurtulamamıştım. Üstümde bir mallıkla beraber baş ağrısı ve mide bulantısı vardı.
Yüzümdeki ve gözümdeki yaşları elimin tersiyle silip hızla ayağa kalktım ve kapıyı yumruklamaya başladım. Aksi takdirde odanın ortasına kusacaktım."Biriniz gelin şuraya!" Diye bağırdım ve yumruklamaya devam ettim. Büyük bir oflamayla beraber kapı açıldı ve karşıma mavi gözlü psikopat çıktı.
"Efendim sevgilim?" Bunu söylemesiyle mide bulantım daha da artarken göz devirdim.
"Bana sevgilim deme anla-" ben sözümü tamamlayamadan kolumdan sertçe tutup beni odanın dışına çekti be sertçe duvara yapıştırdı. Kendini bana bastırırken mide bulantım daha da fazla artmıştı. Korku vardı bir de tabiki...
" Sana sevgilim dememi mi? Yoksa bunu yapmaya devam etmemi mi istiyorsun?" Vücudunu bir an olsun çekmedi ve gözüm dolarken sorusunu cevapladım.
" Her halûkarda bana istediğini yapacaksın ki." Dedim dişlerimin arasından. O da durdu ve hafifçe sırıtıp geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıyık
Humor#6 mizah / Bıyıktan başlayan bir hikaye nerelere gider, yok efendim böyle hikaye olur mu diyorsanız bence bir göz atın hikayeye. Ben Çağla. Hikayede birlikte olayların içine gireceğiz. Var mısınız? -Tüm Hakları Saklıdır-